14 Ekim 2008

Pazarda geçen koca bir ömür!...

75 yılı devirmişti. Bunun en az 60 yılında yaptığı gibi yine sabah 05.00’te kalktı yatağının sağ yanından. İşlerinin iyi gitmesi için hep sağdan kalkmasını öğretmişti ona ninesi. Abdest alıp sabah namazını kıldı. Torunlarına sağlık ve bol rızk vermesi için dua etti, Allah’ına. Artık kendisi kuru ekmek de olsa yerdi. Ama ya evdeki iki torunu. Onların daha ömürleri çok, yolları engebeliydi.
Yaz, kış giydiği çatlak çatlak olmuş deri yeleğini giydi, sonra da ayakkabılarını. Başına kasketini geçirdi. “Hadi evlat” dedi. Gün ışırken yola koyuldular. Haftanın 5 günü İstanbul’un pazarlarına çıkarlardı, büyük torunuyla. Son yıllarda işler hem git gide azalmış, hem de onun için zorlaşmıştı. Pazarcılığa ilk başladığı yıllarda bana mısın demediği işler, şimdi ona çok güç geliyordu. İhtiyarlık “çetin kış” diyen ninesini düşündü, torunu gaza basarken. Ne de çok gülerdi ninesi oflayıp pufladıkça. Kendisinin de bir gün ninesi gibi olacağı aklıcığının köşesinden geçmezdi.
“Bugün nasılsın dedeee” diye bağırdı torunu..."Ne bağırıyosun karşında sağır mı var” diye tersledi onu. Kulağının az duyduğunun yüzüne çarpılmasından haz etmezdi. Bu da onun tek huysuzluğuydu işte. “Tamam, tamam” dedi torunu gülerek. Ama sırtına tokadı yemeden edemedi.
Pazar yerine vardıklarında saat 07.00’ye geliyordu. Pazarcıların çoğu gelmiş çadır kuruyordu. Torunu demirleri indirdi önce, sonra çadır bezini, en sonunda da malları. Sonra minibüsü park etmeye gitti. Pazarın tüm çadırları kurulduğunda pamuktan bir tarla oluverirdi başlarının üzerinde. Çadırların altında ömrünü geçiren Bayram Amca, bayılırdı buna. Allah’ın ona ölünce de böyle beyazlıklar nasip etmesini diler, sevaplarının onu, bu çadırlar gibi korumasını isterdi. Torunu döndüğünde o çadır bezini açıyordu. Uçlarına urganları bağladılar, birlikte. Sonra ucu çengelli sopayla direklere tutturdular çadırı, dört ucundan. Takatsiz çekti Bayram Amca, nasırlaşmış elleriyle urganı ve çadırı gerdi. Karşı komşusu olan gömlekçi Ali, her seferinde “çadırı iyi çekin Beyram Emica, güneş malları bozuyo” diye laf geçirirdi. Allah günah yazmasın sevmiyordu o göbekli adamı. Pazarın raconu bozulmuştu, git gide. Eskiden ne efendiydi pazarcılar. Sonradan it, kopuk doluşmuştu pazara. Ya yandaki kuruyemişçiye ne demeliydi. Her seferinde tezgah büyüklüğü kavgası yapardı. “Bayram Amca, gene geçtin sınırı. Çek bakalım tezgahı biraz..Biraz daha, biraz daha” Kuruyemişleri görünsün diye Bayram Amca’nın askı yapmasına bile izin vermezdi. Oysa Bayram Amca, astı mı o bebe giysilerini, pazar şenlenirdi sanki. Rengarenk, çiçekli, şapkalı, fırfırlı elbiseler, mini minnacık ceketler, zıbınlar...Tezgahın üzerine, kim bilir hangi bebeğin yumuşacık tenini okşayacak giysileri özenle dizdi torunu.
Hayatın yükünü sırtında taşır gibi gümüş rengi güğümünü yüklenen limonatacı Yaşar geçerken, Bayram Amca, el etti; “Ver bi limonata oğul”...Kahvaltıyı, torunuyla birlikte pazar yerinde yaparlardı.
“Yürüüü, çık git pazardan”.
“Pis Fenerbahçeli”.
“Çeşmeden mi dolduruyon bunları”.
“Yürrrüüü Pis Apo yürrrrrüüü.”
Sarı lacivert boyalı, en büyük Fener_ Malatyalı yazan el arabasıyla Deli Apo geçiyordu, sağa sola küfürler savura, savura: “Senin de ananı...senin de...”
Su satıyordu Deli Apo. Pazarcıların hoşuna giderdi Deli Apo’nun küfürleriyle yıkanmak. Ağza alınmayacak küfürler ederdi Apo, hiçbirinin cesaret edemediği. Koyu Fenerli Apo’nun sağı solu belli olmazdı. Fenerbahçe’ye kızarsa eğer, yakardı gemileri ve sarı kırmızı yapıverirdi arabasını.
Rahat bırakın adamı yahu” diye bağırdı Bayram Amca. Uğultular arasında uzaklaştı Deli Apo.
Bayram Amca yaşlarında bir kadın yaklaştı tezgaha. Kaça bunlar dedi. 5 dedi torunu. İki tane alsam 8 olmaz mı dedi kadın. Olmaz dedi Ramazan.
“Ver ver” siftah olsun dedi Bayram Amca. Kadın küçücük para keseceğinden dürülmüş bir 10 ytl çıkartıp uzattı, tek parası buymuşcasına. İki YTL’yi alıp pazarlık yapmanın gururuyla kocaman kalçalarını oynata oynata uzaklaştı tezgahtan.
Eşofman satan Ömer Abi, “toruna eşofman lazım değil mi hanım abla” diye yapıştı, yaşlı kadına. Son zamanlarda pazarda en az bulunan şey alıcı müşteriydi. Ramazan’a kağıt ve kalem getirip: “Şuraya Hamdi Bey’in en son teklifi beş YTL, yaz bakalım Ramazan” dedi. Yedi ytl’ye sattığı eşofmanları durgunluktan beşe indirmişti.
Hamdi Bey, televizyonun pek popüler yarışma programı var mısın yok musun un bankacısıydı ve yarışmacılara, başarısına göre belirli paralar öneriyordu. Ömer Abi’nin yaratıcı slogan bulmakta üstüne yoktu. “Gardrop Fuat’ın malları bunlar”, “Al bu kirazdan, kalmaz birazdan” “Pazarın Vakko şubesi”, “Kısmet açan takımlar”...
Ama bu hafta onu zorlayacak bir gömlekçi gelmişti. Genç bir çocuktu, düzgün birine benziyordu, “Çok rahat şeyler bunlar”, “Çok rahat şeyler bunlar” diye bağırdıkça, pazardaki birkaç müşteri de onun tezgahında toplanıyordu.
Bayram Amca, “yine çok sıcak olacak” dedi torununa, kasketini kaldırıp başının üzerindeki terleri silerken. Kötü hissetti birden kendini..Gül yüzlü karısını düşündü önce, kararan gözlerini beyazlıklara dikti sonra ve sonsuz beyazlıkta kaldı gözleri..."Dedeee, Dedeee" diye bağırdı torunu. İstedi ki, “ne bağırıyosun sağır mı var karşında” desin dedesi.
Ama dedesinden ses çıkmadı. Gözleri beyazlıkta takılı kaldı..Pazarcılar doluştular başına..Koca gövdesiyle gömlekçi Ali sırtladı Bayram Amca’yı. “Noldu”, “nolmuş”, “ölmüş mü”, “yaşıyor mu?”Yazık yazık”..”Çok yazık” sesleri arasında uzaklaştı Ali. Ramazan da arkasından koşturdu.
Pazarda o an kuş uçmadı sanki.
Bayram Amca ertesi gün öğle namazından sonra toprağa verildi. Tıpkı pazarın çadırları gibi beyaz kefene sarılı vücudu, çok sevdiği 42 yıllık karısının üzerine gömüldü, koyun, koyuna sonsuza kadar uyumaları için.
Ertesi salı, pazar yine kuruldu, ipler yine düğümlendi, çadırlar yine gerildi. Bayram Amca’nın tezgahında bu sefer bir tek Ramazan vardı. İsteksiz açıyordu tezgahın üzerine bebe giysilerini. Canı kahvaltı bile etmek istemedi dedesiz. Limonata da içmedi.
Dedesi onu bu kez beyaz bulutların üzerinden gözledi. Yardım etmek istedi Bayram Amca torununa ama kocaman beyaz bir buluta takılı kaldı eli. Baktı ki, torunu işinin başında..Buluttan yorganını üzerine çekti, gül yüzlü karısına sarıldı...

7 yorum:

Bocuruk dedi ki...

Ne kadar duygulu bir anlatım. Sağolsun Suzan abla... Hiç gelmeyecekmiş gibi gelen yaşlılık günleri, kimsenin kendine yakıştıramadığı ölüm ve bir dolu hayat dersi. Hepsini birden düşündürdü bana. Yaşlı insanları çok severim. Anlattıklarını büyük bir keyifle dinlerim. Hiç tanımadığım yaşlıların bile zorluk çekmelerine çok üzülürüm. Allah hayatı tadına vararak yaşamayı ve yaşlanmayı nasip etsin hepimize ve tüm sevdiklerimize. Sağlıkla kalın.
Sevgilerimle...

Adsız dedi ki...

Çok teşekkür ederim, sevgili Böcürük. Punto Abi bilir, ben de yaşlıları çok severim. Yazıyı beğenmenize sevindim. Punto Abi'ye çok teşekkür, beni motive edip, yer açıp, yazmamı teşvik ediyor. Hepimize sağlıklı, neşeli, mutlu bir ömür diliyorum.

Berceste dedi ki...

Ne güzel yeni bir yazı ile aramızda olman Suzimciğim. Keşke o güzel dilinden hep dinleyebilsek...
Bu arada sulugöz ben ağlamaya da başladım. Ne hikmetse daha okumaya başlarken sonunda böyle birşeyle karşılaşacağımı sezdim :( Önceden başladım okumaya ama o gece bitirmedim. Bu gece gelince bu sayfaya dedim bitireyim, ama keşke sonunu okumasaymışım... O kadar az kaldı ki o eski, tok gözlü, dürüst insanlar. O kadar değerliler ki. Günümüzde daha da bir özler oldum, arar oldum. Ne mutlu ki, Akın amca var, sen varsın!

Adsız dedi ki...

Bercestecim, beğendiğine çok sevindim. İnsan biraz, anne adayıyken sulugöz oluyor. Ben de 40yılda bir yazar oldum artık. Sana ve Akın Abi'ye çok teşekkür.

Adsız dedi ki...

[B]NZBsRus.com[/B]
Dismiss Laggin Downloads Using NZB Files You Can Swiftly Search High Quality Movies, PC Games, MP3 Singles, Software & Download Them @ Alarming Rates

[URL=http://www.nzbsrus.com][B]NZB[/B][/URL]

Adsız dedi ki...

Infatuation casinos? review this late-model [url=http://www.realcazinoz.com]casino[/url] advisor and confine a opposition up online casino games like slots, blackjack, roulette, baccarat and more at www.realcazinoz.com .
you can also clinch our blooming [url=http://freecasinogames2010.webs.com]casino[/url] orientate at http://freecasinogames2010.webs.com and attain realized bucks !
another corresponding exactly [url=http://www.ttittancasino.com]casino spiele[/url] purlieus is www.ttittancasino.com , in the mending of german gamblers, confinement via unrestrained online casino bonus.

Adsız dedi ki...

crt superannuated hat this gratis [url=http://www.casinoapart.com]casino[/url] perk at the greatest [url=http://www.casinoapart.com]online casino[/url] criterion with 10's of hot [url=http://www.casinoapart.com]online casinos[/url]. apply oneself to oneself to [url=http://www.casinoapart.com/articles/play-roulette.html]roulette[/url], [url=http://www.casinoapart.com/articles/play-slots.html]slots[/url] and [url=http://www.casinoapart.com/articles/play-baccarat.html]baccarat[/url] at this [url=http://www.casinoapart.com/articles/no-deposit-casinos.html]no conceptualize inappropriate casino[/url] , www.casinoapart.com
the finest [url=http://de.casinoapart.com]casino[/url] recompense UK, german and all in the world. so in continued of the guv [url=http://es.casinoapart.com]casino en linea[/url] corroborate us now.