10 Ağustos 2013

HUKUK İÇİN DE MÜEBBET!

Aradığım kelime beynimin kıvrımları arasında saklıydı! Ergenekon! Dağları delip demirleri eritip yola mı çıktılar? Mantıklı olma gereği de onların nefretini durduramadı… Hak ve Hukuk dağını delip yandaş kırlarının Biyad  ovasına İNDİLER… Mucize gibi destanlarının ilk bölümünü tamamladılar! Hatalarını kapatmak uğruna satılmış bir Medya yaratmaya kalktılar. Unuttular… Satılmış medyanın gerçeğe bağlılığı, satılacak bir kapı çıkana kadardır!

Akılları durdurup ADALETİ ALET olarak kullanmak, Biyad etme kültürünü iliklerine kadar sindirmiş çevre düşmanı beton bakanı “Bizden mucit çıkmaz” derken yaratılan mucizeyi görmezden geldi!. Beyaz yakalılarından, askerinden, demokrasi yok oluyor korku ve öfkesini sokaklara taşıyan gencinden, düşman gibi nefret edebilmek mucizedir! Hem de ara eleman mucizesi! Milletin bütününü ARA ELEMAN saymak DEMOKRASİ ayıbıdır.
Siyaseti Hukuka çorba etmek her ikisini de tanınmaz kılmak ise bu çağdaki en keskin AKP icadı değil midir? Hem de Betonarme bir icattır! AKP başka bir boyut yakalamış, Ergenekon ve benzer davalar ile pek çok icat! Pek çok İLK, pek çok görülmemiş şey yaparak nerede ise tüm kötülükleri görünür kılmıştır.! Körü körüne inanmanın getirdiği körlüğün suçlusu, itiraz edecek kadar çağdaş kalmış Başbakan buyruklarına omuz silkecek kadar densiz ötekiler  olmuştur!. Hâlâ olanlara akıl erdirememek erdemi nereden kaynaklanıyor? Unutmayın… Hileli yolun kaldırım taşlarını,döşerken ne dendi ne oldu?
*Olanlar Beyaz yakalılar ile Kara sakallıların hesaplaşmasıdır. Tam da o günlerde ilahi adalet, tarafsız yargı ve bağımsız yargıçlar Bodrum’ da tatildeydi. Başbakan danışmanı da bilgi veriyor. “Cumhuriyet tarihinin en büyük hukuki hesaplaşması” Eski köye yeni icat olur mu deyip doğrudan kendine bağlı gördüğü ara elemanlara Özel Yetkili Mahkemelerde görev verilmiştir. Oysa bilenler bilir ki çağdaş devlet anlayışında, siyaset hukuka değil, hukuk siyasete egemendir!

* Beton Bakanı yanılmaktadır… Ülkemizde de ne bilinmez, ne görülmemiş icatlar gerçekleşmiştir… Ne gerçekler  “Debreli Hasan” külliyesine girmiştir. Başbakan anahtar cümleyi her sıkıştığında kullanmış, sıkışmadığı anlar da da alışkanlık yapmıştır. Dolmabahçe yakınlarında bir grup yarı çıplak adam başörtülü bacılara sarkıntılık yapmıştı… Nedense bu olayın görüntüsü bulunamamıştır. Bana şunu, şunları da yaptılar diye ağlayan kadının karakola dahi baş vurmadığı ortaya çıkmadı mı? Bu da ara eleman işi mi? Yoksa olmayan bir şeyden yaratılmış icat değil mi?
* 19 yaşındaki bir gencin hayatını kaybetmesi Başbakanın zihninde “sıradan bir kaç olay” sayılabilir mi? Eskişehir’deki olayda önce MOBESE kameralarındaki görüntü silinmişti. Ali günlerce hastanede ölümle boğuştu ve hayatını kaybetti. Ancak Jandarma Kriminal Laboratuvarları’nda görüntülerin geri döndürülmesiyle tüm gerçekler ortaya çıktı. Gerçek anlaşıldı. Ali’ye polislerin de aralarında bulunduğu eli sopalı bir grubun saldırdığı doğrulandı.

* Ya bu ülkenin Genel Kurmay Başkanı olmuş birine yapılanlar! TERÖR ÖRGÜTÜ başı oluşu!. Ara eleman işi mi?. İcat değil mi? İcat olduğundan şüphe edenlere cevap şu: Bakın Başbakana göre de durum ne: Evet, diğer generallerimiz, emekli olsun, muvazzaf olsun, yani hiçbirisine bir defa kalkıp da, yani bir alışılmış anlamda bir ‘terör örgütü mensubu’ demek bir defa çok ciddi bir yanlıştır, yani bu affedilemez. Affedersiniz…Bugün Ergenekon davasında olan nedir?  Başbuğ duygularını ifade ediyor. “Acaba kendi ülkemizde mi yargılanıyorduk, yoksa düşman bir ülkede mahkeme karşısına mı çıkarılmış idik? Özellikle, mahkeme sanıkların ne yapacağını bekliyordu? Tablo gerçekten acı, vicdanları rahatsız etmesinin ötesinde vahimdi. Sanıkların, isminin ne zaman tombala torbasından çıkacağını beklemesi adeta bir işkenceye dönüştürülmüştü. Bu tablo, 21. yüzyıl Türkiyesi’ni çok gerilere götüren bir şekildeydi. İnsan asılacak olsa bile, bunun bir asaleti, kuralı ve insana gösterilen saygı içinde olması gerekmez miydi? Hakkımda açıklanan kararı, yakınlarımın olmadığı salonda, sakin olarak dinledim. Diğer kararların da okunmasını dinlemeye devam ettim. Ancak, ne zaman ki sanık Osman Yıldırım hakkındaki beraat kararları okundu, artık o salonda bulunmanın kendi şahsiyetime hakaret olacağını düşünerek kalktım ve kararı alkışlayarak salonu terk ettim”.
*Bu tablo siyaset açısından bir HESAPLAŞMA TABLOSUDUR… Beyaz Yakalılara darbenin devamıdır… Ya hukuk açısından nedir?… Prof. Dr. Sami Selçuk “Bir Genelkurmay Başkanı’nın bir örgütün başı olabileceğini benim aklım almıyor. Hukuki olarak sorarsanız, bunun güneşin batıdan doğması kadar doğa dışı bir şey olduğunu düşünüyorum. Prof. Dr. İzzet Özgenç ‘Genelkurmay Başkanı’nı terör örgütü yöneticisi olmaktan dolayı asla suçlayamazsınız. Aksi takdirde, Türkiye Cumhuriyeti varlığını inkâr etmiş olursunuz.’

** Osman Yıldırım "Ergenekon üyeliğinden" 15 yıl hapis alıp işbirliği yaptığı ve bilgi verdiği" gerekçesiyle cezası 3 yıl 9 aya  indi. Patlayıcı madde bulundurmaktan 9 yıl hapis cezası almasına rağmen tahliye edildi.

Hiç yorum yok: