10 Şubat 2009

Kovdum deyip kovmayan genel yayın müdürü!...

Geçenlerde bir yazımda bir genel yayın müdürünün nasıl patron gibi düşünüp ona göre hareket ettiğini anlatmıştım.
Şimdi size isimleri de yazıp bir başka genel yayın müdürü örneği vereceğim.
Bahse konu olan genel yayın müdürü rahmetli büyüğümüz Nezih Demirkent.
11 Şubat Nezih Ağabey’in ölüm yıldönümü. Onu bir kere daha rahmetle anıyorum.
Hürriyet’te çalıştığım günlerdi. Size hep gece ekibinden bahsetmiştim. Gece ekipleri kaleci gibidirler. Golü yediler mi iş biter.
İşte yine bir akşam Hürriyet yazı işlerine bir haber gelir. Vehbi Koç’un eşi Sadberk Koç vefat etmiştir.
Yazı işlerinin gece sorumlusu ( O da rahmetli oldu ) habere birinci sayfadan yer açar ve tek sütun verir. Buraya kadar her şey normal. Yalnız Hürriyet’te o dönemde bir kural vardır. Başlıkta aynı kelime birkaç kez kullanılmaz.
Gece sorumlusu başlığı atar: Vehbi Koç’un eşi Sadberk Koç vefat etti.
Başlığa bakar, “ehvah” der “iki tane Koç var” ve başlığı düzeltir:
Vehbi Koç’un eşi Sadberk öldü.
Ertesi gün yer yerinden oynar, Vehbi Koç, İsviçre’den Hürriyet’in sahibi Erol Simavi’yi arar. O dönemde bize gelen bilgilere göre Vehbi Koç Simavi’ye “eşime hakaret bu" der.
Bu kez Erol Simavi tutuşur, Nezih Demirkent’i arar, “o habere başlığı kim attıysa hemen kov” der. Nezih Ağabey’de ne desin “tamam, kovarım ” der.
İş bu kadarla bitmez. Erol Simavi atladığı gibi uçağa İstanbul’un yolunu tutar. Patronu havaalanında, Nezih Ağabey karşılar.
Patronun ilk sorusu “kovdun mu o adamı” olur. Nezih Ağabey “ Evet. Kovdum. İçiniz rahat olsun” der.
Erol Simavi memnun gazeteye gelir. Sanırım Vehbi koç’u arar ve yanlışı yapan gazetecinin kapının önüne konulduğunu bildirir.
Herkes memnundur o başlıktan sonraki gelişmelerden.
Şimdi diyeceksiniz ki eee! Ne olmuş?
Olan şu:
Nezih Ağabey yanlışı yapan gece sorumlusunun ismini vermediği için işten çıkarmamış, patrona “çıkardım” dediği halde yanında çalışanını bir kalemde harcamamıştır.
İşte böyle.
Nur içinde yatsın Nezih Ağabey.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Nur için de yatsın Nezih Bey... Gazetede de aynı vefayı görmedik mi.. Eski arkadaşlarından kimseyi işten çıkarmadı..Mutlu mutlu çalışırdık, yaratırdık, paylaşırdık.. O gazetecilerden çok şey öğrendi yeni gazeteciler..O yüzden Dünya hep bir okul oldu...Nezih Beyi ve Işın Hanımı saygıyla anıyorum..

Punto dedi ki...

Haklısın Sevgili Suzan. O dönemlerde gerçekten okuldu Dünya. Şimdi yine okul mu bilemiyorum.