24 Şubat 2014

Mevleviliğin ikinci adresi: Afyonkarahisar!

Mevlevilik denince ilk aklımıza gelen Konya'dır. Mevleviliğin ikinci adresi Afyonkarahisar'mış. Soğuk bir kış gününde eşimin gezip fotoğrafladığı Sultan Divani Mevlevihane Müzesi'nden söz etmek istiyorum. Bu kez ben gidemedim ama eşimin anlatımı ve (http://www.sultandivanimuzesi.com) dan edindiğim bilgileri de sizlerle paylaşmadan edemedim. 
Afyonkarahisar Mevlevihanesi'nin kuruluşu 13. yüzyıla uzanıyor. 16. yüzyılda Mevlana'nın yedinci kuşak torunu Sultan Divani (Divane Mehmet Çelebi) döneminde altın çağını yaşıyor. Divane sıfatı, 'hak yolunda kendinden geçen' anlamını taşıyor. Sultan Divani'nin 'şiirleri' ve Tarikat'ül Arifin' adlı tasavvuf risalesi bulunuyor. 
Sultan Divani, İstanbul Galata'daki mevlevihanenin de babası. Divani bunun yanı sıra Burdur, Eğirdir, Muğla, Sandıklı, Bağdat, Cezayir, Kahire, Lazkiye, Midilli ve Sakız adalarında da mevlevihaneler açıyor. 
Caminin içinde sandukalar

Müze, 2008'de hizmete girdi 
Afyonkarahisar Dergahı 13.yy'dan itibaren asitane olarak kullanılmaya başlıyor. Asitane, içerisinde nefis terbiyesinin gerçekleştirildiği çile çıkarılan dergah anlamına geliyor. 
1902 yılında meydana gelen yangında tamamen yanan mevlevihane, saraydan gönderilen Mimar Hacı Bey ve taş işçiliği ustası Ermeni Andon Usta'nın katkılarıyla yenileniyor. 
Mevlevihane'nin inşasının 1908 yılında tamamlandığı Çizmeci Oğlu Vehbi'nin kağıt üzerinde yazmış olduğu kitabesinden anlaşılıyor. 1925 yılında tekke ve zaviyelerin kapatılması ile yaklaşık 6 asır süregelen faaliyeti sona eren Sultan Divani Mevlevihanesi, 2007 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restorasyona alınıyor ve 2008'de Sultan Divani Mevlevihane Müzesi olarak hizmete giriyor. Müzede heykellerle mevlevihanenin yüzyıllar önceki hali canlandırılmış.
Semazen
Mevleviler
Halk arasında türbe ve Mevlevi Camii adıyla anılan mekanda, Mevlana'nın torunlarının da aralarında yer aldığı 12 ahşap sanduka bulunuyor. Mevlevihane'nin bahçesinde, derviş odaları, matbah ve mezarlık da var. 
Mevlevihane Camii'nin mermer mihrabı ve tuğla minaresi, 1844 yılında Sultan Abdülmecit tarafından yaptırılmış ve bu tarihten sonra mevlevihane dergahı cami işlevi de kazanmış. Minberin soğan şeklindeki kubbesi; sivri kemerler ve rumi kabartmalarla bezeli. Minber bu haliyle ulusal neo-klasik üslubu yansıtıyor. 
Afyonkarahisar Belediyesi, Sultan Divani'yi anma ve 40 hatimli Aşure Günü adıyla Muharrem ayında 40 kazanda pişirdiği aşureleri halka dağıtıyor. Aşure gününde mevlevihanenin ziyaretçi sayısı 150'yi buluyormuş. Etkinlikler kapsamında ayrıca sema gösterileri de düzenleniyor.
Kadın idareciler
Destina ve Güneş Hatunlar

Benim en çok dikkatimi çeken yüzyıllar öncesinde Mevlevihanenin yönetimini üstlenen iki kadın yönetici Destina ve Güneş Hatunlar oldu. Sultan Divani'nin torunlarından Şah Mehmet Çelebi'nin kızı Destina Hatun (1553-1630), dokuz yıl boyunca mevlevihanenin yöneticiliğini yapmış. Aynı zamanda hafız olan Destina Hatun, ilime çok büyük önem vermiş. Kabri, mevlevihanenin içinde bulunuyor.  
Bir diğer yönetici ise Güneş Han-ı Kübra. Çelebi Küçük Mehmet Efendi'nin kızı olan Güneş Han-ı Kübra Hatun, Arapça ve Farsça'yı çok iyi biliyormuş. O'nun kabri de mevlevihanenin türbe bölümünde bulunuyor. 
3. Muhammed Arif Çelebi'nin kızı olan Güneş Han-ı Suğra ise uzun yıllar vakıf mütevelli heyetinde bulunmuş. 
Kavşak noktasında bulunan Afyonkarahisar'dan geçerken bu tarihi yapıyı atlamayın derim...
Tarihte mevlevihaneler

1 yorum:

fakir dedi ki...

Aşk-ı niyaz ile fakir baş keser secde eder canımmm SULTAN DİVANE'M himmetlerinize lutuf ihsanlarınıza sükürde acizdir fakir HUUU

Bu Muhteşem paylaşımınıza cook teşekkür edrer fakir eşşiz sultanımızı anlatmak ve bu güzel ler güzeli bu kutlu yolu sergilediğiniz için emeklerinize cook teşekkürler eren ecrini ver sin hayırlı güler dem ler ziyadesi ile dolsun taşşın hayra karşı.