19 Nisan 2012

DÜNÜ DÜN KILABİLMEK!

Kelaynak yazıyor:

“Eğer sizi üzen insanlara hala selam verebiliyorsanız bu vicdanınızın sadakasıdır!”
Sabaha karşı saat dört! Gene biri silkeledi uykumu... Çılgın bir panik... Deprem unutuldu ama bu uyku kesintisi beni unutmadı! Uyandım mı acaba derken ayaklarımın bastığı yer beni yeniden dara soktu!.. Yer de dardı... Reklamlardaki yürü yürü bitmeyen salonların, yabancı isimlerle albenisi şahlanmış siteler ve iç mekanların akıl almaz rahatlığı beni rahatsız etmedi!.. İçinde olamayacağım yaşam bu dedim!.. İşte basit gerçek bu... Ülkem nereye ilerlemiş... Ben de en kısa sürede İç İşleri Bakanımın karşısına dikilmeyi umuyorum... Onu sevdiğimi ifade edebilmek çok önemli!.. Bu fırsatı iyi değerlendirmek için hazırlıklı olmak istiyorum!.. Önce fizik gücümü en yükseğe çekmem gerekiyor! Oysa uyanır uyanmaz yatak ucundaki bu dar alan İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE DE saygısızdı! Yani TAKLA atacak yer bulamadım... Oysa haysiyetini koruyarak hatta biraz daha modernize edip geliştirerek dünden bugüne getirebildiğimiz tek ve en kıymetli becerimiz  bu iş değil mi? Sağolsun... İç İşleri Bakanı hatırlattı. Halktan TAKLA atmasını isteyen Bakan İdris N. Şahin, 5 Bedaş işcisinin bağıra bağıra buz parçalarına tutunup can verdiği gölette inceleme yaptı! İnceye inceleye öyle incelmişti ki “Sevgi” ispatında ısrarcı oldu! “Sevdiğini ispatla... Takla at” Halk istiyor” cümlesi o an iflas etti... Halk takla attırmaktan sıkılmış mı desiniz! Bakan istediğini yedekledi! “Oyna o zaman” Davul emirle eşlik etti. Vatandaş oynadı!

Oysa ülkemde TAKLA ATTIRILAN çok şey yok mu? Meseleyi birazcık olsun kavramak için takvime ters bir sistemle bakmak gerek! Aralık’tan Ocak ayına doğru! 2012 den sıfıra kadar! Dünü dün olmaktan koruyan bu sistem bizi nereye kadar sürükler! Kutlu Doğum haftasında KARDEŞLİK VE SEVGİ  nutku dinleyip Mümtaz bir kalem olan Türksona’nın kaleminden intikamın ne kutsal bir duygu olduğunu öğrenmeye! Böyle bir yolu hızla tüketirsek sonunda kimin kapısını çalacağız? Bence belli... ADRES sora sora Adem ile HAVVA’ya kadar uzarsa ben şaşırmayacağım!
Kim doğruyu ifade ediyor belli mi?.. Belli kalemleri okursan ikiye ayrılmış duran ülkemin öteki yakasında kalırsınız... Bu işin makul bir orta yolu yok mu diye sorarsanız sizi kimse anlamaz!.. Belli köşeleri belli düşünceye kaptırıldığını acı bir tebessümle kabul edersiniz. Böylesine hızlı değişimi sürdürürsek yarını hesaplama şansınızın olmadığını anlarsınız! Dün işleme koyduğumuz “sıfır sorun” denen yolun bizi sıfır komşu noktasına getirdiğini kavramanız hayli güç olur...
Olayları anlamağa çalışırken sıkıntı büyümüyor mu? Anlatılanların hepsi inandırıcı mı? İntikam almanın, hesap sormanın keyfi aşrırı boyutlar içermiyor mu? Önce çok keyif veriyor daha sonra yormuyor mu?
Münih de yaşayan adam yeni bir sevgili bulduğu için mutlu idi. Bir gecelik, tek hecelik aşk kadının “bir daha bir daha” ısrarı ile saatler sürünce işkenceye döndü... Adam artık yeter dediği halde kadının ısrarı tehdite dönmüştü... “Ben tamam demeden bu evden çıkamzsın!” serti ile evin kapasını da kilitlemişti! KURTULUŞ umudu balkondu... Aşk beklerken nefesi tükenen adam sonunda polisi arayabildi. Ve evi basan polisler adamı aşk iskencesinden kurtardı. Kadını cinsel yolla şiddet uyguladığı gerekçesiyle yargılanacak! Ülkemin içinden geçmekte olduğu tutuklama yargılama ve hesap sorma maratonu intikam mı aşırı aşk mı?

Balyoz davası sorgudan sonra kilitlendi. Avukatlar duruşmalara girmeme kararı aldı. İleri sürdükleri gerekçe önemli... Hukuk işletilirken usul çiğnendi... Delil değerlendirilmesi atlandı... Bu işlem savunma hakkına saldırıdır ve Adaleti gerçekleştirmeyi engeller!

Düne takılıp kalınca bugüne bakamıyoruz! Bugün sıkıntımız düne göre daha mı az?.. Hapisler daha mı boş... Gazeteciler daha mı hür! Düşünürler daha mı cesur? Gerçeğe ulaşmada en büyük engel, siyasetin kendi pencerinden bakıp ne gördü ise aynen onu değil neye inanıyorsa gördüklerine TAKLA attırıp nakletmesi değil mi? SIKILDIM!.. Hayatın normal SOLUĞUNU hissetmek ve dünü dün kılmak istiyorum!..

Hiç yorum yok: