23 Eylül 2007

Can torunla canlı canlı!...

Canı tez biriyim. "Hadi" dedim eşime. Can torun bizi bekliyor. Onun da dün ev işlerinden canı çıkmış. Torun lafını duyunca ben de can atıyorum bir an önce Can torunu göreyim diye. O da canı gönülden "Can’ı görmeğe gelirim" dedi. Bindik arabaya. Ver elini can dostumuz Pınarların evi. Bastım gaza. Eşim uyardı. Hızlı gitme. Canımızı sokakta bulmadık. Ne de olsa herkesin olduğu gibi bizim de canımız tatlı.
Hemen yavaşladım. Ama içim içime sığmıyor, Can torunu bir an önce görmek için can atıyordum. Haliç’e doğru kıvrıldım. O sırada siren seslerini duyunca "acaba can taşıyan birini mi hastaneye yetiştirmeğe çalışıyor bu cankurtaran" dedim kendi kendime.
Park ettik Pınarlara yakın bir arsaya. Kapıyı güler yüzüyle eşi Armağan açtı. Ve Pınar. Cana yakınlığı ile kalpleri fetheden Sevgili Pınar.
Hamileliğinde 16 kilo almış ama hiç göstermiyor. Ve salonda yatağında Can bebek. Fotoğraflardaki gibi gözlerinin içi gülüyor.
Armağan, baba olmanın mutluluğu içinde. Tüm konuşmalar Can torun üzerine. Armağan’ın annesi Hızır gibi orada. Canınız sıkılmasın, Can torun candan tecrübeli ellerde.
Hemen işin can alıcı noktasına geliyoruz. Can bebek kime benziyor? Fotoğraflara bakarsanız Pınar’a. Ama biz gördüğümüzde farklı görüntüsü vardı Can torunun.
Onlara bizim torun Mete’den örnekler verdim; Bizim ailenin Mete’yi anne tarafına, anne tarafının da baba tarafına benzettiklerini anlattım.
Bir gerçek var ki bebekler daha çok annelerine benziyor. Önce anne, sonra baba.
Bir başka merak konusu da Can bebeğin gözlerinin rengi. Babanın gözleri mavi, anneninki ise kahverengi. Sizce Can torunun göz rengi hangi renk olacak?
Mutlu bir aile. Bu aileye can kurban. Can, bu ailede huzurlu, sakin bir çocuk olacak. Bu mutluluk başarıyı da beraberinde getirecek. Buna canı gönülden inanıyorum.
Biraz oturduktan sonra "hoşça kalın" dedik ve mutlu bir aileyi mutluluklarıyla baş başa bıraktık.

12 yorum:

Adsız dedi ki...

Ne güzel anlatmışsınız,bayıldım...

Punto dedi ki...

Sevgili Suzi; işin içinde "Can" olunca insan farklı şeyler yazabiliyor. Beğendiğinize sevindim. Teşekkür ederim.

Bocuruk dedi ki...

Evet çok çok güzel anlatmışsınız. O kadar duygulandım ki. Allah mutluluklarını daim etsin. CAN'ları sağolsun:)
Sevgilerimle...

Kitap ve Demlik dedi ki...

Maaşallah, maaşallah:)

Sanem dedi ki...

Aileler gittikce buyuyor degil mi? Her yonden, uzakta da bir teyzesi var mesela Can'in, hatta bir de degildir, ben de sirf kendimi uzak saniyorum ;)

Punto dedi ki...

Sevgili Bocuruk; candan dileklerin için teşekkür ederim. Evet ben de dua ediyorum, mutlu bir aile ortamında mutlu bir delikanlı için. Can inşallah ailesiyle uzun yıllar mutlulukları paylaşır. Nüfus kirlenmesinin yaygınlaştığı şu günlerde böyle pırıl pırıl bir ailenin çocuğu olması ülkem adına da sevindirici. bu konu da ayrı bir yazı konusu aslında. Varoşlara bakınca...

Punto dedi ki...

Sevgili Hülya; Ben de aynı temenniyi yeniliyorum. Nazar değmez inşallah.

Punto dedi ki...

Sevgili Sanem; artık uzak diye bir kavram kalmadı. İnternet herkesi yakınlaştırdı. Can şanslı çocuk. O kadar çok teyzesi var ki. Bir de dedesi tabii.

Tijen dedi ki...

Fazla torun göz çıkarmaz, daha nice torunlara olsun. Can bebek de mutlu mesut büyüsün.

Punto dedi ki...

Sevgili Tijen; benim de dileğim torunların çoğalması ve ülkesine, ailesine bağlı, kültürlü bireyler olmaları.

Adsız dedi ki...

Punto Abi'nin canlı yazısı çok güzel olmuş..Daha önce can kelimesinin hayatın bu kadar içinde olduğunu sanki hisssetmemişim..Can bebek de çok tatlı..Sevgili Pınar, ben de Can ismini çok severim..Çok sevimli maşaallah her anını doya doya yaşayın..Can Bebek, analı, babalı mutlu, mutlu büyüsün...

Pınarın Kulubesi dedi ki...

Suzan Abla çok teşekkür ederim. Sizler gibi okumayı, yazmayı sevsin. Bilgiye ulaşmaya çalışan, bilgi üreten birey olsun.