12 Temmuz 2014

Haksızlık HAK’tır!

Atın başı geçtikten sonra kuyruğundan yakalamağa kalkma ( Çerkes Atasözü)

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) büyük bir kampanya içinde… Devlet imkanlarının tümü ile hazırlanıyor… Genel Seçim havası yaygın… Oysa sadece Cumhurbaşkanı seçilecek! AKP bu yarışta kuralsızlıklarını saklama ihtiyacı da görmüyor… Bir garip telaş var! Ve bu ortamda Adaletin A sı yok ama AKP tüm kadrosu devletin tüm imkanı ile ve 12 yıldır alıştığımız yaptım oldu fırtınasını estiriyor! Adalet Patisinden adaletsizlik yayılmıyor mu? CHP milletvekili Mahmut Tanal haktan hukuktan bahsedecek oluyor... “Anayasanın 76. maddesi ve YSK'nin 2923 sayılı genelgesine göre, “hizmette bulunan, işçi niteliği taşımayan kamu görevlilerinin seçime katılabilmesi için istifa etmesi” gerekir. Dinleyen çıkmıyor... 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonlarındaki hırsızlık, yolsuzluk iddiaları sanki partinin AK hecesi ile aklanı vermiş gibi. Oraya bakmıyorlar bile! Ne lüzum var savcıya! Ne gerek var yargıya! Ne alakamız var paralelle. O yaptı. Onun inine gireceğiz... Kavga havası ve suçlamalar dinmiyor!. AKP hala AK mı?
Kampanyada şarkılar da tamam... Bir de pastanın üzerine çilek misali ünlüler yapıştırılıyor... Kimi tanıtıyorsunuz ki! Özgürlük diye diye her umudu ters köşelere yatıran birini değil mi? Alışkanlıklar 12 yıldır sürüyor... Menfaat dünyası. Onun havuzlarında serinlemiyor mu? Benim Başbakanım! Benim polisim. Benim genel müdürüm, benim gazetecim, benim, benim, benim... Kısaca artık sadece ONUNKİLER var... Yepyeni bir Cumhuriyet kuruyorlar! Var olanı kevgire çevirmişler, bütün birleştirici değerleri yıkıcılarla değiştirmişler, alt üst etmişler ya… Cumhuriyetin son kullanım  tarihi dolmuş gibi davranıyorlar!. Menzile doğru… O da Samsun’a ayak basmış… Benim Samsun’um dedi mi, bilmiyorum. Bu gayret, bu telaş için bilgi verdi… Olay ne imiş? Recep Tayyip Erdoğan açıklıyor “Ben aranızdan ayrılmıyorum. Hizmetlerimize ara vermiyorum, dinlenmeye çekilmiyorum. Tam tersine sizlere, aziz milletime daha iyi hizmet edebilmek için bir üst makama aday gösteriliyorum. Olay budur”
Başbakanın Cumhurbaşkanı olunca daha çok iş yapacağı, her işe karışacağı beklentisi yok muydu!. Bir gün Cumhurbaşkanı olursam Anayasayı bu kez çiğnemem, mahkeme kararlarını dinlerim, istediğim yerlere villa yaptırmam dese “ ters köşe olurdum”... Demedi!. Genç bir sporcuya BU DÖVMELER ne?” dediğinde çok sevinmiştim. O sıra Taksim de bir gazeteci komaya sokuluncaya kadar polisten dayak yemişti. Onu soruyor zannettim. Usta siyasetçi ufukta yeni bir seçim görününce vites değiştirdi veya gerçekten adalete ulaştı ve ustalaştı! Geç oldu ama güç olmadı. Ramazanın da payı olabilir! İfade özgürlüğünün DÖVME ile sağlanamayacağını hele hele polisin kahraman olsa da, olmasa da halkı, gösteri hakkını kullanan binlerce genci dövmesi ile, hiç mi hiç özgürlükler yolunda ilerlenemeyeceğini gördü!. Birlikte yaşama, farklı fikirleri tartışma, düşünceleri dinleme becerisi gösterme de önemli bir ilerleme sağladı.. Öyle ya.. Olur olmaz dövme sahneleri artık bıktırmadı mı!. Olmayacak ölümler!. Oysa yanılmışım. Ters köşe olmuşum! Paralel’in AKP yi, pardon, Başbakanı aldattığı gibi bir duyguya kapıldım... Ne safmışım dedim. Gerçi dövme de deriye zarar veriyordu ama dayaktan sopadan falakadan bahsediyor ve olmaz anlamına nedir bunlar diye soruyor zannetmiştim. Oysa Başbakan Cumhurbaşkanlığı seçimine çeyrek kala 18 yaşındaki Galatasaraylı genç futbolcu Berk Yıldız'ın kolunu görünce onun tercihine karışıyor, terbiye ediyordu! Silin bunu diyordu. Bir kaç yerde Berk dövmeyi silmem demiş diye okudum... Cesur bir genç daha mı kazandık! Kısacası ortam dengesiz... Cumhurbaşkanlığı seçime giderken şartlar eşit değil! Yani Haksızlık var! Başbakan da şikâyetçi. Hayret ama o da eşit şartlarda yarışılmadığından yakınıyor. Şu anda siz 5-6 parti toplandınız, tüm teşkilatlarınız bir olmuş durumda. Sizi destekleyen medya da bir oldu. Karşılarında da şu anda sadece AKP’nin koyduğu aday var. Tek avantajı Başbakanlık, o da Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı”
Siz 5-6 parti, ben tekim diyor… Haksızlık değil mi! Başbakan hem kanuna aykırı bir şekilde Başbakanlıktan istifa etmeden aday oluyor, hem de seçilirsem tarafsız olacağım diyebiliyor… Sadece AKPlilerin değil 77 milyonun cumhurbaşkanı olacak! Ben bu cümleden tarafsızlık manası çıkaramıyorum. Bana göre bu cümlenin manası şu:77 milyon AKP’li daha yaratacağım. Ve hepsinin Cunhurbaşkanı olacağım. Böylece 77 milyonu tamamlamış olacağım. Başka nasıl 77 Milyonu kucaklayacak? Herkese eşit uzaklıkta nasıl kalacak?
Rakamlar da var. Var olmasına da gören gösteren var mı? Yazılanlara göre Devlet Televizyonu yani tüm yurttaşların (sadece AKP lilerin değil, öteki haline getirilmişlerin de) vergileri ile yayın yapan TRT, adaylara ne kadar zaman ayırmış bugüne kadar. Hesaplamışlar. Orantı göze batıyor. Başbakan: 51 195 dakika, Ekmelettin İhsanoğlu 4 389, Selahattin Demirtaş 476 dakika. Adaletsizliği anlatan olaylar da var! Şimdiden bir sürü! Kısa bir örnek: Erdoğan’ın Denizli mitinginde kentteki reklam bilboardlarının büyük bölümü kiralandı. Mitingin ardından Erdoğan’ın katılımıyla 15 bin kişilik iftar yemeği düzenlendi. Binlerce TL’lik her iki organizasyonun bütçesinin nasıl karşılandığı konusunda hiçbir açıklama yapılmadı. Cumhurbaşkanlığı seçim süreci anormal sıkıştırıldı! Normalde 2 yıl bir hazırlık yapılıyor...
Hayatımızdaki zorluklar bizler haberdar olmadan torba torba çoğalıyor? Sıkıntı artıyor. Meclis'teki torba (Zorba) yasaya eklenen bir madde ile vatandaşlara ait mülklere, kamu yararı kapsamında köprü, otoyol ve benzeri yapılar yapılması halinde kamulaştırılmış sayılacak. Yani vatandaş önerilen fiyatı kabul etmek zorunda kalacak, dava açamayacak. İleri demokrasinin en ileri ucu... Adalet hangi mülkün temeli? Kaliteli bir Medya var ya. Tüm köşelere adam oturtulmuş. AKP hayranı kahraman gazeteciler, yıllarını bu meslekte tüketmişlerin tanımadığı usta gazeteciler! Artık etraf her kalabalığa, sorgusuz sualsiz dalan kahraman polislerle dolu!. Medya’nın tamamı Alo Fatih’ten oluşmuyor. Alo.. kimler var kimler!. Demokrasilerde, sandık ve kazanma için her yol mubahtır prensibi acı sonlar hazırlar. Hiç bir siyasetçi aslında siyaset yaparken bunu görmeye hazır değildir. Bilse de çok kere gerçeği görmezden gelir! Adaleti ve özgürlüğü yürekliliğine sığdıranlar için seçilememe, görev yapamama bir nöbet değişimidir. Umudu bir daha ki seçime kalır… Demokrasiyi araç olarak kullananlar bir kere kaybederler. Bir daha gelemezler! Geri dönüşü yoktur. Kaybolmuştur… Mantık, hoşgörü, insaf çizgisi pek çok şey kaybolmuştur…

Yalanın, hırsın başkumandan olduğu bu meydanlarda HAKSIZLIK HAK olmuştur!.

Hiç yorum yok: