1 Temmuz 2013

"Flamenko olmadan Endülüs ruhu hissedilmez"!


Suzan Abla gitti, gezdi, gördü, yazdı:

Zil, şal ve gül diyarına gidip de Yahya Kemal'in Endülüs'te raks şiirinde yaşamamak olur mu? Kırmızının içinde kaybolmamak, kastanyetin büyüsüne kapılmamak, ayaklardaki ritme kitlenmemek...
Romantizm ve tutkunun birlikteliğine ev sahipliği yapan Granada ve Sevilla'da Endülüs ruhunu hissetmek için Flamenko gösterileri doğru adres.
Granada'da izlediğimiz doğaçlama gösteriden ayrı, Sevilla'daki sahne sanatlarından ayrı bir tat aldığımı itiraf etmeliyim. Tabii, kökeni 700'lü yıllara uzanan bu sanatın, bugün ticari mekânlarda daha çok turizme hizmet ettiğini de unutmamak gerekiyor.
Granada'daki ikinci gecemizde, El Hamra Sarayı'nın karşı tepesinde yeralan Çingene Mahallesi Sacramento'daki mağara evlerden birinde muhteşem bir gösteri izledik. Eskiden çingenelerin yaşam alanları olan mağara evler, aynen korunmuş, bugün turistik Flamenko gösterilerine ev sahipliği yapıyor. Yaklaşık bir saatlik gösteri, gecede en az 3-4 kez tekrarlanıyor ki, minibüsler sürekli turist kafilesi taşıyor bu bölgeye. Uzun bir tünelin iki tarafına sıralanmış taburelerde yan yana oturan turistler, ellerinde Sangrialar (İspanya'nın geleneksel tatlı içkisi) gösteriyi hayranlıkla izliyor.

Kırmızı puantiyeli elbiseler içindeki kadınların kıvrak bedenleri mi, el hareketlerindeki estetik mi, senkronize ayak tıkırtıları mı bizi etkileyen; yoksa erkeklerin yüzlerindeki sert, tutkulu, taviz vermez ifade mi, muhteşem müzik mi... Sanırım hepsi bir bütün.
Gösteride, birbirini seven iki genç, aileler ve kayınvalide-gelin ilişkileri dansla sembolize ediliyor.
Yüksek performans
Sevilla'daki gösteri ise Palaze Andalucia ***** 'da. Buradaki gösteri sahnede. Seyirciler ikiye ayrılmış yemek yiyenler ve içki içenler. Yemekli bölümde yer ayırttıysanız daha yüksek bir ücret ödemeniz gerekiyor. Böyle güzel bir gösteriyi izlerken yemek yemek sanatçıya saygısızlık ama ticaret herşeyin önüne geçiyor artık ne yazık ki...
Kalabalık bir dansçı grubu ve orkestra sahneye çıktığı andan itibaren bizi büyülüyor. Genç dansçıların yanısıra yıllarını Flamenko'ya vermiş sanatçıları izlemekten büyük bir keyif alıyoruz. Yelpazelerle yapılan şovu, bastonlarla yapılan şov izliyor. Birçok bastonla aynı anda yaratılan müzikle adeta hipnotize oluyoruz. Bu, yaklaşık iki saat süren muhteşem bir şov. Sanatçıların yüksek tempolu performanslarını yürekten alkışlıyoruz..
Unesco listesinde... Flamenko, Unesco tarafından 2010'da insanlığın maddi olmayan kültür mirası kabul edilmiş. Renkli puantiyeli elbiseler, kastanyetler, akustik gitar Endülüs'ün sembolleri haline gelmiş. Güney İspanya'yı ziyaret edenler için bir Flamenko performansı izlemek neredeyse bir zorunluluk.

Çingeneler Flamenko'nun ataları sayılıyor. Bugünkü Flamenko'nun vatanının Hindistan olduğu belirtiliyor ancak Flamenko dansında Fas'tan İran'a birçok iz bulmak mümkün. Endülüs müslümanlarının (Moriskolar) Flamenko'ya etkisinin büyük olduğu da bir gerçek. Arap, Çingene, İspanyol ve Yahudi kültüründen esintiler taşıyan Flamenko, eşsiz bir müzik ve dans...
Wikipedi'de Flamenko'nun vazgeçilmezleri şöyle sıralanıyor: Şarkı (Cante), Gitar (Toque)ve Dans (Baile) ...Bu üçlü insanı kendinden geçiriyor.

Hiç yorum yok: