13 Mayıs 2012

Sadece avcıların değil, balıkçıların da palavrası bol!

Muharrem Kaptan yazıyor:

60’ lı yılların ortalarında daha yeni yetme delikanlılık çağlarımızda Fener’de elektrik yokken tek eğlencemiz akşamları kahvehaneye çıkmaktı.
Kahvehane de akrabanın gençleri oturur sohbet ederdik. Yine bir akşam toplanmış sohbet ediyorduk, Vehbi ağabey Suat Reis’e ( Suat Reis Maksut dedemin damadı yani eniştemiz) “bir şaka yapalım” dedi.
 O zamanlar kalede ve topçu birliklerinde askerler vardı. Suat Reis’e “Fenerli bir kız her akşam Kasayıt bayırında askerle buluşup konuşuyor, diyelim” dedi.
Hemen senaryoyu yaptık, ben kız rolü, Korkmaz Çakar’ da asker rolü yapacaktı. Vehbi Ağabey, Necmi Ağabey ve Sali Ağabey Suat Reisi alıp o tarafa getirecek bizi göstereceklerdi.
Eve gidip annemin yeldirmesini ve bir başörtüsü aldım. Aşağı yoldan buluşma yerine gittim , Korkmaz’la buluştuk. O gece dolunay vardı, görüş iyiydi.
Vehbi ağabeylerin sesini duyunca yeldirmeyi giydim, başörtüsünü de taktım. Korkmaz’la konuşuyormuş gibi yapıyorduk. Bizim nerede olduğumuzu bildikleri için Suat Reisi o tarafa getirdiler.
 Aramızda 30 metre kadar bir mesafe vardı. İçlerinden biri “sizde görüyor musunuz şurada birileri var” dedi, bizi gösterdi. Bize doğru gelmeye başladılar. Ben bizim evin olduğu tarafa doğru koşmaya başladım.
Korkmaz da tam tersine kale tarafa doğru koştu. Suat Reis benim peşime takıldı. Dere mahalle yolunu geçtim, o diğer yoldan önümü kesmek istedi ama hızlı koştuğumdan o sapağı geçmiştim. Oktay’ların evini geçmiştim ki karşıdan birisinin geldiğini gördüm ve yavaşladım. Gelen Dere mahallesinden Şefik ağabeydi. Suat reis “yakala onu” diye bağırıyordu. “Şefik ağabey benim, sonra anlatırım çaktırma” dedim. Güya beni tutamadı. Suat reis de onu görünce yavaşlamıştı, aramızdaki mesafe 25 metreyi bulmuştu. Ben hemen eve gidip yeldirmeyle başörtüsünü bıraktım.
Tekrar kahvehanede buluştuk. Suat reis coşmuş heyecanlı heyecanlı anlatıyordu. “Enişte hayrola ne oldu” diye sordum.
“ Köy başına doğru gidiyorduk, Haydar’ın evinin aşağısında askerle konuşan bir kız gördük. Hemen koşmaya başladım, asker kaleye doğru kaçtı, kızın peşinden koşmaya başladım. Baktım aşağı yoldan gidiyor, şişko Mehmet’in evinin oradan yolunu keseyim dedim. Elimi uzattım, tam saçlarından yakalıyordum ki karşıdan gelen birini gördüm durdum. Gelen Şefik’ ti. Ona o kaçan kızı tanıdın mı diye sordum yok tanıyamadım” dedi. “Ah Şefik gelmeseydi saçlarından yakalıyordum” diye anlatmaya devam ediyordu. Bir süre daha biz de gaz verdik, o palavralarını arttırdıkça arttırdı. Biz gülmekte yerlere yatıyorduk. “Yahu enişte amma atıyorsun o saçından tutacağın kız bendim, aramızda 20 metreden fazla mesafe vardı, askerde Korkmaz’dı” dedim. Tabii ki inanmadı. Kurduğumuz senaryoyu anlattık. Zorla ikna oldu. Ertesi gün Şefik ağabeye yaptığımız şakayı anlattık. O “zaten seni o kıyafetle görünce anlamıştım” dedi. Suat Reis’in palavrasını bir kez daha tescillemiştik.                                            

2 yorum:

Asortik Krep dedi ki...

Sevgili Punto,kitap konusunda sizi mimledim :)

Punto dedi ki...

Tamam Sevgili Asortik Krep. Soruları cevaplayacağım ama az sonra!