11 Kasım 2008

Kuşdili Çayırı’nda kuşlar ötmüyor artık!

Çocukluğumun büyük bölümü Kadıköy Yeldeğirmeni semtinde geçti. Kaçamak yaptığımız ve nefes aldığımız iki yer vardı; biri Çamlıca tepesi diğeri de Kuşdili Çayırı.O dönemlerde daha park kültürü gelişmemişti. Biz çocukları çayıra salarlardı.Kuşdili Çayırı Fenerbahçe Stadına yakın olduğu için arkadaşlarla çok giderdik.Çayır ayrıca o semtin piknik yerlerinden biriydi. Kuş cıvıltıları arasında oynardık.Bildiğim kadarı ile Kuşdili Çayırı, Kurbağalıdere’nin taşma alanına giriyordu ve bataklık bir zemini vardı. Adını ise kuşbazlardan almıştı.Kuşdili Çayırı’nın Altıyol’dan gelen cadde tarafındaki küçük sahada iddialı futbol maçlarını seyretmek ayrı bir zevkti bizim için.
PAZARIN BOŞ VE DOLU HALİ: Kadıköy'ün sembolü semt pazarlarından “Salı Pazarı”, (üstte boş hali, altta pazar kurulmuş hali). Pazarın İstanbul Büyükşehir Belediyesince inşaatı tamamlanan Hasanpaşa'daki yeni pazar yerine taşınacağı söyleniyor. (Fotoğraflar o bölgede MOROUTLET isimli dükkanı olan Suzan Abla'ya ait).
Zamanla çayır yavaş yavaş betonlaştı. Kuşlara yol görünmüştü. Ağaçlar kesildi. O güzelim çayır cav cavlak ortada kaldı.
Acıbadem’e giden yolun yamacında kurulan Salı Pazarı buraya taşındı.Ortada ne çayır kaldı ne de piknik alanı. Uzun yıllar otopark olarak görev yaptı semt sakinlerine.Şimdilerde ise bir kavga var "O" yer üzerinde.Büyük Şehir Belediyesi bölgeyi ihaleye çıkardı. İhaleyi son zamanlarda yıldızı parlayan firmalardan biri kazandı. Böylece “Kuşdili Çayırı Sabit Pazar, Kültür ve Rekreasyon Merkezi Kentsel Tasarım Projesi” hayata kondu.Pazarcılara bir yer gösterildi, "hadi bakalım çıkın buralardan" dendi.
PROJESİ ÇİZİLMİŞ BİLE: 50 milyon dolara mal olması hesaplanan projeye göre pazar, 45 bin metrekarelik alanda 22 bin metrekareye kurulacak. Alışveriş ve yemek alanlarının üzeri dev bir kubbeyi andıran çadırla kapatılacak. İçinde pazar tahtası esprisine uygun üç cepheli dükkânlar bulunacak. Kubbenin ortasında yükselen kulenin tepesinde ise 700 metrekarelik özel bir restoran yer alacak. 300 bin araçlık otopark, sinema, tiyatro, çocuk eğlence merkezi ve spor alanları da bulunacak. Zemin katta geleneksel sokaklar, meydanlar oluşturulacak. Ayrıca yiyecek içecek üniteleri için birimler olacak. Her sokakta ayrı bir ürün grubu hizmet verecek.
TAM BİR CAZİBE MERKEZİ: Salı Pazarı'nın kurulduğu Kuşdili Çayırı'nın kuşbakışı görüntüsü. Etrafında hiç boş alan kalmamış. Tam bir cazibe merkezi haline gelmiş.
Pazarcılar ve Seyyar Esnaf Odası 2 bin 400 pazarcıyı ilgilendiren ihalenin iptali ve yürütmenin durdurulması için dava açtı.
Kuşdili Çayırı'nın 2002 yılında Anıtlar Kurulu tarafından doğal SİT alanı olarak ilan edildiğine dikkat çeken Mimarlar Odası “Orası yeşil alan olarak kalmalı" dedi.
"O onu" dedi "bu buna itiraz etti", ama sonuç her zaman olduğu gibi sıfıra sıfır görünüyor.
Belediye bir kere oraya göz koydu ya mutlaka oraya bir şeyler yapacaktır.
Sonuç olarak temennimiz, çocukluğumuzda “nefes almak için” gittiğimiz Kuşdili Çayırının yine o bölgenin nefes aldığı bir yer olmasıdır.

5 yorum:

Berceste dedi ki...

Cambridge'de yemyeşil alanlar var. Özellikle imara açılmamış. Halkın çeşitli etkinlikler için toplanabilmesi, nefes alabilmesi, piknik yapması için ayrılmış. Kimisi uçsuz bucaksız görünüme sahip ve genellikle ''Green'' diye adlandırılıyorlar. Jesus Green mesala. Biz oraya İsa Çayırı diyoruz :) Ben baştan yeşilliği falan diyordum. Uymuyordu. Çayır tanıma tam oturdu. Sizin anlattığınız çayır kavramı ile de tümüyle örtüşüyor. Ama eskisi ile... Günümüzde yapılmak istenen saçmalıkla değil. Londra'da da tüm yapılaşmaya rağmen böyle yeşil alanlar var. Başka büyük şehirlerde de duydum. Peki İstanbul'da nerede var? Ben kalkıp nefes almak istesem, çayır çimen gezmek istesem, nereye gidebilirim? Hani Yıldız Parkı, Emirgan Parkı falan park. Bu çayır kavramına uygun değil hiç. Yeşillikler içerisinde çocuklar gibi çim üzerinde yuvalanabileceğim(kene falan yok sayıyoruz) neresi var? Peki bunun yanında kaç alış-veriş merkezi var? Bu kadar mı çok alış-veriş ediyor insanlar? Ben Avrupa yakasında nerdeyse 2km'de bir o da en uzak o kadar alış-veriş merkezleri görüyorum. Hepsinin içerisinde de aynı mağazalar. Yok birbirinden farkı. Eskiden pazara gitmek ayrı bir keyifti. Tazecik yiyecekleri bulmak, ihraç fazlası giyecekleri almak, hatta tuhafiye ihtiyaçlarını karşılamak için bile. Eeee nereye gidiyor pazarlarımız. Çayırı çimeni kaybettik. Parkları kaybettik. Çok tüketici toplumuz ya, alış-veriş ederiz ya, bir numaralı alış-veriş mekanımız pazarlarımızı da kaybedeceğiz, geriye ne kalacak? Robot insanlar, bir örnek giyinen bir topluluk, kazanan yabancı markalar, kaybeden Türkiye! Sebep, üç beş kişi zengin olsun diye! Yatlar, katlarda eksikleri kalmış diye, koskoca bir toplumun alışkanlıkları değiştiriliyor, var mı böyle birşey! KINIYORUM! Elimden başka birşeyin gelememesine de çok üzülüyorum. Sizler yerel seçimlerde oy kullanabiliyorken, biz onu da yapamayacağız yurtdışında yaşadığımız için. Hatta seçime yakın bile gelsek, dönüşte bize çıkış kapısında oy kullandırmayacaklar :( Ne kalıyor geriye kendimizi savunacak? Varsa bir bilen ciddi ciddi öğrenmek istiyorum.

Berceste dedi ki...

Dayanamadım Cambridge çayırlarını görün istedim. http://berceste.blogspot.com/2006/09/cambridge-tarihe.html bu linkteki 10. ve 11. fotoğraftaki Jesus Green. http://berceste.blogspot.com/2007/06/cambridge-ilek-festivali.html Bu linkte de Midsummer Common'daki çilek festivalini görebilirsiniz.
İnsanlar nasıl biraraya geliyor, konuşuyor, gülüyor, eğleniyor, stres atabiliyor anlayabilirsiniz. Hatta öyle ki, çok yorucu bir günün ardından orada minicik bir yürüyüş bile insana nasıl huzur veriyor düşünebilirsiniz.
Kuşdili Çayırı'na yapılmak istenilenlerden ne kadar farklı değil mi?

Punto dedi ki...

Sevgili Dilek; Haklısın. Bir çok özelliğimizi kaybediyoruz ya da kaybettiriyorlar.
Benim bildiğim bir de Beykoz Çayırı vardı. Şimdi ne alemde bilemiyorum. Bir gün gidip bir bakayım artık.

Adsız dedi ki...

Akın Abi, eline saglık..Kuşdili Çayırında ben de kuşların ötmesini istiyorum. Betonlaşmaya karşıyım. Ama pazarcılar için de insani şartlar gerekiyor. Dün yine salı pazarıydı. Öğle vaktine kadar pazarcılar tente üstüne tente germeye uğraştı. Yağmur şiddetliydi. Tenteler akıttı altına naylonlar asıldı. Nalburda naylon tükendi.Müşterilerin üzerine tentelerde biriken sular şoor diye boşaldı. Kaç tane pazarcının malı ıslanıp çamurlanıp ziyan oldu. Kısa bir süre sonra da toparlanıp gitti hepsi. Bir çok belediye üzeri kapalı korunaklı pazar yerleri yaparken Kadıköy'deki pazarcılar hem eziyet çekiyor hem de kötü havalarda ekmeğinden oluyor. İlkel şartlarda pazarcılık müşteriye de pazarcılara da dert.
Fotoğraflar için de teşekkürler..

Punto dedi ki...

Haklısın Sevgili Suzan. Çayırlıktan çıktığına, tekrar çayır haline gelmesi hayal olduğuna göre betonlaştıktan sonra doğru dürüst bir yer olması hepimizin isteği.