

Cağaloğlu’ndaki Hürriyet’te ve Günaydın’da çalıştığım dönemlerde çok bunaldığımız anlarda arkadaşlarla işi bırakır, 10-15 dakikalığına Gülhane Parkı’nı bir dolaşır sonra işe dönerdik. Orada teneffüs ettiğimiz temiz hava bize doping etkisi yapardı.
Medya İkitelli’ye taşınınca, Gülhane Parkı ve Sultanahmet ancak hafızalarımızda kalmıştı.
Geçen gün eşimle nostalji gezisi yaptık, Sultanahmet’te köfte yedik, Gülhane Parkı’nı gezdik.
Gülhane Parkı’nın yeni halini sizlere ayrı bir yazıda anlatacağım.
Şu aralar bir Mustafa belgeseli yapıldı ya. Sözde Atatürk’ün insani yanını gösteriyorlarmış. Sevsinler bu
“ticari filmi” yapanları. Ben seyretmedim, seyretmem de. Para kazandırmam onlara. Bize insani yanı mı gerekli, yoksa ilkeleri mi?
Parkı gezerken yolun sol yanına yeni konmuş Atatürk heykeli dikkatimizi çekti.
Ben de fotoğrafını çekmek istedim.
O sırada bir anne kız, heykelin yanındaydı. Bekledim ve küçük kızın Ata’sıyla annesine verdiği pozu ben de fotoğrafladım.
Evde bilgisayarda fotoğrafı büyütünce o müthiş
“doğal sevgi”yi yakaladım.
Küçük kız annesine poz verirken, bir yandan da Atatürk heykelindeki eli okşuyordu.
Ne abartı vardı bu sevgide, ne de zorlama.
Fotoğrafı eşime gösterdim şöyle dedim:
“Kim uğraşırsa uğraşsın, -zaten seksen beş yıldır uğraşıyorlar- bu sevgiyi kimse söküp atamayacak!”
Bu fotoğraf bunun en güzel kanıtı!!!!!
Genç Bakış programındaki gençlerin, filmi yapan ve süklüm püklüm cevap vermeye çalışan belgeselciye sordukları o "
müthiş" soruları görünce içim çok rahatladı.
Tekrar ediyorum; kim ne yaparsa yapsın "
o sevgi" sonsuza kadar yaşayacak.