İstanbul’un işgalinden sonra ve Kurtuluş için çalışan Fener’deki Türklerden biri de Şükrü Çevir’di. Ben Şükrü dayıyı tanıdığımda şimdiki yeni caminin minaresinin olduğu yerde yani kilisenin köşesinde küçük bir dükkanı vardı. Ben ondan yemiş alırdım ve beni çok severdi. Genelde köyün halkı ondan çekinirdi, çünkü çok sert bir adamdı.
Şimdi onunla ilgili bir olayı anlatacağım:
Fener’deki motorcular Anadolu’ya silah ve subay kaçırıyorlardı. Şükrü dayı da bu ekiptendi. Ona Anadolu’ya kaçırılmış ama kamaları olmayan topların kamalarını getirme görevi verilmişti. İstanbul’a iniyor, Harbiye nezaretinden bir subayla irtibat kurup kamaları almak için bekliyor, fakat çok sıkı kontroller olduğundan alamıyor.
Bu arada işbirlikçi bir hain onu ihbar ediyor ve takibe alınıyor. İngiliz ve zaptiyelerden zor kaçıyor ama kamaları mutlaka alması gerekiyor. Bütün tehlikeye rağmen tekrar İstanbul’a iniyor. Galata Köprüsü’nde İngiliz ve zaptiyeler tarafından tutuklanmak isteniyor, fakat yine kaçıp o subayı buluyor, kamaları alıp Fener’e dönerken Altın kum mevkiinde ( Rumeli Kavağı’nın Karadeniz tarafı) İngiliz devriyeler önünü kesiyor.
Şükrü dayı silahını çekip 3 İngiliz’i yaralıyor ve o kargaşada kaçıp kurtuluyor. Kamaları Fener’e getiriyor.
Daha sonra bir baskında yakalanıyor ve zindana atılıyor. İdamla yargılanıyor. İşgalde İngiliz askerlerini değil yaralamak el kaldırmanın bile cezası idamdı. Hatırlı kişiler araya giriyor, Şükrü dayının cezası 10 seneye indiriliyor. İşgal bitince serbest bırakılıyor.
Şükrü dayı da adı bilinmeyen kahramanlardan biriydi. Onların sayesinde bu gün bu güzel vatan da özgürce yaşıyoruz. Ruhları şad olsun.
04.01.2008
İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder