Denizlerimizde
kalkan balığının çok olduğu yıllarda ağ sezonu başlamadan önce kalkan balığını
paraketeyle tutuyorduk. O zamanlar uskumru bol olduğu için yem olarak uskumru
kullanıyorduk. Daha sonra uskumru denizlerimizi terk edince Doğu Karadeniz’den
gelen zarganayı yem olarak kullanmaya başladık.
Teknelerde
yaklaşık 10 000 olta parakete oluyordu. Bir atışta 6 500 olta atıyorduk. İlk
gün atıp çektiğimiz paraketelerden bir kısmını açıyor, yemliyor, ikinci güne de
6 000 olta hazırlıyorduk. Oltaların arası 2 kulaçtı yani bir atışta yaklaşık 20 km. uzunluğunda paraketeyi denize döküyor ve ilk başladığımız yere dönüp aynı gün çekiyorduk.
Paraketeleri koyduğumuz kaplara tabla diyorduk, bir tablada 250 olta oluyordu. İki tablada bir şamandıra atıyorduk. O zamanki tekneler 12 metre ile 14 metre arasındaydı. Bütün işleri güverte de yapıyorduk.
Şubat, mart aylarının soğuğu bizi resmen kesiyordu. Bir de kış mevsiminin fırtınalı havaları da bizi bir hayli zorluyordu. Ama yakalanan balıklar bu zorlukları unutturuyordu.
Daha sonra kalkan balığı trolle yakalanmaya başlandı, ayrıca kalkan ağlarının çoğalması deniz kirliliği vs. balık miktarının azalmasına etki etti. Bizim sahillerimizde ekonomik meranın yakın olması balığın tükenmesine sebep oldu.
Daha sonraki yıllarda kalkan ağıyla avcılık yapanlar Ukrayna, Romanya, Bulgaristan sularında avlanmaya başladılar. Bu da bir çok üzücü olaylara sebebiyet verdi. Ölenler oldu, batırılan tekneler oldu. Bütün bunlar balıkçılarımızı engelleyemedi. Hala oralara avlanmaya gidip yakalananlar oluyor ne yazık ki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder