14 Mart 2014

KARANLIK, karanlığı def edemez!

Yüreğine sevgi yerine nefret koyanların öteki diye ülkemde yarattığı karanlık büyümüyor mu? Yaşamayı ölüme eşleyenlerin “senin için kefen giyeriz” zihniyeti karanlığı çekilmez kılmıyor mu? Vicdan yokluğunu CÜZDAN ÇOKLUĞU ile örtenlerin mantığı EGEMEN olursa sadece BAĞIŞ’lanamayacak suçları çoğaltırız. Yürüyoruz karanlığa karşı... Yürüyoruz... Vicdansızlara karşı... Yüreğimizde umudu... Vicdanın sesini dinleye dinleye... Soruyoruz... Bu çocuğu ve benim ülkemin çocuklarını nasıl öldürürsünüz? Yürüyoruz... Kara kaşlı çocuk için... Elinden ekmeği, minik vucudunda canı kalmamış ama milyonlara yeniden umut aşılamış can vermiş Elvan için!..

Endişemiz artıyor, Başbakan için... Soruyoruz... Korku içinde sessiz derinden. Ne yapmak istiyor...  “polise emri ben verdim” diyen Başbakan sanki başka bir ülkede... Onun ülkesinde sanki Berkin Elvan adlı kara kaşlı bir çocuk yaşamamış ve ölmemiş!..Ve o çocuk sanki Başbakanın kahraman polisinin vurduğu biri değildi!. Başbakanın talimatı ile o gün de polis destan yazdı. Polis sık sık yüreğine depolanan kini, nefreti kusuyor artık!.. Önüne çıkana, kaçan yaşlıya, kadına bakmadan kolunun gücü ile vuruyor... Başbakan sırtını sıvazlamıştı ya. Vurrr faşiste... Vurrr teröriste... Polis “ONUN POLİSİ” Başbakanın polisi idi... Hastane ilk günlerde bu minik karakaşlı çocuğu kabul etmek istemedi... Araya girdiler... Oysa onun yüzü bugün milyonların yüreğine kazındı. Aylarca ölümün soğuk yüzünü hissetmişti. Benim ülkemi yöneten zihniyet 16 yaşındaki Berkin’e acımadı. Ailesine Başbakan inatla, ısrarla bir başınız sağ olsun bile demedi... Berkin Başbakanın çocuğu değildi! Bakan çocuğu bile değildi... Yaşarken yaşayamadı. Ezildi... Ötekilerdendi.! Berkin hayata veda edince eller üzerinde taşındı... Bu mu yürüdüğümüz yol... Karanlık yalanlarla katmerlenmiş!. Gösteri duyguyu gerçeği yok etmiş... Ülkem zifiri karanlık bir yalanın tam ortasında. Berkin, soruları ateşliyor!.. Bu ne biçim vicdandır?. Nasıl taş kesilmiş yürektir... Bu yol, bu gidiş nedir? Benim yolum mudur? İslamın yolu mudur? İnsan olanın yolu mudur? Karanlığı yaratan onun polisi değil mi? Vicdansızlığı büyüten onun vicdansızı değil mi? Yolsuzluk, densizlik! Apaçık ortada... YÜRÜTME sürüyor. Yürüten yürütüyor! Yasama zaten onun malı. Yargı’yı da yargılayıp arşive kaldırdık... Kimin yolsuzluğu? Gören cesurlar görmez oluyor mu? Katakulli’den çıkıp kumpasa yerleşmedik mi? Uzun bir süredir canbaza bakmıyoruz, kim takar gerçeği, eğleniyoruz!

Karanlık ve acı durmuyor... Büyüyor... Bu ülkede bir değil, iki değil, üç değil, ard arda sekiz genç hayatını kaybediyor... Kim ders alıyor? Kim önlem  alıyor! Ölenler öldükleri ile kalıyorsa... Gündeme düşen ve çan çan saatlerce konuştuklarımız sadece TEFERRUATTIR. Ne sokakları dolduran milyonların sevgisi ne yazılıp çizilenler. Ve bize cehaletin esiri kalmak mı kalıyor? Başbakan kör değilse milyonları sokaklara dökülüşünü neden görmüyor? Berkin’in annesi haykırıyor “Oğlumu öldüren polis değil Başbakan Erdoğandır” Duyulur mu? Siyaseyet bizi karanlığa çekiyor!. Ya biz siyasetten ne çekiyoruz?. Hırsızlık, zimmet yürütülen milyon dolarlar seçim sandığı ile aklanıyorsa AK partinin karaları arınıyor mu? Yüzde yüz oy alsa tertemiz mi olacak? Bu ne yaman mantıktır? Gençler polis silahından çıkan gaz kapsülü ile ölüyorsa, genç kızlar kadınlar bile sokaklarda saçlarından yerlerde sürükleniyor, yaralanıyorsa, gözünü kaybediyorsa... Ve devlet “benim polisim” deyip cinayetleri sürdürüyor, daha da acısı yolsuzluğu, hırsızlığı gizliyor! Gerçekleri kapkara bir örtü ile sıkıca kapatıyor! Ey benim kahraman! polisim... Primini al sesim çıkmaz. Helal olsun... Ama Halkın Polisi ol. Biri emrettiği için badigardı olma... Badigard kindarlığı yapma... Kimse sana görevinin halkı korumak olduğunu hatırlatmıyor mu?
Ey benim kahreden polisim!. Halkı tehlikeden korumak için sana kask veriyorlar. Halkı senden korumak için verilen bir şey yok! Halkı dövmek için değil, olayları önlemek için sokaktasın! Oysa sen sokak kabadayısı gibi olay çıkarıyorsun... Sen yoksan su yok, gaz yok ve olay da yok! Ne yapıyorsun?... Halk sana güvenmiyor. Görmüyor musun?.. Yeter artık... Halkın polisi ol... Halkın polisi kal... Kimin polisi oldun? Halka düşman mısın? Koş, yakala, yarala, gözünü çıkar kafasına sık, hastanelik et neden? Beline beylik tabanca takıyorlar.. Şimdilerde elindeki silahlarına ek yeni bir silah dağıtıyorlar... FN 303 Polisin ateş gücü artıyor, inşallah insafı ve vicdanı daralmaz! Yeni silah plastik mermi ve biber gazı atabiliyor... 100 metre menzilli, 50 metre tesirli... Nokta atışı yapılabiliyor... Baş ya da göze isabet ettiğinde ölümcül etkiye sahip. Polisin gerekçesi şöyle:
Biber gazı kullanıldığında rüzgar ve benzeri sebeplerle gazdan “masum halk” da olumsuz etkileniyor… Bu ince düşünce aklıma düşünce, ithalattan hangi yandaş zengin olacak sorusu neden aklıma geliyor acaba? “Masum halk” gazdan etkilenmesin ötekiler daha kolay öldürülebilsin!

Ey benim kahreden polisim... Kavgan kime karşı? Halkın polisi ol!. Başbakan cinayetleri de hırsızlıkları da örtüyorsa benim gelecekle ilgili umudum olamaz!. Feryadım olur... Başbakanın dinmeyen nefreti ve bu karanlık, karanlığı def edemez...

Hiç yorum yok: