21 Temmuz 2007

Tarihi yaşamak için Cumalıkızık sizi bekliyor!...

Gölyazı’yı anlatmıştım size. Hazır Bursa çevresinde dolanırken Cumalıkızık’a uğramadan olmazdı. Hani hatırlayın bir fotoğraf koyup bu “cin aralığı nerede?” diye sormuştum. İşte şimdi o cin aralığının bulunduğu Cumalıkızık’tayız. Tarihi sevenler için bulunmaz bir yer Cumalıkızık. Allahtan koruma altına alınmış. Köyün dokusuna dokunulmamış ama yerlihalkı bu tarihi dokunun farkında değil gibi. Neyse. Buna da razı oluyor insan.
Cumalıkızık köyünü ilginç yapan evlerin mimari yapısı. Evler yapılırken aile mahremiyetine özen gösterilmiş. Evlerin dış kısımlarında zemin ve birinci katlar ile avlular üç metre yüksekliğinde moloz taş ve ahşap hatıllı duvarlarla örülmüş..Pencereler üst katlarda kafesli veya cumbalı. Camlarda kafesler, dışarıdan içerinin görülmesini engelliyor. İçerdekilerin de dışarıyı rahat görmesini sağlıyor.
Cumalıkızık evlerinde genellikle giriş kapısı ile evi ayıran dış avlu, elde edilen ürünlerin ve gerekli malzemenin depolandığı hayat kısmı, odaların bulunduğu birinci ve ikinci katlar var.
Tarihi köyde yaşam devam ediyor. Yaşamla birlikte soba bacaları da sizi karşılıyor ve tarihin içinde gezerken birden ayılmanıza neden oluyor.

Köy Meydanındaki evler, ara sokaklardakilere göre daha bakımlı. Meydanda köylü kadınların kurduğu tezgahlar var. Ahududu, böğürtlen reçeli, köy eriştesi en çok satılan ürünler..
Cumalıkızık, konaklardan birinde bir televizyon dizisi çekilince gündeme gelmişti. Biz bir kaç yıl önce gittiğimizde köyü ziyarete gelenler, sadece dizinin çekildiği konağı görüp geri dönmüşlerdi. Köyü gezen yoktu, eşim ben ve bir kaç turistten başka.
Bu da tarihle pek barışık olmadığımızı gösteriyor. Gelenler için konak dışında tarih diye bir şey yoktu anlaşılan Umarım bu aralar daha bilinçli insanlarımız gidiyordur oralara.
Cidden biz neden böyle bir milletiz? Hatırlıyorum, Efes harabelerini ilk gezdiğimizde taşlara bakıp bakıp geçmiştik. Taşların üzerine oturup, elindeki kitabı okuyup zaman zaman kafasını kaldırarak harabeleri inceleyen turistlere hayretle izlemiştik.
Şimdi bu işin ne olduğunu daha iyi anlıyorum. Detayları öğrenmek. Ne kadar önemliymiş meğerse.
Artık nereye gitmeye niyetlensek orası hakkında bilgi toplamaya ve bilinçli gitmeye başladım. Siz zaten bunu yapıyorsunuzdur ama üşenenlere diyorum ki; siz siz olun. Görmek için gittiğiniz yerlere, bilgisi kafanızda birlikte gidin.
Biz şimdi gelelim Cumalıkızık’a.
Cumalıkızık, Osmanlı sivil mimarisinin köy yerleşimini günümüze ulaştıran nadir yerlerden biri. Osmanlıların Bursa'da ilk yerleştikleri bölgelerden biri olarak biliniyor Cumalıkızık. 270 ev var köyde ve bunların 180'i halen kullanılıyor. Bazıları da koruma altında.
Cumalıkızık vakıf köyü olarak kurulmuş ve bu özelliğini yerleşim yaşam biçimine yansıtmış. Uludağ'ın kuzeyindeki dik etekler ile vadilerin arasında sıkışıp kalan yöre köylerine bu konumlarından dolayı ''kızık'' adı verilmiş. Köylerin birbirlerinden ayrılması için de dereye yakın olanına Derekızık, Fidye verene Fidyekızık ve Kızık köylerinden topluca gidilerek cuma namazı kılınan köye de Cumalıkızık adları verilmiş.
Kaynak: Kültür Bakanlığı

8 yorum:

Tijen dedi ki...

Punto ağabey,
Yazının başındaki tarihi görmesem, yazınızı daha önce gördüğüme yemin edebilirdim. Edebilirdim de başım ağrırdı. Bugün otobüste (Kamil Koç) Feyza Hepçilingirler'le yapılan bir röportajı okudum. Ne güzel şeyler söylüyordu...
Tijen

Punto dedi ki...

Sevgili Tijen; fotoğraflar eski ama yazıyı yeni yazdım.

Ayşegül Taştaban Erzincanoğlu/ Behçet dedi ki...

Bloglar arasında dolanırken size rastladım, yazılarınızı çok sevdim. Cumalıkızık'ta 2 yıl önce bir yılbaşı geçirmiştik. Uzun yürüyüşler, güzel yemekler, arkadaşlarla keyifli geçirilen zamanlar aklımda kalanlar ve bir de hala her gidene sipariş verdiğim frambuaz reçeli. Dondurma üzerine harika bir sos oluyor. Bir gün bende yazmak istiyorum Cumalıkızık'ta geçirdiğim yılbaşı gecesini.
Sevgiler
www.mavilimon.blogspot.com

Punto dedi ki...

Sevgili Ayşegül; yazılarımı okuduğun için teşekkür ederim. Anılarımla başlamıştım günlüğe. Çeşitli konularla devam ediyorum. Bir çok tanımadığım ama sevdiğim dostlarım oldu. Siz de bu dost grubuna dahil olursanız sevinirim.

Punto dedi ki...

Sevgili Ayşegül; önceki yorumu günlüğünü görmeden yazmıştım. Bu yorumu ise okuduktan sonra yazıyorum. Günlüğün çok güzel. Konuların da. Ben de fırsat buldukça sizi okuyacağım. Benim iki aylık bir sorunum var, zira internete yazlıkta çok zor giriyorum ve dostlarımın yazılarını okuyamıyorum. Bu yorumu da oy kullanmak için geldiğimiz şehirde yazıyorum. Birazdan yine yazlığa döneceğim. Siz de öyle sanırım.

Ayşegül Taştaban Erzincanoğlu/ Behçet dedi ki...

Evet ben de hemen Datça'ya geri dönüyorum. Orada aynı sorundan ben de muzdaribim. Ancak sağolsun komşum karakaptan adsl bağlantısına 'korsan' olarak girmememe izin veriyor da biraz daha rahat ediyorum. Yazın geri kalanında size keyifli günler diliyorum.
Sevgiler

Asortik Krep dedi ki...

Seçim ertesi olduğundan gölgelenen basın gününüz kutlu olsun Punto Amca :))

Punto dedi ki...

Teşekkür ederim Asortik krep; Yılmaz Özdil'in baskılar sonucu istifasından sonra doğrusunu isterseniz canım hiç istemedi kutlamalara gitmek. Öyle de yaptım, kutlamaya ilk defa gitmedim.