19 Ocak 2014

Sinsi hastalığımız;bilmeden ahkâm kesmek!

Ülkemizde sinsi bir hastalığımız var. Çoğumuz bu hastalığın pençesine takılmış durumdayız. Bu hastalık nedir mi?
Söyleyeyim.
Bir şeyin, bir olayın araştırıp özüne ulaşmadan fikir yürütmek.
Basit bir örnekle başlayayım;
Sarıyer Belediyesi bina asansörlerine ruhsat verme işini Mühendisler Odası’na devretti. Mühendisler Odası da bir sürü olması gereken iyileştirmeler ileri sürdü. Bir de ekledi; “Bu iyileştirmeleri yapmazsanız ruhsat vermem”.
Biz de site olarak anlaşmalı firmamızdan bu iyileştirmelerin yapılmasını istedik.
En önemli iyileştirme de iç kapı takılması.
Neyse.
Ustalar geldi; çalışmalar başladı. Komşulara da çalışmayı yazılı olarak duyurduk.
Tabii asansör çalışmadığı için merdivenleri kullanıyoruz.
Merdivenden aşağı inerken bir komşuya rastladım. Beni görünce ilk lafı “Akın bey. Bu asansör de hep arızalanıyor” oldu.
“Kapıda bir duyuru var okumadınız mı?” diye sordum.
“Okumadım” dedi.
“Asansör bozuk değil. İç kapı takılıyor” dedim ve ilave ettim; “Bu ülke ne çekiyorsa böyle peşin hükümle kararlardan çekiyor” diye ekledim.
Bu örneği neden verdim?
Biliyorsunuz şike davasında Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’a verilen ceza Yargıtay tarafından onandı.
Kararı tartışacak değilim.
Haber – o da bir garip_ televizyonlardan verilmeye başlayınca kanallar hemen spor hukukçularına bağlandılar.
Bu hukukçuların çoğu “Aziz Yıldırım’ın başkanlığı şu andan itibaren düşmüştür “dediler.
Şaşırdım. Ben de hukuk öğretimi gördüm.
Tebligat diye bir şey var. Tebellüğ etme var. İnfaz savcığı var.
Bu hukukçular böyle bir dosyanın önce Yargıtay Başsavcılığına, oradan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gideceğini bilmiyorlar mı?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının onama kararını infaz savcılığına, bozma kararını mahkemeye göndereceğini bilmiyorlar mı?
Aziz Yıldırım’ın başkanlığının infaz savcığından gelecek yazıyı tebellüğ yani alma ile aynı anda düşeceğini bilmiyorlar mı?
Bu örnekten yola çıkarak televizyonlarda uzman olarak bilmeden, gerçeği öğrenmeden ahkâm kesenlerin sözlerine nasıl inanacağız?
Ben kendi adıma inanmadığımı söyleyerek konuyu kapatıyorum.

Hiç yorum yok: