ZIPKINLA
KILIÇ AVCILIĞI
Benim çocukluğumda Fener’ den ve Poyraz’ dan
Marmara’ ya zıpkınla Kılıç avlamaya giderlerdi. Motorların baş tarafından
ileriye bir kalas uzatırlardı. Kalasın ucunda ters u şeklinde bir demir vardı. Nişancı
zıpkını vururken denize düşmemek için ona yaslanırdı. Kılıç mevsimi haziran, temmuz
aylarıydı. O aylar Kılıç balığının havyar dökme zamanıydı. Kılıç o dönemde aynı
diğer balıklar gibi yarı baygın ve uyuşuk bir durumda olurdu. Bu da avlanmasını
kolaylaştırıyordu. Çok sakin havada Kılıcın sırt yüzgecini gören avcılar motorla peşine takılır, kalasın ucundaki zıpkıncı zıpkını sırt ve yan yüzgecin arasına gelecek şekilde saplardı.
Kılıcın en sert yeri orasıydı, başka bir yerine vurulsa yırtılıp kaçma olasılığı çok fazlaydı. Kılıçta da aynı Orkinos gibi zıpkını vurduktan sonra zıpkının ucuna bağlı olan ip kaloma edilir, eğer ip biterse ucundaki şamandıra denize atılırdı.
Bir süre sonra Kılıç yorulunca ip çekilmeye başlanır, balık motorun bordasına geldiğinde kılıcına hemen çuval sarılır ve ondan sonra güverteye alınırdı.
Çuval yaralanmaları önlemek için kullanılırdı. Balık çabaladıkça kılıcı çok tehlikeli olabiliyordu. Şimdilerde ise ne yazık ki denizlerimizde kılıç balığı kalmadı.
Akdeniz’ in açık sularında bazen tek tük Kılıç balığına rastlanabiliyor. Antalya Körfezi, Kıbrıs Adası , Rodos Adası, Meis Adası üçgeninde çok açık sularda Yunan ve Türk balıkçılar Kılıç paraketesi kuruyorlar. Ama yakalıyorlar mı onu bilemiyorum. Sözün kısası diğer balıklar gibi Kılıç balığını da hep birlikte bitirdik.
OLTA İLE
ORKİNOZ AVCILIĞI
1980’ li
yıllara kadar Orkinos balığı Marmara ve Karadeniz’ de de olurdu. Bahar’da
Fenerbahçe ve Beykoz dalyanlarında çok miktarda Orkinos yakalanırdı. Bir de bu işi oltayla yapanlar vardı. Sandalla gittikleri Sivri Ada civarında büyük Orkinos oltasına Palamut veya Torik takıp kendilerine göre bir derinliğe indirip beklerlerdi.
Orkinos yemi yutunca dibe doğru gider, sandaldaki balıkçı da elinde tuttuğu ipi yavaş yavaş kaloma eder, 200 metre civarında olan ipin sonları yaklaşınca sandalın başına bağlardı.
Orkinos yorulup bayılana kadar sandalı sürüklerdi. Bu şekilde balığın sandalı saatlerce çektiğ,i çok açıklara götürdüğü olurdu. Sonra balıkçı yavaş yavaş ipi çeker, balığı su seviyesine alır, ağzından ve kuyruğundan sandalın bordasına bağlar, o şekilde balıkhaneye getirirdi. Balıkhanede sadece bu iş için bir matafora vardı, balık onunla dışarı çekilir tartılırdı. Orkinoslar 200 ile 500 Kg. arasında olurdu. Mezatla satılır ve balıkçıda emeğinin karşılığını alırdı.
1980’ li yıllardan sonra Orkinosu gırgırla tutmaya başladılar ve Marmara’ da ne yazık ki oltacıların tutacağı Orkinos kalmadı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder