28 Eylül 2011

1987 Piri Reis’in petrol arama krizi ve “o gece”!

Kıbrıs Rum Kesimi ile bir süredir devam eden petrol arama ve sondaj bunalımı beni 1987 yılına götürdü. 24 yıl önceki siyasi kriz Türkiye ile Yunanistan arasında idi.
Yunanistan, ortağı olduğu Kuzey Ege Petrol Şirketi’yle Taşoz Adası yakınlarında petrol arama ve sondaj yapmayı planlamıştı. Yunanistan planlamakla kalmadı, bu şirketi ulusallaştırmak istedi.
Türkiye buna itiraz etti. İtiraz gerekçesi olarak da bu davranışın ulusal karasuları sınırları dışında petrol arama ve sondaj çalışmalarına gidilmesini yasaklayan 1976 Bern Anlaşması’na aykırı olduğunu ileri sürdü.
Gerginlik tırmandı, tırmandı, Londra’da bulunan Başbakan Özal’ın “Yunanlılar uluslararası sularda petrol aramak için harekete geçerlerse, bizim de aynı yerde olmasa da, uluslararası sulara açılıp petrol aramak son derece tabii hakkımız olacaktır. Fakat onlar, uluslararası sular bizim diyerek gelir ve gemimize ( Piri Reis gemisi) dokunurlarsa, bu bir savaş nedeni olur” demesiyle doruk noktasına ulaştı.
O geceyi “savaş çıkıyor” diye gazetede geçirdik.
Tüm gün gazetenin Atina muhabirini aradık durduk.
Yok, yok.
Yer yarılmış, Atina muhabiri oralara girmişti sanki.
Cep telefonları da henüz piyasada değil.
Atina’dan hiçbir haber alamadan sabahı bulduk.
NATO, Amerika ve Avrupa ülkeleri araya girmiş, savaşı önlemiş, bunalım hafifletilmişti.
Sabah 9.00 sularında yüzümü yıkamak için lavaboya giderken merdiven başında Atina muhabiri ile burun buruna geldim.
Şaşırmıştım. “Ege’de savaş çıktı çıkacak. Sen burada ne arıyorsun?” diye bağırdığımı hatırlıyorum.
Sakin sakin yüzüme baktı “boşuna heyecanlanmışsınız” dedi ve ilave etti:
Bak Akın. Siz bu Yunanlıları iyi tanımazsınız. Ben yıllardır aralarında yaşıyorum. Bunlar sınıra kadar gelir. Duvarın önünde edep yerlerini gösterip karşı tarafı tahrik ederler. Sizin duvara tırmanıp atlayacağınızı anlarsa donunu, pantolonunu çekmeden kaçar. Onun için boşuna sabahlayıp beklemişsiniz. Bunlar tek başlarına bir hiçtirler.”
Sarıldık, öpüştük, hasret giderdik.
Bu sözleri yıllardır unutamam. Her bunalımı bu sözlerin ışığı altında değerlendiririm.
Kıbrıs Rum tarafı ile çıkan bunalıma gelince.
Köprülerin altından çok sular aktı. Rumlar sinsi sinsi hazırlandılar. Antlaşmalar yaptılar. Silahlı güç olarak da yanlarına İsrail’i aldılar. Amerikan şirketi ile anlaştılar.
Bakalım Bu kez de Türk savaş gemilerini gören Rumlar donlarını toplamadan kaçacak mı?
Bekleyip göreceğiz.



Hiç yorum yok: