30 Temmuz 2007

Oya ağacının bizden istediği “kuru bir hayat”!...

Bilgi ne kadar önemli değil mi dostlar? Peki biz millet olarak bilgiye ulaşma konusunda çok mu istekliyiz, yoksa her şeyi biliyor muyuz?
Baksanıza kime sorsanız seçim sonuçlarını yorumluyor, kime sorsanız takımlarımızın hangi taktikle oynaması gerektiğini biliyor, ekonomiyi sor, hemen cevabını al.
Aklınıza ne gelirse kime sorsanız mutlaka bir şeyler biliyordur. İsrar ederseniz o da bilgisi konusunda israr edecektir.
Bunları neden yazıyorum?
Biz yazlığı alınca balkonun önüne dikilmiş iki ağaç karşıladı bizi. Biri beyaz leylak, diğeri oya ağacı.Oya ağacını anlamıştım zira yazın açıyordu ama mayısta açan leylak ne işe yarardı ki. Tabii iki ağaca da dokunamadık. Mayısta yazlığa gelip leylakları kesiyorum, eve getirip vazoda bir süre seyrediyoruz. Gelelim oya ağacına. Bizim oya ağacı her yıl küfleniyor, daha doğrusu hastalığının bilimsel adıyla “külleme” oluyor. Kayınvalide eksik olmasın tecrübeli olduğu için “Böceklenmiştir. İlaç sıkın” dedi. Bastık ilacı, para etmedi. Ertesi yıl yine aynı. Biraz bu işlere kafa yorunca sitedeki oya ağaçlarında da aynı küllenmeyi gördüm. Rahatladım. Demek ki sadece bizim oya ağacında olmuyordu bu iş.Kime sorduysam bu küllenmenin nedeni olarak herkes kendine göre bir şey söyledi. Sonunda dayanamadım, araştırmaya başladım. Komşu evlerin önündeki bu oya ağacı hayatını yaşıyor. Ne karışanı var, ne de benim gibi sulayanı. Yıllardır kendi başına sağlıklı bir şekilde büyüyüp gidiyor.
Nedenini öğreniverdim hemen.
Oya ağaçları rutubet istemiyor, buna karşılık bol güneş istiyordu. Doğru olabilirdi bu tez. Zira ben bu bilgileri bilmediğim için oya ağacının iki yanına çok gerekliymiş gibi iki gül dikmiştim. Gülleri suladıkça oya ağacını da suluyor, gövdesini ıslatıyordum.
Bu bilgi doğruydu zira sitede de oya ağaçları çim alanlara dikilmiş, çimler sulandıkça oyalar da baştan aşağı yıkanıyordu sürekli.
Ne kadar basit değil mi? Bilmeden dikilen bir çok bitkiyi zor şartlarda yaşamağa mahkum ediyoruz.
Şimdi yaz sonunu bekliyorum. İlk işim o iki gülü oradan almak ve oya ağacına "kuru bir hayat" verip sağlığına kavuşturmak.

2 yorum:

ERDIL dedi ki...

Sevgili Punto doga koynuna alip yetistirdigi bitkilerde cok titizdir.Tabii ki biz el atmadigimiz müddetce.
Bizim burada fidanliklarin adi Baum schule "agac okulu" cok merak etmisimdir neden bu adi verdiklerini.Ne dersiniz bu ad neden verilmisdir ?
Eger bulamadinizsa cevabini ticari tarafini bir kenara birakmis tecrübeli bir botanikciye sorun alacaginiz cevap sizi cok mutlu edecegine eminim.
Saygilarla.

Punto dedi ki...

Sevgili Erdil; buralarda tecrübeli botanikci pek yok ama her şeyi bildiğini sanan çok sayıda insan var.