2 Mart 2013

Yaşanmış hikâyeler!

Muharrem Kaptan yazıyor

Pervaneye sarılan ağlar ve sıcak çay!
1960 ‘lı yılların başları Arnavutköy’ de uskumru dip ağcılığı yapıyorduk. Akıntı burnunun Bebek tarafından ağları döküyo,r akıntıyla Kuruçeşme de Lido ‘nun önünde ağları çekiyorduk.
Lido’yu geçersek ağlar oradaki ilişgene takılıp parçalanıyordu. Yine böyle bir günde ağları attık. Kuruçeşme’ yi geçip kömür deposunun oradan ağları çekmeye başladık . Ağları çekerken pervaneye sardık. Ağlar yırtıldı, bir kısmı da pervanede kaldı. Temizlemek gerekiyordu.
Oradan Bebek’ de Mısır konsolosluğunun yanındaki yalıların birinin önündeki alçak iskeleye yanaştık. Kakıç sapına keskin bir bıçak bağladık. Ben iskelenin üzerine uzandım. Pervanedeki ağları kesmeye başladım. Geçen gemilerin, teknelerin dalgaları beni ıslatıyordu. Kış mevsimi ocak veya şubat ayıydı. Pervaneyi temizledim ama soğuktan titremeye başlamıştım.
Ayağa kalktım yalının penceresinden iki hanım bana bakıyordu ve işaret ederek beni çağırıyorlardı. O tarafa gittim, kapıyı açtılar ve bana bir büyük bardak sıcak çay verdiler. Kaç yaşında olduğumu sordular on dört dedim. Çok acıdılar, içeri gel ısın dediler ama teşekkür ettim. Motora gidip çamaşırlarımı değiştim. Hoş yeni giydiklerimde rutubetten su gibiydi ya. Kaldığımız yerden dip ağcılığına devam ettik.

Hiç yorum yok: