3 Haziran 2014

MÜSVEDDE! Aslı nerde?

Öküz tahta geçerse padişah olamaz, ama saray ahır olur ! (Çerkes atasözü)
Ülkemde ufuk kararıyor, gökyüzü uçuk kaçık maviden laciverte, yer yer de siyaha dönüyor!. Sokakta yürümek ölüm getiriyor... Gerçeği söylemek sürgün... Altımızdaki tekne yalan rüzgarı ile yelkenleri şiştikçe rota tanımıyor!.. Benim dediğim, benim yaptığım, benim haklılığım doluyor taşıyor! Yüzünüzü, saçlarınızı yalayan ihtiras rüzgarı çekip çeviriyor! Kıyı kıyı hakikattan uzaklaşıyoruz!.. Hele akşamın nefesi tükenmiş hali... Tabiat sarıdan turuncuya dönebilmek için zamanı yutarken, gerçeğin kızıla dönen utancı, hırsın sihirli eli ile çizdiği manzara, gözlerinizi de doyumsuz kılıyor!. Ha geldik geliyoruz... Gözler şimdi ufuk çizgisini belirleyen Cumhur burunda... Orası da dönülürse!.. Mutlu son...
Madem millet hala yalana bayılıyor ve bu gemi yavaşlasa da yol alıyor... Devam... Her hafta bir ters köşe. Bak... 17 Aralık nerede kaldı? Hangi aralığa girdi. Koca meclis AKP den yolsuzluğu araştıracak, milleti soyanı bulacak komisyon için milletvekili istedi. İstedi de bulabildi mi?.Aslı yoksa, müsveddesi olsun bari. Olsa da soyguncuyu öğrensek! Bulunamadı! O da mı hakkımız değil!. Yolsuzluk... Rüşvet... Vurgun... Ülkem doğru söylenleri sadece 9 köyden mi kovuyor? Ne gezer... El süren sürülüyor. Konuşanın dudaklarına biber sürülüyor. Konuşamaz olmuyor mu? Biber gazından keskin. Aslında konuşulanların hemen hepsi gerçeklerin yanında müsvedde!. Gerçekler örtülü... Üzerinde kalın bir toprak var... Soma madeninden kalın! Unutacak mıyız?

Recep Tayyip Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na üç metreden yüzüne nefretle kinle bakarak. “Ben diktatör olsam ne meydanlara çıkabilir, ne de sokaklarda yürüyebilirsiniz” demişti. Gezi yıldönümünde binlerce özgür insan ne meydanlara çıkabildi ne de sokaklarda yürüyebildi.! O hala diktatör olamadı, değil mi? Sadece yolları da kesmedi... Vapurları iskeleye mıhladı. Ulaşımın yolunu kesti. İfade özgürlüğünü yok ettiği yetmedi, seyahat hakkını da gaspetti. Allahtan diktatör değildi!. Köprüleri tıkadı... Fatih Sultan Mehmet’i gölgede bıraktı... 25 binden fazla polisle İstanbul’u kuşattı... İşgal etti... Biz sadece olayın müsveddelerini gördük. Onlar Başbakanın polisleri, damatlık elbise giymiş gibi yeni donatılmışlardı. Sırt çantalarına en elzem oyuncakları ikişer cop yerleştirilmişti. İstanbul buramı !diyerek kentin sokaklarına coşku ile dağıldılar... Ve çocuklar kadar şendiler. Adil olma, halkı koruma duygusu hadım edilmişti. Bu yüzden çok da rahattılar! Kaleden tek tuğla söktürmeyeceklerdi. Asla bilemediler, kale hangi düşman kalesi idi. Sormadılar! Ne oldu? Kent’i doldurdular. Kuşlar sindi. Güvercinler camileri terk etti. İstanbul yeniden fethedildi mi? Kent direndi... Ama müsveddelerin izi kaldı... Polisi de yeni yetme bu polisler kirletmedi mi? Tablo polisi yeniden kahraman yapacak kadar netti. İki polis cüsselerinin üçte biri kadar olan genç bir kızı sağlı sollu kollarından yakalamış karga tulumba sürüklüyordu. Acının feryadını kim dinler! Öyle hain bir tutuşları vardı ki. Umarım bu erkeklik! genç kızı sakat bırakmamıştır!

Ordusunu “Balyoz”layan bir iktidar tarihin neresinde görülmüştür? AKP-GÜLEN ortaklığı orduyu sahneden silme planını başarmış, rantı paylaşılırken kavga çıkmıştır. 4 yıldır Kumpas Katakulli denmiş ama sahte delille hapse atıldıkları kesinleyen askerler özgür kalamamıştır. Aksine zindanlara ev sahibi olmuştur. Zira mahallenin sahipsiz kızı Adalet dağa kaldırılıp iğfal edildikten bu yana utancından evine dönemez hale gelmiştir. Teldeki canbazın düştü düşecek görüntüsü heyecan verdikçe meydan kalabalıklaşıyor... Çelişkiler şaşkınlığı büyütüyor. Belki de devran dönmüş ilk kez. Yalova kaymakamı(!) dinlenir olmuştur. Seçmene rüşvet en azından kavurmalı pilav hesap kapatmaya yetmemiştir... Şabanözü’nde ise mantığın özü ortaya çıktı... İlçede yenilenen belediye başkanlığı seçimlerini daha önce 4 oy farkla AKP kazanmıştı. İtiraz edildi. Ve yeniden yapılan seçimi MHP adayı kazandı. Bunun üzerine AKP asfalt çalışmalarını durdurduklarını açıkladı ve “Bunu Şabanözü hak etti bi 5 yıl artık hizmete susarsınız Pişmanlık fayda etmez Şabanözü!!!.” diye ekledi. İşin aslı şu mu? AKP kazanırsa varsınız. Yoksa müsveddesiniz! Bu seçmen o kadar şaban mı? Harcanan para kimin? Benim vergimi bana sormadan kime peşkeş çekiyorsunuz diyen de yok!

Çözüm süreci çözülemeze doğru yol almıyor mu? Diyarbakır-Bingöl kara yolu günlerdir kapalı! İstanbul’u kuşatan, kuş uçurtmayan AKP o yoldan tek deveyi bile geçiremiyor. Beklenen ne? Teröristler, ilçeler arasında kullanılan köy yollarını da kapattı. Hükümet neyi çözüyor… PKK köprüleri kullanılamaz hale getirdi bile… Adam kaçırmalar ne olacak? Diyarbakır’da evlatlarını geri isteyen anaların göz yaşı neye yaradı? Belediye, ailelerin Belediye önündeki çadırlarını gece yarısı kaldırdı… Unutuldu galiba… Hiç bir ana ağlamasın diye yola çıkılmadı mı? Ülkemde sorulmayan soru şu değil mi? Kimin anası ağlamıyor ki! Ne kadar örtmek istense de belli oluyor ki AKP havuza dayalı bir yol izliyor. Vilların havuzuna itiraz edemem. Hele yaz sıcaklar bastıracak su sıkıntısı kapıya dayanacakken… Bu havuz 17 Aralık havuzları. Beklenen belli değil mi? Şimdi şu önümüze çıkan Cumhur burnunu da dönebilsek!

Kim ne derse desin, hergün karanlık iner. Her gün yeni bir aydınlık yola çıkar. Ve her gece kentlerin sokaklarından müsveddeler toplanır, çöpe gider… Ve biz bu karanlığı müsveddelere kanmaz, aslı nerede diye sorarsak o kadar çabuk aşarız…

Hiç yorum yok: