11 Temmuz 2007

İster gülün hallerine, ister acıyın!...


Uzun zamandır Sevgili Yılmaz Özdil'in yazılarını sizlerle paylaşmıyordum. Özdil'in 11 Temmuz tarihli yazısı günümüzün medyasını çok iyi yansıtıyor. Onun için bu yazıyı gülümseyerek mi yoksa acıyarak mı okursunuz bilmiyorum ama paylaşmak istedim sizlerle. İşte yazı:

Bu şartlarda yalakalık zor iş...
Galiba, Audi reklamıydı...
Karlı bir hava.
Yer, buz.
Audi kaptırmış geliyor...
Mahallenin köpeği takılıyor peşine.
İçgüdüsel olarak "güç" ü takip ediyor.
Koştura koştura...
Dili dışarda.
Ama o da ne...
Audi viraja bi dalıyor...
Köpek toparlayamıyor!
Savruluyor...
Takla makla atıyor.
Doooğru şarampole.
Audi'nin her türlü hava şartında ne kadar kıvrak manevra kabiliyeti olduğunu gösteren bu reklam bittiğinde, kamera yavaş yavaş zoom yapıyor...

Zavallı köpeğin şaşkın yüz ifadesi kalıyor ekranda...
Hem gülüyorsunuz. Hem acıyorsunuz.
E bakıyorum gazetelere...

Gücün peşinden koşan tüccar meslektaşlar, tıpkı, bu şaşkın köpeğe benziyor.
Başbakan, bi viraj alıyor...
Bunlar doooğru şarampole.
Nasıl mı? Şöyle...
Başbakan, "cumhurbaşkanını bu meclis seçer, uzlaşma aramama gerek yok" dedi mi? Dedi... Bunlar ne dedi hemen? "Evet, bu meclis seçer, uzlaşma aramasına gerek yok" dedi.

Sonra?
Olmadı...
Bi viraj.
Aynı başbakan çıkıp, "meclisin seçmesi doğru değil, cumhurbaşkanını halk seçmeli" dedi mi? Dedi...
Bunlar doooğru şarampole...
Şaşkın bir yüz ifadesiyle, yazdılar mecburen, "evet, meclisin seçmesi doğru değil, halk seçmeli..." Sonra?
O da olmadı...
Bi viraj.
Aynı Başbakan çıkıp, "yeni cumhurbaşkanını yeni meclis seçer, ben de uzlaşma ararım, bütün muhalefet liderlerini tek tek dolaşırım" dedi mi? Dedi...
Bunlar gene şarampole...
Takla ata ata bir hal oldular. Üstleri başları çamur içinde, savrula savrula yazıyorlar şimdi, "evet, yeni cumhurbaşkanını yeni meclis seçer, uzlaşma iyi bir şey..."
İşte böyle maalesef...

Hem gülüyorsun.
Hem acıyorsun.
O nedenle, "Allah bunları bildiği gibi yapsın be kardeşim" demeyeceğim. "Allah kimseyi bu arkadaşların durumuna düşürmesin" diyeceğim.
Çünkü, bu kaygan zeminde sağlıklı yalakalık yapmak, hakikaten zor iş valla.

11 yorum:

Bocuruk dedi ki...

Bu sabah okuduğumda yine kısa ve öz süper bir yazı yamış dedim ve düşünmeden edemedim konunun muhatabı olan gazeteciler acaba yazıyı okuyunca ne düşünecekler? Vicdanlarına sorup doğru cevap verirlerse tabii.

YesilErik dedi ki...

Doneklik kanlarina girmis bazilarinin. Bu yaziyi umursayacaklarini bile sanmiyorum. Bu arada sansursuznoktacom'da Devsirmeler ve donekler adli bir yazi dizisi cikiyor bir suredir. Belki ona da bir goz atmak isteyebilirsiniz.

Punto dedi ki...

Sevgili Bocuruk; konunun muhatabı yazarlar-yazarlar diyorum gazeteci olduklarını kabul etmiyorum- Özdil'i okumuyorlardır bile. Bu dönemde iyi ki çalışmıyorum diye şükrediyorum.

Punto dedi ki...

Sevgili Yeşilerik; ben döneklere kızmıyorum, onlar zaten dönekler. Ben bu tiplere sayfalarını açan ve yer verenlere kızıyorum.Mesleği beş paralık yapanlara kızıyorum. Patronlarının çıkarlarına göre
gazete hazırlayanlara kızıyorum. Esas dönek ve çıkarcı onlar.

Punto dedi ki...

Sevgili Yeşilerik; sansursuznoktacom sitesinin adresini tam yazarsan ziyaret ederim. Superonline hızı ile çok fazla deneme yapamıyorum. sansursuz.com diye bir site buldum ama yazı dizisini bulamadım.
Sevgiler

Bocuruk dedi ki...

Evet haklısınız bence de onlara gazeteci demek bu mesleğe gönül verenlere haksızlık olur. Yazarlar diye düzeltiyorum...

Punto dedi ki...

Sevgili Bocuruk; yasal olarak gazeteci tarifi var ama kimse bilmiyor. Gazeteci sıfatını alabilmek için 212 Sayılı yasaya tabi olmak ve bunun için de çalıştığınız müessese ile sözleşme yapmanız gerekiyor. Bugünün patronları bu sözleşmeden kaçıyor zira yasanın şartları gazeteciler lehine. Ayrıca belirli bir sayıda gazeteci çalıştırırsanız sendika hemen gelir kapınıza. Sendikalardan kaçmak için bizim uyanık patronlar şirketleri çoğalttı, gazetecileri şirketlere beşer onar dağıttı.
Yazarlar telifle çalışıyor. Yazısını yazıyor, telif olarak parasını alıyor. Gazeteci olup yazar yok mu var.Yılmaz Özdil bunlardan biri. Yani mesleğe gazeteci olarak başlayıp sonradan yazar olanlar tamam. Ama yazar diye başlayanların gazeteci olduklarını söylemek zor. Bence yalakalık bu yazarlarla çoğaldı. Bir iki gazeteci ama dönek yalaka yazar var. Onları artık herkes tanıyor.
Bu bilgileri sizlerle paylaşmama vesile olduğunuz için teşekkür ederim. Belki bir günlük konusu bile olabilir. Ne dersiniz?

YesilErik dedi ki...

Sevgili Punto Amca, bahsettigim yazi dizisinin baglantisi burada: http://www.sansursuz.com/haberler/templates/sansursuz_yazar.asp?articleid=41266&zoneid=7&y=17

Punto dedi ki...

Sevgili yeşilerik; teşekkür ederim. İstanbul'a inince okurum yazıları.

Asortik Krep dedi ki...

Kaçırmışım müthiş güzel bir yazı..
Sadece politika da değil hayatta da böyle ki!

Punto dedi ki...

Evet Sevgili Asortik Krep;sabah bir şeye beyaz deyip ertesi gün kara diyenler ne kadar çoğaldı.