24 Ekim 2010

Köyde dut pekmezi böyle yapılır!

 Yazlıkta bir hayli yaşlı bir dut ağacımız var. Zamana meydan okurcasına her yıl meyvesini bizden esirgemiyor.
Biliyorsunuz dutun vatanı Çin. Araştırmalar dutun kanserden kolesterole kadar bir çok hastalığa iyi geldiğini ortaya koymuş. Japon araştırmacılara göre beyaz dut yapraklarındaki extrelerin hücre paslanmasını, antioksidan ve damar sertleşmesini engelleyici özellikleri olduğunu belirlediler.
Yazın köyüne giden gazeteci dostum o bölgede yapılan dut pekmezini adım adım fotoğrafladı. Ben de bu fotoğrafları ve bilgileri sizlerle paylaşmak istedim:

 BİR ÖLÇÜ SU BİR ÖLÇÜ DUT: 15 Haziran’dan ağustos ayının sonuna kadar olgunlaşan dutlar, çarşaflara silkinerek ağaçlardan toplanır. Ayıklandıktan sonra bakır kazanlara doldurulur. Bir ölçü dut, bir ölçü su iye kazanlar doldurulur. Kazanlar odun ateşi ile kaynatılır.
ÇUVALIN İÇİNDE SÜZÜLÜYOR: Kazanda üç saate yakın kaynayan dutlar kızarmaya başlayınca yüzeye çıkan (kef) köpük uzun saplı süzgeçlerle alınıp dışarı atılır. Diğer bir “köşeye de telis çuval” asılır. Çuvalın ağzına yuvarlak bir kasnak yerleştirilir. Kazandan büyük kepçelerle alınan dut ve su karışımı bakraçlara doldurularak çuvala boşaltılır. Çuvalın ağzından süzülen şıra alta konan büyük bakır leğene dolar. Çuvalın ağzı bağlanarak ahşap kukaçla sıkıştırılır.
DAMDA GÜNEŞ ALTINDA DİNLENDİRME: Bakır leğendeki şıra tekrar büyük kepçelerle bakraçlara alınır. Yıkanan büyük kazana tekrar doldurulur. Kazanın altı tekrar odun ateşiyle harlı bir şekilde yakılır. Kaynayan şıranın (kefi) köpüğü alınır.İki saat kadar kaynayan şıra bakraçlara doldurulup yükseğe dama çıkarılır. 30-45 cm çapındaki tepsiler dama sıralanır. Şıralar tepsilerin içine büyük kepçelerle 2 cm yüksekliğinde doldurulur. Damda iki gün güneşte kalan şıranın suyu buharlaşır. Üçüncü günün sonunda 2 cm yüksekliğindeki şıra yarım santime iner ve koyulaşır. Şıranın yüzde 75’i buharlaşıp uçar. Koyulaşıp pekmez haline geln şıra bir bakraçta toplanıp ağzı tülbentle bağlanır ve evin en serin yerinde dinlenmeye bırakılır.
bir ay beklendikten sonra afiyetle yenir.
......................................................................
BAZI BİLGİLER:
Kef: içinde sebze veya et kaynatılan bir sıvının üzerinde oluşan köpüge verilen isim.
Kukaç: Soba Halkalarını Yerinden Söküp Taşımaya Yarayan Ucu Kıvrık Demir
Telis bezi: İnşaat sahalarında Beton dökülen yüzeylerin üzerine sarılarak yada serilerek, yapılacak sulama işleminin fayda süre oranını maximuma çıkarmak için kullanılan bir üründür.
Dutun faydaları:* Kan eksikliği bulunan hastalarda çok büyük faydalar sağlar.
* Mide hastalıklarında özellikle, ülser hastalığına iyi gelir.
* Astım ve bronşit hastalıklarında faydalıdır.
* Soğuğa karşı vücut direncini arttırıcı özelliğe sahiptir.
* Çocukların zeka gelişimine yardımcı olur. Çocuklarda sıklıkla rastlanan pamukçukta da yaygın olarak kullanılır.

4 yorum:

Berceste dedi ki...

Sayenizde bir nasil yapiliri daha gormus olduk, tesekkurler!

Yalniz Akin amca, bu kurutma, acik havada bekletme isleminden ben korkar oldum. Hani dis ulkelere gonderilen kuru meyvelerde aflatoksin var denip geri donmustu ya, o bir cesit mantarmis ve dogru kurutma yapilmayan ortamlarda urermis. En iyisi firinlama imis. Onu ogrendigimden beri kayinvalidemin guneste kurutarak yaptigi salcadan yiyemez oldum mesela... Bu pekmez isi hep mi boyledir, onda da boyle bir durumdan suphe etmek gerekir mi diye arastirmak lazim...

Punto dedi ki...

Arkadaşımdan naklen anlattığım bu usul, yıllarca köylerde uygulanan bir usul Sevgili Dilek. Pekmezi de kendileri için yapıyorlar.
Kurutmanın güneşte yapılmasının nedenini bilemiyorum. Nem olmayan bölgelerde güneşte kurutma şekli çok yaygın. Belki de geniş alanlara serilen ürünün kurutulmasının kolaylığı bu şeklin tercih nedenidir.
Nemsiz ortamlarda mantarın yaşaması zor olabilir. Dediğin gibi araştırılması gerekir.

Pınarın Kulubesi dedi ki...

Akın Amca
12-14 yaşlarımdayken pekmez yapım işine katılmıştım. Ne kadar zor ve zahmetli olduğunu hatırlıyorum. Öyle ki bu işe bir daha hiç bulaşmamaya karar verdik annemle. Oysa anneannem gençliğinde teneke teneke pekmez yaparmış. Çünkü o vakitler şeker yok. Herle yapımında, sabah kahvaltıda, yemek niyetine tüketilecek yegane gıdaymış uzun kış boyunca... Çok emek veriliyor.
Çok faydalı ve güzel bir yazı olmuş. Emeği geçenlerin hepsine gönülden teşekkürler...

Punto dedi ki...

Haklısın Sevgili Pınar. Anadolu yokluk içinde varlık yaratmış yıllarca.
Fotoğraflar Kemaliye'nin bir köyünden. Gazeteci bir arkadaşım kendi köyünden çekmiş. Bilgiler de ona ait.
Benim çocukluğumda da Karadeniz'de kokulu üzümden pekmez yapılırdı. Bir de pepeçura.Hatırladığım pelte kıvamında üzüm ve mısır unundan yapılan bir tatlıydı.