İspanyol Meydanı
İspanyol Meydanı'nda küçük bir mola
veriyoruz. Burası, bir fuar için yapılıp sonra Sevilla'nın en etkileyici
yerlerinden bir haline gelen bir meydan. Endülüs Özerk Bölgesi'nin yönetim
binalarının bulunduğu iki katlı bir yapının kapısından girince sürpriz bir
şekilde çok büyük bir meydanla karşılaşıyoruz. Ortada çok büyük bir havuz
ve üzerinde seramiklerle bezenmiş köprüler var. İspanya tarihini simgeleyen
bölümler yine seramiklerle süslenmiş. Fotoğraf çekimleri için ideal...Sevilla'da en çok görmek istediğimiz iki mekan. Giralda Kulesi-Sevilla Katedrali ve ünlü Alcazar Bahçeleri. Fayton duraklarının olduğu meydanın sol yanında katedral karşımızda da Alcazar Bahçeleri var.
Cennet Bahçeleri....
Tören salonu-Halılar
Tören Salonu...
Alcazar arapça Al kasr kelimesinden
geliyor. Kasr, yani küçük saray anlamında. Yapımına 1181 yılında başlanan
saray, Endülüs Emevileri'nden kalmış arap mimarisinin eşsiz örneklerinden.
Geniş ve güzel bahçeleri nedeniyle Alcazar Sarayı yerine Alcazar bahçeleri
adıyla anılıyor çoğunlukla. Saraya Aslanlı Kapı'dan giriyoruz. Kapı, adını üzerinde elinde haç tutan aslandan alıyor. Sarayı gezerken birbirine benzer odalardan geçiyoruz. Mahkeme Salonu, Elçiler Salonu, Bakireler Salonu, Tören Salonu.. Mahkeme Salonu'nun tavan işlemeleri ve mermer sütunları göz alıcı. Elçiler kabul edildiği için misafir salonu itinası gösterilen Elçiler Salonu'nun tahta oyma işçiliği de muhteşem. Amiraller Binası; denizaşırı seferlerin organize edildiği bina. Cristof Colomb ve Macellan'a seyahatleri burada bildirilmiş. En etkileyici salonlardan biri Tören Salonu. Duvarlarında tarihi zaferleri anlatan 60-70 metrekare büyüklüğündeki halıların olduğu salon turistlerde merak ve hayranlık uyandırıyor.
Cennet bahçeleri, yeşil ve suyun huzur veren bileşimini en güzel halleriyle sunuyor.
Giralda Katedrali...
Giralda Kulesi...
Katedral girişi...
Katedral...
286-Colomb'un mezarı...
325-Katedral vitrayları...
Meydandaki ikinci durağımız Giralda
Kulesi ve katedrali (Sevilla Katedrali).. Katedralin girişindeki 98 metre
uzunluğundaki Giralda Kulesi, şehrin simgelerinden. Camii döneminde minare
olarak inşa edilen yapı, daha sonra eklemelerle çan kulesine çevriliyor.
Vatikan ve Londra'daki Saint Paul Kilisesi'nden sonra dünyanın üçüncü büyük
katedrali olan Sevilla Katedrali, aynı zamanda Cristof Colomb'un mezarının
bulunduğu yer. Engizisyon kararlarının alındığı yer olması nedeniyle de tarihe
acı bir not düşüyor burası. Muvahhitler döneminden kalma Ulu Camii'nin yerine
15. yy'da inşa edilmeye başlanan katedral, mermer sütunları ve İslam medeniyeti
izleri taşıyan detaylarıyla ilgi çekici..Katedral; devasa büyüklüğü,
vitrayları, altın işlemeleriyle de büyüleyici...Cristof Colomb'un tabutu dört asker heykelinin elleri arasında duruyor. Rivayete göre Amerika keşfi öncesinde kraliçe Isabella ile ters düşen Colomb, İspanyol topraklarına gömülmek istemiyor. Bu nedenle tabutu heykeller tarafından taşınıyor.
Katedral gezimizin bitiminde Yahudi mahallesinin ara sokaklarına dalıyoruz. Çiçekli balkonların arasındaki küçük meydanda bir kahve molasıyla yorgunluğumuzu atıyoruz.
Güzel Sanatlar Müzesi :
Paella yemeden olmaz...
Sonra da İspanya'nın klasik lezzeti
Paella'yı tatmadan olmaz deyip güzel bir restoran arayışına başlıyoruz.
Katedralin etrafındaki sokaklarda birçok küçük sevimli restaurant var. En güzel
ve kalabalık gördüğümüz birinde karar kılıp deniz ürünleriyle pişirilmiş
Paella'yı ısmarlıyoruz. Turda tanıştığımız arkadaşlarımızla birlikte 8 kişilik
bir paella'nın tadına bakarken yeni dostluklara yelken açıyoruz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder