20 Ekim 2011

BÜYÜKLERE MASALLAR!

Bir varmış bir yokmuş, hem varmış hem yokmuş.
Zamanın birinde ülkemin en büyük şehrinde yine ülkemin en büyük balıkçı köyü varmış. O zamanlar o köydeki balıkçıların ağları çok küçükmüş ama denizlerde o kadar çok balık varmış ki yakaladıkları balıklar onların hem geçimine , hem de takımlarının büyümesine yetiyormuş. Öyle ki on- on beş kişinin omuzla taşıyıp teknelere indirdikleri ağlarla motorlar yüklüyorlarmış.
Alamanacılık denilen palamut mevsiminde yedek motorlar balık yüklenip kalenin burnundan görülünce buda mı yalan falanca reisin motoru yüklü geçiyor diye çocuklar bağırarak sokaklarda koşarlarmış. Bu yüklü motorlar bayrak çekmişse torik yüklü olduğu anlaşılırmış.
     Kasım on beşten sonra alamanacılık biter uskumruculuk başlarmış. Önce Şile açıklarında çapariyle yakalanmaya başlar, sonra boğaz ağzına yaklaşınca gırgırlar tarafından yakalanırmış.
Yıl başından sonra dip ağcılığı başlar, taa Kalkan paraketesi zamanına kadar uskumrudan herkes kısmetini alırmış.
O zamanlar tekneler, ağlar bu kadar büyük olmadığından ve radar , sonar da kullanılmadığından suyun üstüne çıkmayan balıklar yakalanamazmış. Bu da balığın neslini devam ettirmesini sağlarmış.
1970’li yılların ortalarında uskumru balığını jeneratörler vasıtasıyla yakılan güçlü lambalar sayesinde Çanakkale’ ye kadar takip edip çok büyük miktarlarda yakalamışlar ve Çanakkale’ den çıkan uskumru balığı 40 yılı aşkın zamandır bir daha bu sulara dönmemiş.
     Uskumru geri dönmeyince bu sefer istavrit, palamut ve lüfere yönelmişler. Balık azaldıkça tekneler ağlar büyütülmüş bir de teknolojisi gelişmiş ülkelerden okyanuslar için üretilmiş sonarlar alıp teknelerini donatmışlar.
Balığın artık kaçma şansı kalmamış. Balık azaldıkça tekneler ağlar cihazlar büyütülmüş. Ve bu günkü duruma gelinmiş. Aynı şekilde kalkan, hamsi, mezgit balığı da bitme noktasına gelmiş.
     Denizlerdeki balıkların bitme noktasına gelmesine sebep olan balıkçılar hala daha çözümün büyümede değil aksine küçülmede olduğunu göremiyorlarmış. Onları uyaranlara da kızıyorlarmış. Onların büyük bir kesiminin bankalara, kabzımallara olan borçları da büyüyormuş. Aslında çoğu batmış da farkında bile değilmiş. Zira uykuya devam ediyorlarmış.
 Ne diyelim onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.

Hiç yorum yok: