19 Ağustos 2011

Bıçak!.. Kemik!.. Mimik!

Başbakanın yüzü asıldı... “Bıçak” dedi... Artık kemiğe dayandı, bıçak gibi kesti attı. Kardeşlik ayı Ramazan hatırına sabrediyoruz... Oysa terör ve hain saldırı bıçak gibi kesilmemişti... Ramazanı dinlememişti! Çukurca da biri binbaşı 11 güvenlik görevlisi daha şehit düştü... Ramazan ayındaki hoşgörümüz de hayret nihayet sona erdi... Başbakan “Söz söyleme dönemi bu kadar!”dedi. Ve Kandil dağına PKK unsurlarına hava harekâtı başladı...
Geriye dönüp bakınca gerçeklerin ve hataların üzerine Kandil ışığı kadar bile aydınlık düşmemişti! Milletin sabrı 11 ayın sultanı ile sınırlı değil ki... Şehitlerin ardından aynı cümleyi sabırla, ya sabırla dinlemiyor mu?
“Ölenlere Allah’tan rahmet...Yaralılara acil şifa... şehit ailelerine başsağlığı ve sabır! Bu millet bu sözleri teselli bulmuş gibi yapıp sineye çekmedi mi? Kandil’e Bomba yağdırdık!..Yani teröre karşı koymakta kararlıyız dedik... Ya dünden bugüne neler yaşadık?
Karar verenlerde felaketi davet eden bir hastalık unutkanlık mı başladı? Dünü yaşayıp ders çıkarmamak Ramazan açlığı ile gelen unutkanlık mı? Keşke hatırlasaydık. Sadece dağlarda, kırsalda mı saldırıya uğradık! Öldürüldük... Tertemiz yüzü zihnimden silinmeyen genç kızı çarçabuk unuttuk... İstanbul’da okulundan evine dönerken Terör saldırısı ile otobüste yanarak hayatını kaybeden kızı unutmasaydık! 19 yaşındaki genç kızın diğer binlerce şehit gibi  durmadan soran sesini duysaydık... Neden öldük?
Şeytanın sesi keyifli... Ülkem karpuzdan beter ikiye bölük ya... Ben öteki oluyorum... Günlerdir okuduklarımızın, duyduklarımızın bir tortusu kalıyor zihinlerde!. Mantık süzgecine takılan ne olabilir? Keşke cevabını bulsaydık bu sorunun!.
Pembe boyalı kardeşlik, barış, özgürlük hapını kolay kolay yutmazdık! Kanunlara zaman zaman “şimdi sen gözünü biraz kapa ve biraz kenarda dur gerektiği zaman gene göreve gelirsin”diyemezdik...
Sınır kapılarına seyyar hâkim yollayıp, sanal ifadeler alarak eli kanlı teröristleri kahraman gibi karşılayamazdık... Türk Adaletinin mahkûm ettiği terör başına “sen ne diyorsun kardeş” diyemezdik... PKK emir kullarının ülkenin hemen her yerinde her fırsatta sergiledikleri tiyatroyu seyrettik. Ne demek istiyorlar biliyorduk ama anlamazlıktan gelemezdik! Sabırlı davrandık... O zaman da bıçak gırtlağımıza dayalı değil miydi? Biz sabrettikçe onların sabırsızlandığını da görmedik? Yasak olmasına rağmen hapisteki Apo, avukatları aracılığıyla sürekli mesajlar göndererek terör örgütünü yönetmeye devam etmedi mi? Resmi bir heyet ciddiyeti içinde gelen mesajlar yayınlanmadı mı? Arada bir “benim konforumu da sağlayın... Yoksa karışmam haaa” diyecek noktaya gelmedi mi? PKK’nın sözüm ona demokrat ve özgürlükçü hatipleri; sivil itaatsizliği adet edinip özerk devlet ilan ettiler, kendi meclislerini kurdular, sabırlı davranmadık mı? Cuma namazlarını bile ayrıca kılmayı seçtiler... Nereye gidiyoruz!... Göremedik mi!...
Çok yoğunduk!... Kafamızı kaldıramıyacak kadar yoğun! Ülkemi, halkımı düşüncelerinde kesin çizgilerle bölecek icraatları planlayıp gerçekleştirdik... Hemen her alanda bir öteki yaratmakla kalmadık, ayrılığı farklı düşünmeyi, kine, hesaplaşmaya götürdük! Adaleti adaletsiz kılmadık mı? Ötekinin ağzından çıkan gerçeği beriki yalan saymadı mı? Tarafsızlığı ile tanınan Times özetle şunu yazdı...
“Balyoz davası asılsız belgelere dayanarak açılmış bir davadır...” Ergenekon, Balyoz, Şike ve diğerleri... Uzun ince bir yol haline geldi... Gidiyoruz gündüz gece... Ve bitmiyor... Böyle olmamalı, denince öteki olmanın cezası kesiliyor... “Ne yani... Suçlular ceza almasın mı? İleri demokraside imtiyaz olamaz” Ortada olur diyen yok, yargılanmasınlar diyen hiç yok... Sacede küçük bir itiraz var... Yargılarken adeleti işletin... Milleti işletmeyin... Siz olmayın! Hukuk üstün olsun” Oluyor mu? Hemen her yerde ve her zaman Hukuk üstün oluyor mu?
Balyoz davasının bir garip sonucu var. Bugün aklımıza gelen TSK’ nın nerede ise üst yönetiminin çoğu hapiste... Ardı arkası kesilmeyen misafirleri oluyor hapishanenin! Hastal askeri cezaevi dolmuş! Yeni hazırlık ne? Yargılamayı daha usulüna uygun yapalım... Hangi askere gel dedik ise geldi deyip yeniden düşünmek mi? Hayır... Daha pratik bir çözüm var... Yeni bir askeri cezaevi yapma planları anlatılıyor... Daha büyüğünü...
Her fırsatta beceriksiz gösterilmeğe gayret edilen TSK ülkemizdeki terörü askeri açıdan belli bir noktaya çekmişti. ABD de yayınlanan araştırmada dünyada terörle mücadele eden 30 ülkeden sadece sekizinin başarılı olduğu belirtiliyor. Bu 8 ülkeden biri de Türkiye... Sürüklendiğimiz tehlike Ramazan sabrı ile aşılacak gibi değil... Terörle ifade edilen sorun kemikleşmiş... Bıçak derinlere kadar inmiş... Gözümüzün içine bakanların sözlerini gözümüz tutmuyor. BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, hava operasyonunu değerlendirirken, “birileri iç savaş hesabı yapıyor” diyebiliyor.... Hesabın geldiği noktada ne var sizce! Bıçak!.. Kemik!.. Mimik!

Hiç yorum yok: