Başlıktaki “öğretin” önerisini ben söylemiyorum. Çağımızın geldiği “sunum” dönemi söylüyor.
Çocuklarımızın sorumluluğu konusunda yazdığım yazıdan sonra, aldığım yorumlar çocuklarımızın ne kadar önemli ve kıymetli olduğunu bir kere daha gösterdi.
Çocuklarımızın gelişmesini sağlayacak bilgilerin paylaşılmasının faydalı olacağına inanıyorum.
Üniversitede okuduğumuz dönemlerdeki bir uygulamanın bugün ne kadar doğru bir uygulama olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum.
İstanbul Hukuk Fakültesi’nde, Edebiyat Fakültesi’nde 1960’lı yıllarda sınavlar iki aşamalı yapılıyordu. Yazılı sınavı kazanırsanız, aynı dersten sözlü sınava giriyordunuz. O zamanlar kızardık bu ikili sınav sistemine.
Bu yaşıma gelince anladım ki insanın kendini sözlü ifade etmesi, ya da bir topluluk karşısında çıkıp konuşabilmesi hiçte kolay değilmiş.
Hiç dikkat ettiniz mi? çok güzel yazanlar, çok güzel konuşamıyor. Ya da çok güzel konuşanlar çok güzel yazamıyorlar.
Artık devir güzel konuşma devri. Eğitimde bugün “konuları öğrenci anlatsın” dönemine girildi.
Tüm bunları neden yazıyorum?
Özellikle çocuk büyüten annelere sesleniyorum. Çocuklarınızın topluluk içinde konuşmasını destekleyin. Misafirlerin yanında evin bir bireyi gibi konuşmalara katılmasını sağlayın. Bizim büyüklerimizin yaptığı gibi “sen sus” demeyin. Onları yüreklendirin.
Unutmayın. Devir sunum devri. Çocuklarınız bir işe girerken kendini tanıtmak için konuşacak, işinde zaten hep konuşacak.
Ben olsam, şimdi çocuk büyütüyor olsam, çocuklarımı mutlaka “güzel konuşma” kurslarına gönderirdim. Bunun çok önemli olduğuna inanıyorum.
Bir bilgeye sormuşlar:
- Bir insanın zekâsını nereden anlarsınız?
- Konuşmasından.
- Ya hiç konuşmazsa?
- O kadar akıllı insan yoktur ki.
4 yorum:
Bu yazıya hiç yorum gelmezse, bilin ki bilgeyi dinlemişlerdir :) Son çalıştığım iş yerinde denetime gittiğimiz için, açılış ve kapanış toplantılarını yaparken zorlanmayalım diye Beden Dili eğitimi almıştık, çok da faydasını gördük. Sunum yaparken dikkat edilecek en önemli konulardan biri bence beden dili. Eller kollar nedense topluluk karşısında konuşurken bedenimizin istenmeyen parçaları haline gelir, sıkarız, kilitleriz, sallarız... Atatürk'ün Amerikan Büyükelçisi ile birlikte bir videosu var hani yeni gündeme gelen, Sanem yayımlamıştı. Orada arkadaki büyükelçiye dikkat ettiniz mi hiç? Ben çok gülüyorum onun haline! Eğer yanlış hatırlamıyorsam, karşılıklı konuşmalarda beden dili %60, ses tonu ve vurgular %30, cümleler, sözcükler ise %10 oranında etkili imiş. Bu büyük yazarların neden konuşamadığını açıklıyor sanıyorum. Onlar sözcüklerle oynuyorlar! Çocuk gelişimi üzerine olan yazılarınızı çok seviyorum Akın amca, yarınımız onlar bizlerin...
Sevgili Dilek; Güzel konuşma, diksiyon, beden dili. Bunların hepsi sonradan edinilecek özellikler. Bizim nesil büyüklerin yanında konuşturulmayan nesildi. Biz de çocuklarımızı yetiştirirken hiç düşünemedik bu özellikleri doğrusu. Şimdi daha sağlıklı bakıyorum etrafa ve çocuklarımızın bu tip eğitim almalarının, her ortamda kendilerini ifade edebilmelerinin ne kadar önemli ve gerekli olduğunu görüyorum.
Ben belli yerlere gelmiş ama hala konuşmasını düzeltmemiş insanlara çok kızıyorum. Bu nedenledir ki kızlarımın doğru düzgün konuşması için elimden geleni yapıyorum. Özellikle büyük kızım çok faal bir çocuk ve topluluk önünde konuşmaktan falan da sıkılmıyor. Ama ergenlikle değişir mi bilmem.
Bu arada Sevgili Berceste nin aldığı gibi bir eğitim almayı çok isterdim.
Sevgilerimle...
Sevgili Bocuruk; En güzelini yapıyorsunuz. Çocuklarımız topluluk önünde konuşa konuşa pişecekler. Ben yine de güzel konuşma, diksiyon ve beden dili konusunda eğitim alınmasının önemli olduğunu düşünüyorum.
Yorum Gönder