22 Temmuz 2013

The Başkan’a BABA YASA!

Bu güne kadar kullandığımız tek yasa “heee başkan… deee başkan… bre başkan… emrin olur başkan”… yasası olmadı mı? Kağıt üzerinde kaldığı sürece severiz bazen aklımızdan çıksa da YASA dilimden düşmez! Anayasa’mızın anası ağlamadı mı? Yıllar yılı siyasetin tecavüzüne uğramadı mı? Elledik, iteledik, zorladık, arkadan dolandık!… Ne oldu Hak yerini mi buldu? Yargı, kopan bağımsızlık bağını mı yeniledi? Dünkü dostlar insafa gelip, vefayı mı hatırladı? Vicdanlı olanların kanaması mı durdu? Bu yasalar yazılmak için değil uyulmak içindir diye mi hatırlandı? Anayasamız yamalı bohçaya döndü diyenler siyasetçi değil mi? Peki Anayasayı didik didik istek ve arzuya göre kemirenler kim? HAK bildiğimiz, halkın hakkı dediğimiz hemen her şeyi torbalayanlar onlar değil mi? Şimdi bayram çocukları gibi sızlanıyorlar. Yenisi… Yenisi

Bir yılı geçti. 450 gün kadar oldu. Çalışıyorlar. Yeni Anayasa yazma işine dalıp gitmişler… Üretebildikleri yasa sayısı 48. Kırk bir kere maşallah. Şimdi yeni bir telaş var. Şu tarihte bitirmeliyiz. NEDEN? Kim kovalıyor ki. Birinin BAŞKANLIK planı var. O bozulacak diye mi? Konuya açıklık getiren CHP Milletvekili Süheyl Batum Uzlaşılan 48 madde var. Özellikle yargıda, temel hak ve özgürlüklerde aşağı yukarı tartışmalı 35 madde ve bunlar üzerindeki uzlaşmaz noktaları duruyor. Biz ilk gün oy birliği ile bu metin çıkacak demiştik. Şimdi öyle bir şey çıktı ki ortaya Başkanlık sistemi”. Ne olursa olsun uzlaşma olmazsa kabul edilen metinler b planı, c planı deyip AKP o metni alacak, ben bu kendi metnimi referanduma sunacağım diyecek görüntüsü çıktı ortaya. Bu gelişme üzerine uzlaşma yerine taraflar kendi çizgilerinde net olarak durmayı yeğledi. Halbuki böyle bir b planı, c planı görüntüsü olmasaydı böyle bir tartışma da çıkmazdı diyor. Her şey tek adama göre mi? PARDON. Gene mi sordum? Alışmam lazım.Y ESSSSSSSS
Başbakan “Hitler sandıktan çıktı diye sandığa güvenmeyelim mi” diye soruyor. Mecburum cevap vermesem, saygısızlık olur. Ben bayılırım sandığa. Ceyiz sandığı en bayıldığımdır. Genç kız biriktirir biriktirir, koca evinde üç dayak iki tekme kapı dışarı edilene kadar her şey şahanedir. Benim hatırladığım dönemde seçim sandıkları çam tahtasından yapılırlardı. İçinde ne olduğu belli olmazdı. Ama çam kokusu kaybolmayan bir umut kokusuydu! Şimdi plastiğe dönmüşler. Zarflar apaçık meydanda! Gene de içinden kimlerin nasıl çıktığı karanlık! Derdimiz aslında sandık da değil ki. Sandığın bize kimi armağan ettiği! Çelişkilerden sıkılmadı mı halkım bilemem. Osmanlıyı ihya rüyası! Komşulara ağabeylik taslama hevesi. Kardeşimiz Esad ne oldu? Önce sarmaş dolaş, ailecek ziyaretler ardından kanlı bıçaklı! Büyük bir devlete yakışan tutarlı dengeli bir dış politika bu mu?

Suriye'nin Kürt bölgesinde radikal dini gruplar ile Kürt silahlı grubu YPG arasında yaşanan çatışma geniş alanlara yayılırken, sınır ilçesi Ceylanpınar'ın karşısındaki kesimin büyük bölümü ve sınır kapısı, PKK'nın Suriye uzantısı kabul edilen PYD'nin askeri kolu YPG'nin denetimine geçti. Haber doğru ise şimdilerde yanlıştan dönülmüyor. Müslüman etkisi ile Suriye masasına diplomatlar yerine AKP’ nin uzman elemanları atanıyor. Bir ayağımız, yeşil çoraplı sağ ayağımız Suriye batağına saplanmadı mı? Suriye’deki kürtlerin oluşturduğu 11 parti içinden biri PKK’ ya yakın olanı (PYD) özerk bölge ilan etti. Erbil anlaşmasına karşı gelmiş. Sonuç: Komşumuz değişiyor. 550 kilometrelik sınır alanı PKK’ nın Suriye koluna geçti. Mısır’ da da aynı yanlış sürmüyor mu? Hükümetin duygularının eseri olup her hamlesinde yeşil çoraplı sağ ayağını öne atması İslam ağırlığı eski konumumuzu kaybetmemize yol açmıyor mu?
Başbakan ‘rejimin teminatı polistir’ sözünü sık kullanıyor. Polisin teminatı da Başbakan! Bahsedilen hangi rejim sormama gerek var mı? Gezi de gördüğümüz rejim değil mi? Balyoz davasında seyrettiğimiz kafamızın karma karışık olduğı rejim mi yoksa… Hangi rejim?  Ergenekon. Balyoz davalarını kabarık klasörlere sokup yüzlerce yüksek rütbeli subayı, askeri, özgürlük istemek için yürüyen genci, kadını içeri tıkıp Adaletin sırtına kambur olarak binlerce şaibe ve dosya yükleyen rejim mi? Umutlara Balyoz gibi inen umutsuzluk. Kırılmak istenen  halkın mukavemet gücü değil mi?. 117 Balyoz avukatının sahte belgelere, çürütülmüş delillere dayanıyor dediği, çok kişinin yok yahu deyip şüpheye düştüğü, şikayet ettiği davaların rejimi mi? Gazetecileri, bilim insanlarını, aydınları, öğrencileri “terör örgütü” mensubu yapıp içeri atarken, yaşlıları geri çekip, gençleri yeniden silahlandıran PKK’ ya mensup gerçek teröristleri 3-5 ay sonra seçime gidiyorum silahlar patlamasın,“Çözüm Süreci” aksamasın diye el üstünde tutmaya çalışan rejim mi? Korkuyu yayan, medyayı oyan bir baskı yok mu? Medya da Akşam Sabah hanım gazeteciler, ses tonunu kısmayan yazarlar kovulmuyor mu?

Karaya beyaz diyen bir aldatma yok mu? Polis kimin polisi? Halkın mı? Rejimin mi? Camii imamı başbakana destek vermedi. İçki içilmedi dedi yerinden olmadı mı? Müslüman yalan söyler mi? Dolmabahçe imamı söyleyebildi mi? Ben dört dörtlük Aleviyim derken Alevilerin aylardır masada bekleyen istekleri buhar mı oldu? Ben Ramazan da yemek gösterişinin ve AKP nin sahur yalanlarının bitmesini diliyorum. Başbakan ne dedi ise çoğunun tersi doğru çıkıyor. Moda bu mu? Aç olanın halinden 1 ay anlar gibi görün. Bayramdan sonra 11 ay körleş..

Demokratlaşamıyorum, kolumu bağlıyor deyip yasaları torbala, del delik deşik et. Yenisini iste. Ne çekti milletten bu adam! Artık onu mutlu etsek! The Başkan’a BABA YASA versek!


Hiç yorum yok: