9 Temmuz 2007

Yaşama kök salan asırlık çınar!..

Dostlarım; yazlıkta ancak superonline ile internete girebiliyorum ve felaket yavaş çalışıyor. Bu nedenle günlüklerinizi ziyaret edemiyorum ve yorum bırakamıyorum.
Beni anlayacağınızı umurak hepinize sevgilerimi yolluyorum.
Punto Amca

Yazının başlığı çınar olunca ilk fotoğrafın da çınar olması gerekiyordu ama çınar kadar gölün içinden yeşeren ağaçlar da dikkatimi çekmişti. O nedenle yazının ilk fotoğrafı olarak bu kareyi seçtim.
Biliyorsunuz ben emekli hayatı yaşıyorum eşim ise çalışıyor ve çalışmakta direniyor.Zaman zaman eşimin yorgunluğunu gidermek için ülkemizi geziyoruz. Karadeniz'i anlattım size bir kaç yazımda.
Yine böyle bir dinlenme gezisinde yolumuz Bursa çevresine düştü. Eşim dersini iyi çalışmış "Gölyazı, Gölyazı" diye tutturdu. "Tamam" dedim ve Bursa-İzmir yolunu üzerinde Gölyazı tabelasını görünce saptım o yola. 6-7 kilometre gittik gitmedik köye ulaştık. Apolyont gölü yeni adı ile Uluabat ve gölün hemen kıyısı ve de kıyısına çok yakın bir adada kurulmuş Gölyazı beldesi. Bizi yarım adanın sonunda ulu bir çınar ile bir köprü karşıladı.
Çınarın bir dalı taşların üzerine oturtulmuş. Eşim yorgun ya espriyi patlattı hemen: "Çınar yorulmasın diye taşa oturtmuşlar". Çınarın hemen yanı bir çay bahçesi. Rahatlıkla çayınızı yudumlarken 700 yıl eskilere gidebilirsiniz..
Çınar hemen ilginizi çekiyor. Zira böyle bir çınarı başka bir yerde göremezsiniz. Beldeyi dolaştık, yanımızdaki kitaplardan belde hakkındaki bilgilere göz gezdirdik.Uluabat Gölü'nün doğu ucunda, derin bir yarımadanın üzerinde kurulmuş beldenin tarihi M.Ö. 6. yüzyıla dek uzanıyormuş. Bilgileri aktarmaya devam ediyorum: Gölyazı beldesinin antik adı, “Rhyndacum üzerindeki Apollonia” demek olan "Apollonia ad Rhyndacum". Antik çağlarda Anadolu'da kurulmuş "Apollonia" adlı dokuz kent olduğu biliniyor. Uzun yıllar Bizans egemenliği altında kalmış. 14. yüzyıl başlarında bölgede güçlenmeye başlayan Osmanlı akıncılarına dayanamayıp Prusa (Bursa) ve Apamea'dan (Mudanya) kaçanların toplandığı bir kent olmuş. Roma döneminde kent adına para basılmış. Bölgede, M.Ö. 1. yüzyıla tarihlenen Apollonia ad Rhyndacum sikkelerinin yanısıra, bol miktarda Bizans imparatorluk sikkeleri de bulunmuş. Bölgede çok miktarda tarihi kalıntılara rastlamak mümkün. Bölge SiT alanı ilan edilmiş ve koruma altına alınmış.
Beldeyi dolaştıktan sonra asırlık çınarın yanındaki çay bahçesinde çayımızı yudumlarken “bu çınarla ilgili hiç bir şey bilmiyoruz” diye kendi kendime söylendim. Çınar bir bilgiye göre 700 küsur yıllık. "Kökleri gölün altında kim bilir nerelere kadar gitmiştir" diye düşündüm. Günlük için çınarla ilgili bilgi toplamaya başladım.

Gölyazı'da eski yapılar hemen dikkatinizi çekiyor. Sokakların çoğu göle doğru uzanıyor.

İnternette Mehmet Okatan’ın bir yazısına ulaştım. Mehmet Okatan yazısında çınara “Ağlayan Çınar” ismini, bölgeyi tanıtmak için kendisinin verdiğini ve bu ismin tescili için çok uğraştığını anlatıyor. Çınardan 15 yıldır akan kırmızı bir sıvının esrarı çözülememiş. Okatan, bu sıvı nedeniyle çınara “Ağlayan Çınar” adını verdiğini yazıyor. Yani burada da tanıtım için bir formül bulunmuş. Bir de şiir yazmış çınar hakkında.

Belde de tarihi kalıntılara rastlamak mümkün.
Şiiri de şöyle;
Tarihin verdiği yorgunlukla, yan yatmış ulu bir çınar.
Lakin yaşamaktan umudunu kesmemiş, uzanmış öylesine,
Bağrı yanık, yaprakları hüzün, içi kan ağlarcasına,
Savaşlara, acılara, kara sevdalara, tercüman olurcasına,
Ardında, sevgi bahçesi açamayan gonca bir gül,
Önünde, oluk oluk göz yaşlarının eseri, koca bir göl...
Yolunuz düşerse Gölyazı’ya bir uğrayın, yaşama gölün içindeki kökleriyle tutunmuş bu asırlık çınarın altında bir çay için derim.

5 yorum:

pecete dedi ki...

Punto Amca; yoğunluktan dolayı uzun zamandır ziyaretinize gelemedim, kusura bakmayın. İşler biraz yol aldı ve ben hemen size geldim. Açıkcası "Gölyazı" merak ettiğim bir yerdi. Bazı sorularım olacak. Günübirlik gidebilme şansımız var mı? Nasıl gidebiliriz? Ve asıl soru: Bebi için rahat bir yer mi? Çınarı resimlemeyi ben de çok istiyorum. Bu arada siz ve eşiiz iyisinizdir umarım. Geçmiş doğumgününüz kutlu olsun. Mete'yi de öper misiniz bizim için? Sevgiler ve saygılar...

Punto dedi ki...

Sevgili Peçete; İşlerinin yol almasına sevindim. Ne kusuru?
Ben de bu aralar dostların günlüklerini ziyaret edemiyorum. Yazlıktayım ve superonlinenın hızı çok yavaş.
Gölyazı Bursa-İzmir yolu üzerinde. Tabelası var, sapıyorsunuz ama bir köy. Kadınların balığa çıktığı bir köy. Balıkçı köyü. Kalınacak yer yoktu biz gittiğimizde. Bursa civarında kalırsanız günü birlik gidilebilir. İstanbul'dan da olabilir ama yorucu olur diye düşünüyorum. Biz Mudanya'da kalmıştık ve oradan gitmiştik. Erken feribotla geçilirse yorucu olmayabilir. Bebi ile gezilebilir tabii. Eski evler de, balıkçı kadınlar da ilginizi çekebilir. Yerli halkı çok sıcak kanlı insanlar.
Eylül gibi gidilirse sıcaklardan etkilenmezsiniz.
Doğum günü için teşekkür ederim. Mete'yi seve seve öperim. Artık hafta sonları görebiliyoruz ve özlüyoruz.

Pınarın Kulubesi dedi ki...

Merhaba Punto Amca
bu Çınar'ın ününü duymuştum. Osmanlı zamanından bu yana diye ünlüymüş. 700 yıl gerçekten çok uzun bir yıl. Bu şekilde bir çınar ağacı Çengelköy'de de vardı. Oda Denize doğru uzuyordu. Köklerinin deniz suyundan dolayı çok genişlemediği için uzun yıllar dayandığı söyleniyordu(Benim aklım pek almadı gerçi) Bu yazın uzun yolculuklara çıkamayacağız artık ama bu şekilde Bursa civarına 3-4 günlük bir gezi de gezilebilir.
Sevgiler

Pınarın Kulubesi dedi ki...

Bu arada bıraktığım yorumun imla kuralları içinde yüzdüğünü görüyorum. Hamilelikten dolayı gece uykularımı tam alamıyorum ve dalgın oluyorum:( kusura bakmayın.

Punto dedi ki...

Sevgili Pınar; Gölyazı fotoğraf için de güzel bir. Armağan sevebilir. Yerli halkı -özellikle kadınlar- balıkçı ama sana da yemek çeşidi olarak malzeme çıkabilir.
İmla hatalarına bakma sen. Önemli olan bu aralar yorulmaman. Torunun gelmesine bir şey kalmadı zira.