12 Aralık 2011

ARKASINDA DURMAK!

Arkada kalan yıllara bakınca arkanın aslında önde gelen bir unsur olduğu ve ne olursa olsun önde tutulması gerektiğini görebilirsiniz! Gençlik yıllarımın tamamı ve orta yaş bölümünün ortalarına kadar uzanan yıllarım Belediye otobüslerinde ve de arkalarda geçti! O dönem Belediye Otobüsünün arkasında durmak bir imzanın arkasında durmaktan daha da tehlikeli idi... Kollamanız gereken görülmedik yanlar, fark etmeniz ve savuşturmanız gereken türlü, değişik amaçla uzanan kollar olurdu! Cüzdanı korurken korumasız kaldığınız yerler olurdu! İleri, ileri haykırışına karşı ilerleyememe, sıkışıp kalma hastalığı o döneminden gelir! Muhtemelen duyduğumuz ilk ileri talimatı çok kere yorgun, aynı zamanda bıkkın kahvedeki pişpirik vakti geçtiği için öfkeli, otobüsün tek hâkimi, tek hükmedeni şoförü tarafından sık sık tekrarlanırdı. Unutulmasın ki bu emir önden binip geriye doğru ilerlemenin ısrarıydı! Bazı otobüsler de ise bu ulvi görevi biletçi devralır, kraldan çok kralcı kesilir, sesli talimatına fiziki itmeyi de eklerdi... Ama benim halkım ilerlememek, biraz daha rahat olan yerlere gelmemekte ayak direrdi! Farkına varsa önden binip geri gittiğini! Ankara plakalı siyaset otobüsünde de ileri sözü demokrasinin eki gibi kullanılır ama asla ilerlenmez! İleri dene dene geriye sürüklenilir!.. Hopa olayı sopa olayına döner... Günah sayılacak, hukuksuz sayılacak eylemler baştaki saç telleri kadar artınca saçlar kesilir... Burada da hukukun, adaletin, ifade özgürlüğünün arkasında duran kalmamıştır! Aslında genel olarak moda olan şey olayların arkasında ne olduğunu merak etmek de değildir. Bu tür merak gazeteciyi öldürür, siyaseti güldürür!
Gerçek o kadar da önemli değildir. Bizdeki gelenek ile siyaset tepeden bakar, daha çok da seçim otobüslerinin tepesinden bakar!.. Bakanlar, şöföre yakın koltuklarda iseler ani öfkelerini, söylememeleri tembihlenen lafları ağızlarından kaçırırsa sigorta hazırdır. Basın’a havale ederler. Basın cımbızla cümlemi iğfal etti, asla o manada söz söylemedim derler.
İşin aslı siyasette sarfedilen sözlerin hiç bir manası ve güveninirliği olmadığıdır! Ülkemde basının cımbız kullanma kabiliyeti bu sayede form tutar. Ne yazık ki bu form onların işi sıkı tutmasını, doğruyu yazma ve hataları görme alışkanlığını sürdürmelerini garanti etmez! Aksine onları işsiz kılar bahtsız eder!
Siyasetçinin sözlerinin arkasında durma eylemi ise kanaate değil işarete bağlıdır. Kısa süreli kanaat beyanları şoförün tek kornası ile kendine gelir, tehlikeyi sezer ve hele hele aykırı sözlerin sahibi olarak sözlerinin arkasında durmaktan onları meneder! Korkup önlerine bakabilirler. Bu siyasette gerçeği bulmanın zaferidir! Bugün siyaset otobüsünü asfalttan toprak yola sapmasına yol açan gerçek, aslında gerçek de değildir... ŞİKE’ dir...
Canım ülkemin, al gülüm ver gülümlü bir ahenk içinde yürüyen futboluna da karambolden gol atılmıştır... Rahat bırakılmamıştır. Onu da yıkıp yeniden inşaa etme zorunlu olmuştur. Geçmişin talihsiz olayları ile de yüzleşme zamanı gelmiştir. Dünden bu güne haksız kazançların tasası kalmış, bugün o karanlığa son veren yasa yasalaşmıştır..
TBMM Adalet Komisyonunda, şike suçunda cezaların indirilmesini de öngören vetolu “Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunu” Gül’ün “iade” gerekçelerini dikkate almaksızın aynen kabul edilmiştir.
Şike olayının bizatihi kendisinde de şike vardır. Siyaset otobüsünde şöforün 5 dakikalık ihtiyaç molasında boşluk boşluktur denilmiş, fırsatçılık öne çıkmış ve oyun düzeni bozulmuştur. Partinin ben yaptım oldu... Güzel de oldu ilkesine GÜL’ ün dikeni batmıştır. Ve bir kere daha arkasında durma eyleminin siyaset için ne kadar zor olduğu ispatlanmıştır.
Önce “Cumhurbaşkanı Gül haklı” diyerek AK Parti'deki aykırı seslere katılan, özgürce söz söyleme eylemine kalkışan Yazıcı, sonra “Yasanın arkasındayız, farklı düşüncemiz yok” düzeltmesi ile malum bir sayfa yazmıştır. Ve böylece vetolu yasanın arkasında durulmuş ama gündem durulmamıştır...
Yarın için futbol aşkını elden bırakamayanların matematiği bozulmuş, yüreklerindeki çık şimdi işin içinden telaşı koca bir boşluk yaratmıştır. Bu boşluğa ne yazacaklarını kara kara düşünürken bugünlerde çok uzun kulaklı bir eşek yol gösteriyor!.. Hem de bu işi Garantili yaparım diyerek... TV’deki reklamı hızlanan eşek nasihatında umarım şike de yoktur. Gelin ev sahibi olun. Sizin de bir numaranız olsun diyor. Birer boşluk bırakın 66-66 yazın işin 66’ ya bağlandığına inanın. Bana eşek nasihatı daha doğru ve karlı görünüyor..
Daha büyük bir haksızlık değil mi dediğim dedik mantığı ile bir sözün  arkasında durmak !

Hiç yorum yok: