1 Şubat 2008

Nedense lehçe, şive ve ağız hep karıştırılır!...

Bugünlerde televizyonlarda konuşan konuşana. Tartışmaların biri bitiyor, biri başlıyor.
Dikkat ediyorum konuşanların çoğu İstanbul Türkçesi ile konuşmuyor.
Şiveler, lehçeler hep karıştırılır. Çoğumuz biliyordur ama ben yine de kaynak olması açısından lehçeler, şiveler hakkında bilgi vermek istedim.

Biliyorsunuz bir dil kendi içinde bir takım alt kollara ayrılır. Böylece lehçeler, şiveler ve ağızlar oluşur.
LEHÇE, Bir dilin izlenemeyen ondan ayrılmış koludur.Coğrafi ve kültürel etmenler bu ayrılmada rol oynar.Lehçelerde, ses, şekil ve kelime ayrılıkları çok büyüktür. Bazı dilciler, büyük ayrılıklarda lehçeyi başka bir dil olarak kabul etmeyi de önerirler. Çuvaşça ve Yakutça, Türkçenin lehçeleridir.
Yakutlar,Sibirya’nın kuzeyinde otururlar, Şamanist ve Ortodoksturlar.Çuvaşlar ise Volga’nın iki kolunun kesiştiği bölgededirler ve Ortodoks dinindedirler.
ŞİVE ise Bir dilin izlenebilen tarihi dönemlerinde ayrılmış koludur. Ayrılıklar, lehçede olduğu kadar değildir. İstanbul’da gelirim derken, Türkistan şivesinde kelür men denir. Ayrılık yazı diline girmiştir.
Sınıflamalar da yazı dillerine göre olur.
Türk şiveleri:

1:Güney-Batı (Oğuz) Grubu
a)Türkiye Türkçesi
b) Azerbaycan Türkçesi
c) Türkmen Türkçesi
d) Gagauz Türkçesi

2:Kuzey-Batı (Kıpçak) Grubu
a ) Kazak Türkçesi
b) Tatar (Kazan) Türkçesi
c) Kırgız Türkçesi
d) Başkurt Türkçesi
e) Karaçay-Malkar Türkçesi
f) Karakalpak Türkçesi
g) Kumuk Türkçesi
h) Nogay Türkçesi
i) Altay Türkçesi
j) Tuva Türkçesi
k) Hakas Türkçesi

3: Güney-Doğu Grubu :
a) Uygur Türkçesi
b) Özbek Türkçesi

AĞIZ, Bir dilin yalnız söyleyiş farklılığı gösteren koludur. Bu fark yazı diline girmez.
Karadeniz ağzı, Konya ağzı gibi . Geliyorum yerine geliyom der, fakat geliyom diye yazmaz.
Yalnız, ilim terimi olarak yapılan bu ayrım, günlük kullanışta karışıktır. Konya şivesi, İstanbul lehçesi gibi… Konuşma dilinde nasıl olursa olsun her ülkenin tek bir resmi yazı dili ve alfabesi vardır.Bunun için yazı diline, kültür dili veya edebi dil de denir.
Aynı ağızın içinde söylenişi ve yazılışı farklı kelimeler de olabilir. Almayayım yerine almiim denmesi gibi…
Son cümle bu konuda bazı yersiz arayışlarda bulunanlara;
"Ortak yazı dili, aynı zamanda devlet ve millet dilidir."

12 yorum:

Esra dedi ki...

Akin Abi cok tesekkurler bu yazi icin. Universitede Turkce dersinde cok net anlatilmisti bu ayrim ve her seferinde gunluk konusmada "dogu lehcesi, Ankara sivesi, vs" duydukca hep aklima gelir, dilimin ucuna kadar da gelir ama hic kelimelere dokmem. "Ona lehce ya da sive degil AGIZ denir" diyemem. Tekrar tesekkurler...

Televizyonda konusmaci olanlarin, bizleri yonetenlerin ve dinlemek zorunda oldugumuz HERKESIN dogru ve duzgun Turkce ile kendilerini ifade etmeleri dilegiyle...

Punto dedi ki...

Dileklerine katılıyorum Sevgili Esra. Bu iş biraz da özen gösterme işi. İnsanlar çok şeyi birilerinden öğrenecekler ama kendilerini de yetiştirecekler. Televizyonlarda özellikle spor programlarında hâlâ "hava sıcaklığına" "ısı" diyorlar.

Esra dedi ki...

Televizyonda hala HERKES sayilara "rakam" diyor.
"Hangi rakami soyluyorsunuz? 24? 76?"
"87 rakami bana cok sans getirdi"!

"Rakamlar 10 tanedir, sadece 10 tane! 87, 45, 8999 v.s. diye bir rakam yoktur" diye bagirmak istiyorum ama sesim cikmiyor...

Punto dedi ki...

O kadar çok düzeltilecek şey var ki Sevgili Esra. Daha önce yazmıştım; Yalçın Doğan "grup" kelimesini "gurup" diye yazar. Beraber çalıştığımız dönemlerde hep düzeltirdim. Şaka yollu takılarak iki kelimenin farkını da anlatmıştım. Bakıyorum yine "gurup" yazıyor.
Bu iş kendine, diline, çevrene, topluma, değerlerine saygı meselesi.O da yok oldu artık.

Esra dedi ki...

Belki de gunesin batisini cok seviyordur Sn. Dogan. :-)

Tijen dedi ki...

Akın Abi,
Ben Başkurtlar denen bir Türk grubunun ve Başkortostan diye bir Türk cumhuriyetinin varlığını bugün öğrendim. Üzerine gelip de burada verdiğiniz lehçeler arasında görünce, onları daha da bir merak eder oldum.

Punto dedi ki...

Yıllarca Sovyet idaresi altında kalıp unutuldular Sevgili Tijen. Geçen gün Karadeniz TV'de Batum'dan Orta Asya bozkırlarına sürülen ailelerle yapılmış bir program vardı. Hiç bir değerlerini kaybetmemişler. Aksine değerleri onları bugüne getirmiş.

Adsız dedi ki...

Oradaki AĞIZ kelimesini nie ole buyuk yazmıs acaba (azına werem der gibi) yoksa ben mi kötü niyetliyim

Punto dedi ki...

Adını yazamayan ve türkçe bilmeyen arkadaş; önce terbiyeli olun. Aslında cevap vermem ve silerim bu yorumları ama yine de yazayım; yazının bütününe bakarsanız konu başlıklarının yani lehçe, şive ve ağız kelimelerinin büyük yazıldığını görürsünüz. Ayrıca bizim alfabemizde w yerine v harfi vardır.

Olga Smirnyagina dedi ki...

Ben Kazakıstanlı olarak bu konuyla ilgili bir soru merak ediyorum.

Sizin verdiğiniz şive tanıtımını göze alarak Avrupa'ya bakalım. İtalyanca, Fransızca, İspanyolca izlenebilen tarihi dönemlerinde Latinceden ayrılmış kollarıdır, ama ses, şekil ve kelime ayrılıkları büyktür. Onlar şive mi, dil mi?
Bence Kazakça ve Türkçenin arasındaki fark, Fransızca ve İspanyolca arasındaki fark kadar büyük, ve onlara aynı terimler kullanılmalı.
İngilizce ve Rusça okuduğum kaynaklarında siz (ve Türkiye dilbilimcilerin) şive dediğiniz Kazakça vs. aynı dil ailesinde olan farklı diller olarak tanımlıyor.
Bence Türkiyede sıyasi nedenlerle Türk dillerine lehçe ve şive terimleri icat etmişler.
Umarım ki yazınız eski almasına rağmen cevap verirsiniz. Çok teşekkür ederim.

Türkistan türkçesi dediğiniz dil hangi dil? Özbekçe, kazakça ya da Uygurca mı?

Hatalarım için özür dilerim, Türkçeyi hala öğreniyorum.

Punto dedi ki...

Sevgili Olga; Yorumun için teşekkür ederim. Dil bilimcisi değilim. Sorunu edebiyat öğretmeni eşime sordum. Cevabı uzun olduğu için ayrı bir konu olarak Punto'da yayımladım. Punto'yu okursan belki aradığın cevabı bulabilirsin ama konunun tartışmalı olduğunu da belirtmek doğru olacaktır.

Nur dedi ki...

Azerbaycan şişesiyle neden guney diyorlar oysa Azerbaycan bize yön olarak doğuda kaliyo