Fotoğrafın yazı ile ilgisi yok ama ben sizlerle fotoğraftaki "gerçek sevgiyi" paylaşmak istedim o kadar.İnsanlar neden birbirlerine düşman olurlar? Hep sormuşumdur bu soruyu kendime. Cevabında o kadar neden vardır ki.
Peki ülkeler neden birbirlerine düşman? Bunun da
çıkar ilişkileri içinde bir nedeni vardır sanırım.
Ben aslında bir
“sevgi hikayesi” anlatmak için bilgisayarın başına oturdum. Hikayemizin kahramanı bir Türk kızı. Diğer kahramanı ise Güney Kıbrıslı bir Rum kızı.
Gelelim hikayemize;Türk kızımız üniversiteyi bitirmiştir, ailesi onu İngiltere’ye lisans üstü eğitim görmesi için gönderir. Kardiff Üniversitesinden kabul gelmiştir.
Kızımız bavulunu toplar ve Kardiff’in yolunu tutar.
Kardiff bir öğrenci şehridir ve kentin en büyük geliri eğitimden sağlanmaktadır.
Kızımızın sınıfında bir iki Türk daha vardır. Öğrencilerin çoğu Uzakdoğu’dan özellikle Çin’den gelmiştir. Afrikalı da vardır Avrupalı da. Güney Kıbrıslılar ve Yunanlılar çoğunluktadır.
Kızımız sınıfındaki öğrencilerle kaynaşmıştır ama Güney Kıbrıslı Rumlar ona yiyecek gibi bakmaktadır. Bazı yunanlı öğrenciler yakınlık gösterirler, bazıları ise diş bilemektedir.
Bir hafta sonu sınıf geziye çıkar. İngiltere’nin doğusuna doğru yola koyulurlar.
Bir lokantada yemeğe otururlar. Türk kızı, bir ara Güney Kıbrıslı bir kızın tuvalete gittiğini görür ama aldırmaz. Zaman geçer, kız tuvaletten dönmez. Bizim kız pirelenir, acaba bir şey mi oldu diye kafasına takılır. Biraz daha bekler kız gelmemektedir. Kızın arkadaşları işe lay lay lom da işin farkında değillerdir.
Bizim kız kalkar ve tuvalete gider. Rum kızını iki büklüm lavabo başında kıvranırken bulur. Kız zaman zaman kusmaktadır. Rengi kireç gibidir.
Hemen Rum kızını kucaklar, sakin olmasını söyler. Yüzünü suyla yıkar, kızı kucağına yatırır. Bir yandan da yüzünü okşar, bir şey olmadığını söyler. Rum kızı yavaş yavaş kendine gelir. Birinin ona yardım etmesi moralini de yükseltmiştir.Ona yardım eden kişinin kim olduğunu fark etmemiştir. Şöyle yüzünü bizim kıza doğru döndürür, şaşırır, kızarır, morarır. Kendisine yardım eden bir Tük kızıdır. Hani yüzüne bakmadıkları düşmanları Türk kızı.
Bizim kız, Rum kızını sakinleştirdikten sonra kaldırır, koluna girer ve lokanta salonuna dönerler. Hiçbir şey olmamış gibi.
Okula döndüklerinde, Rum kızının havası değişmiştir. Bizim kızla samimi olur ve Rum arkadaşlarının tepkisini çeker. O aldırmaz. Dostlukları mezun olana kadar devam eder.
Artık mezuniyet günü gelmiştir. Mezun olurlar ve ülkelerine dönüş başlamıştır. Rum kızı bizim kıza Londra’da bir evleri olduğunu, bir gece o evde kalırsa memnun olacağını söyler. Birkaç arkadaşı daha o geceyi o evde geçirecektir.
Bizim kız da kabul eder. Londra’dan havaalanına gidişi daha kolay olacaktır.
Gece eğlenirlerken evin telefonu çalar. Arayan Rum kızının annesidir. Kızını merak edip ne zaman geleceğini sormaktadır. Kızı cevap verir ve cümlesini şöyle bitirir:
“Anne seninle konuşurken boynuna sarıldığım bir arkadaşım var yanımda. Kim biliyor musun? Bir Türk kızı. Hani bize çok kötü insanlar olduğunu yıllarca anlattığınız Türklerden biri. Anne onu çok seviyorum ve bize anlatılanların yalan olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. O'nu hiçbir Rum arkadaşıma değişmem. Haberin olsun.”
Ne dersiniz? Sevgi her şeyi yıkıp geçen bir duygu değil mi? Sevginin önünde düşmanlık durabilir mi? kim bilir bu tip hikaye ne kadar çoktur...