30 Ocak 2014

Ve... HAYAT bugündür!

Bugün yaşadıklarımızda düne özlem kalmışsa yarına korku sinmiştir. Yarının korkusunu hissetsek de değişen bir şey olmuyor... Hayat hala bugündür!
Bugün, yüreğimizin soğuduğu, salıncağın üst noktasından düşüşe başladığımız an, soluğumuzu tuttuğumuz andır. Düşüşe geçeceğimizi biliyoruz... Ellerimiz salıncağın iplerini daha da sıkı sıkıya tutuyor! Hissediyoruz... Ama göremiyoruz... Okuyoruz... Ama anlamıyoruz... Herşey açık değil... Herşey meclisin yasa torbalarına sokuşturulmuş. Görmemiz engellenmiş... Duymamız istenmemiş?. İnternet’i de kıskaca almak için bir hamle geliyor! Erkleri terk ettiğimiz haayt! ları öne çıkardığımız ve 3 Y’yi (Yasama-Yürütme-Yargı) yok saydığımız yalan mı? AKP Cemaat ortaklığında birlikteliğin meyvesi PARÇALANMA korkusudur... Öteki yargısıdır... Soruşturmaların yürüyemediği, yolsuzluk dosyalarının tıkanıp kaldığı, öfke ile örtüldüğü, eşeleyenlerin sürüldüğü, kaba kuvvetin sergilendiği bir kargaşa ortamı yaşanmıyor mu? Yaygın hale gelen güvensizliktir. Tek tek kemirilen, levhalardan kaldırılan TC kimliğidir. Milli duyguların törpülendiği, askeri araçların PKK bayrakları arasından süklüm püklüm geçmek zorunda kaldığı alaca karanlık bir süredir. Gene de hayat bugündür ve bugün ibret alınacak tek gündür... Sadece yasakların yasaklanamadığı bir süreçtir bu!. Balyoz planı neyin üzerine Balyoz gibi inmiştir!. Kimi yok etmiştir?. Pek çok masumu sahte belgelerle zindana at sonra haksızlık oldu, cemaatin işi de kenara çekil günü müdür?. Yazık ki hayat işte tam da bugündür.
Öyle kolay mı?. İçerde kafa karışıklığı sürerken Büyük Ortadoğu oyunu rafa kalkmadı ki! Oyun sürüyor... Senaryo gereği işler nerede ise yarıyı geçti. AKP nin cemaat ortaklığı döneminde hapishaneler dolmadı mı? 11 yıl AKP den cemaat şikayeti duyuldu mu? Ortaklık işledi... Sahte deliller... Gizli sanıklar sahneye çıkmadı mı? Dünden bugüne yürüdüğünüz yol demokratik mi? Yoksa ileri demokratlık mı? Yüzlerce savcı, binlerce polis sürüldü... Vahşi refleks, yani benim savcım, benim polisim, benim bakanım, benim iradem, benim dokunulmazım mantığı yavaşlıyor mu? Hayret!. AKP bu kez benim ortağım demiyor... Benim günahım mı demek istiyor! Ağzını açtığında marifetler ve suçlamalar sıralanıyor. Demesen de biz biliyoruz. Senin ortağın. Benim demiyorsun ama senin destekçin... Senin akıl hocan... Senin uygulayıcın... Bugün cemaate söylediğin her şikayete, her suçlamaya ortaksın... Kötü yaptı dediğin her işin yarısı sana ait!
Ordu, bilim adamları, gazeteciler, düşünürler... Düşüncelerini söyleyebilenler!. Haksızlığa dur diyecek duvarları tek tek ortağınla yıkmadınız mı? Askeri engeli bertaraf edenler neyi hedefledi?. Devleti dönüştürme büyük hedef değil miydi?. Yöneticiler AK mı kaldılar?. Bugüne bembeyaz lekesiz mi geldiler?. Gizli tanıklar dinlendi... Niyetler gizlenmedi mi? Gerçekler silinmedi mi? Cemaat ve AKP... Hizmetlerinizi unutmak mümkün mü?
Evet... Hayat bugündür... Ekonomi de Türk parasını paçavraya çevirip başarı sayabildiğimiz an, bugündür! Vatanın geleceğinden, bütünlüğünden, demokrasisinden, huzurundan endişe edenlerin tümünü hain ilan ettiğiniz anda sizin ağır hainliğiniz hafifler veya yok mu olur? Hayat bugündür! Beraber yürürken siz bu yollarda AKP nin merkezindeydiniz... Tam 11 yıldır çemberin merkezi F TİPİ değil miydi? Bugün aynı hizmet insanlarını(!) merkezin dışına itip paralel saydınız... Matematikte geometride devrim yaptınız!... Ortada duran şekli, ortaklaştığınız şeyi hiç mi göremediniz... Paralelik yoktu ki! Birdiniz... Baştan bugüne her şey geometrik bir tanımla YAMUKTU! Çerçevede biri birini tutmayan ölçüler yok muydu? Ucu birbirine değmeyen eşit mesafede sonsuza kadar sürüp giden iki düz çizgi değil mi bu paralel durum? Asla kesişmeyen anlamını da ifade etmiyor mu? Bugün kesiştiğine göre yanılmış değil misiniz? Dünden bu güne olanlar YAMUK işler değil mi?
Masumların hakkını yemediniz denebilir mi? Yayınlanan son TUBİTAK raporu ne diyor? “Davanın en önemli delilleri arasında görülen 5 No’lu harddiskle ilgili raporda, saati geri alınmış bilgisayardan yapılan dosya aktarımlarına dikkat çekildi. Vatan gazetesine göre, harddiskin içinde; Suga, Oraj, Sakal gibi Türk jetinin düşürülmesinden cami bombalanmasına kadar birçok planın yazıldığı belgeler bulunuyordu. Savunma avukatlarının da bu harddiske sonradan bu verilerin yüklendiğini iddia ediyordu. Avukat Hüseyin Ersöz, Mayıs 2012’de Amerikan Kriminal şirketi Arsenal’e harddiskin örneği gönderilerek rapor hazırlanması istenmişti. Arsenal de inceleme sonunda harddiske, sistem saati geri alınmış bir bilgisayara bağlanarak kopyalanan belgeleri tespit etmişti. Fakat Balyoz davasına bakan 10. Ağır Ceza Mahkemesi Arsenal’in raporunu değerlendirmedi. Avukatların, “TÜBİTAK’tan bilirkişi harddiski incelesin” talebini de kabul etmedi. Dava sonunda da çok sayıda asker hapis cezasına çarptırıldı.
Hayat bugündür. Rüşveti, yolsuzluğu, zorbalığı durduramaz isek yok mu sayacağız?  Kavga süreceğe benziyor! Belgeler geçidi hız kazanıyor!. Sağlıklı bir ortam var diyebilir miyiz? Veya hayat bugündür derken yüreğimiz kararmaz mı? Gerçeği göremediğimiz yarı karanlık bir ortamda, cinayeti görmek, yarını düşünmek zorundayız…
MHP’li Semih Yalçın yerel seçimler yaklaşırken “MHP seçim büroları başta olmak üzere partilerinin mensuplarına yönelik planlı saldırıların arttığının gözlendiği” söyledi. “Tahrik ve provokasyon kokan bu menfur saldırı sonrasında maalesef ülküdaşımız Cengiz Yücel (Yusufiyeli Cengiz) şehit olmuş ve beş dava arkadaşımız yaralanmıştır. Seçimlerin güvenlik içinde yapılabilmesinin sorumluluğu AKP hükümetinin omuzlarındadır.” diyor.
Bugün masumların değil bir gün, 1 saat bile hapis kalması kabul edilemez. Ama kaybolan adalet kolay kolay yerine konabilir mi? Siyasetin merkezinde yer aldığı ve haksızlığı belli olan mahkumiyetlerin tamiri baş ağırtan sonuçları saklıyor... Bugün her tür AF düzenlemesinin ucu APO ya çıkıyor... APO’nun durumu Ergenekon, Balyoz gibi AKP – Cemaat patentli yargılamalarla içeri tıktığı mahkumlar gibi mi? Yoksa Başbakanın ustalığı “Halka kaosu, ölümü gösterip, sıtmaya razı etmek mi?.”
Dostluğu, sevgiyi, kardeşliği, yumruk gibi durmayı unuttuk mu? Oysa yaşananlar dündü!. Hayat bugündür...

Hiç yorum yok: