
Ülkemin bazı gerçeklerle yüz yüze gelmesini beklemek uzunca bir süremi aldığı halde umudumu asla kaybetmedim… Sabırlı olursam, biliyordum ki menfaatin nerede ise yok etme noktasına getirdiği
görme duygusu canlanacaktır… Birden bire ne oldu dersiniz?
Mucize gibi bir şey oldu… Manzara değişti… Ve ben neden göremiyor muşum anladım!…
Yüzümü nereye çevirmem gerektiğini gördüm… Neyim eksik ve ben bunu ne zamandır nasıl düşünmedim diye hayıflandım… Ne çok şeyi
ŞEY edememişim… Ve sonunda değişime uymak istedim… Ama onlar bana, sen ne zamandır bizdensin dediler ve asla
YÜZ VERMEDİLER… Zihnimde hâlâ o eski alışkanlığın yarattığı zararlı fikirler var. Onları silip süpürmem gerek diye düşündüm… O nedenle sıralıyorum..
……
AKP Cumhurbaşkanının yetkilerinden şikayet ederek bugüne gelmedi mi? Bu yetkilerin azalmasını istemedi mi? Şimdi ne yapıyor?
301’inci madde taslağı şöyle: “
Türk ulusuna, Türkiye Cumhuriyetine, TBMM’ye, Türkiye Cumhuriyeti hükümetine, devletin yargı organlarına, askeri ve emniyet teşkilatına” alenen hakaret edenler hakkında dava açılabilmesi,
Cumhurbaşkanının izin vermesi koşuluna bağlıdır… Yani Cumhurbaşkanına bir yetki daha veriyor… Azalmıyor ki artıyor!… Ayrıca bunun da hukuki olup olmayacağı yeni bir tartışma konusu... Ne değişti anlamak zor! Bakınca AKP gibi görmeyi istiyorum ya! Bakıyorum bakıyorum, göremiyorum demek artık hoşuma gitmiyor…
……………..
AB genel valilerinin Türkiye’ye kadar gelip yargıyı hiçe saymaları ve
“AKP’nin kapatılmasının, üyeliğin askıya alınmasına yol açabileceğini” söylemi kimsenin ağırına gitmiyor.. AKP nin bu söyleme sevindiğini görmek ise beni şaşırtmıyor!… Ama midem kalkıyor… Ne yedim ben diye durup düşünüyorum… Gırtlağımdan AB menşeli ne geçti diye hafızamı sorguluyorum!.. Hemen hemen hiçbir şey!… Hazımsızlığımın sadece AB ile sınırlı olmadığını görmem için meslektaşlarımın büyük bir çoğunluğunun gelişmiş zekalarına ve daralmış ileriyi görme meziyetlerine de kusur bulamıyorum… Onlar bildikleri halde, günün koşulları elvermediği için söylememiş olabilirler..! Ne yapabilirler ki… İşsiz mi kalsınlar!
…………..
Anlama ve hazmetme kapasitemin sonlara indiği sıralar ata sözleri bana yardım ediyor.!.
“Paran kadar konuş” Ne yani paran yoksa konuşma hakkında mı yok!
“Çoğunluğun dediği olur”… Mantık yürütürsen bir başka mantıksızlığa çıkmıyor musun?.. Çoğunluk ne derse doğru mudur? Kimdir bu çoğunluk… AKP ye oy veren İNANMIŞLAR
% 47… Bunlar Milli iradedir.. Geri kalanlar?… AKP ye inanamayanlar? Yolunu bulamayanlar mı?
……….
AB genel valiler heyetinin en başının, demokratik kadifeye sarıp sunduğu paketten de yalan çıkabiliyor… Anlamak için kavramak için değişmeliyim… Benim algılamam neden bu kadar yabancı… Yüz yüze gelemiyorum o gerçeklerle!
DEMOKRATİK LAİKLİK…
Bu da son malımız… AB den ithal taze bir mal… Şimdi gel de ayıkla… AKP de bu sulandırılmış ve de çok kere kafa karıştırıcı formüle sarılmıyor mu?
Laiklik, demokrasinin olmazsa olmazı olan “özgür irade’nin en birinci teminatıdır; laiklik, özgür iradenin düzeni bozma, karışıklık, dinin istismarı, gibi pek çok tehlikeyi de önleyen temel şarttır. Bu kavramı demokratik bir ambalaja sarmaya çalışmak, bireyin özgür iradesinin dince kutsal olanlar ile etkilenmesine cevaz verir ki, sonuçta oluşacak irade artık özgür değil bağımlı bir iradedir ve o rejimin adı da "demokrasi" değildir.Barroso’nun bu gerçeği bilmemesi doğru olabilir mi? Yoksa….. AİHM’kararlarını da mı okumadı… O kararlara bakan her dikkatli göz
“demokratik laiklik” diye bir kavramın söz konusu olamayacağını görebilir…GÖRÜR...
………………
Onları TV de izlerken bütün karanlıklar aydınlığa döndü!… Mucize dediğin böyle olur dedim… Ankara’da AKP kadın kolları işi çözmüştü.Salondaki herkes birer maske takıp TAYYİP olmuştu..Bakıp göremeyenlere de yazı ile izah eklenmişti..
Hepimiz Tayip’izVe böylece ne karşı çıkan ne farklı düşünen ne de itiraz eden kalmıştı! Hemen telefona sarıldım… Ben de isterim dedim… Benim ihtiyacım sizlerden çok…AKP iktidara geldiği günden bu yana
hasta gibiyim…Bana da verin BEN de gerçekleri görmeyeyim rahata ereyim dedim…
Yüz vermediler… İsteyenin bir yüzü, vermeyenin iki yüzü kara dedim… Aldırmadılar… O maske onların malı olarak kaldı… Paylaşmadılar.. Sıkıldım bu karamsar tablodan… Bildiğim, gördüğüm gerçeklerden.diye haykırdım . Ama olmadı…
Yüz vermediler… Kibarca bana
maske kalmadı… Geç kaldınız dediler.. İçimden
eyvah çıkmadı.. Maskeli demokrasiyi gördüm…Yıllardır seyrediyordum..Anlatamıyordum..Sadece
Vah vah çıktı… Bir kez daha öteki olarak sordum…
“Hepiniz Tayyip’siniz”… Neye talipsiniz?