19 Aralık 2011

BİN BAKİRE ARANIYOR!

KELAYNAK YAZIYOR

Elçiye zaval olmaz! Neden bana kim arıyor der gibi bakıyorsunuz? Veya ben öyle hissediyorum... Soruyu tahmin etmem zor da değil. “Diyelim ki buldun ne yapacaksın?” Derhal bir BAKİRE operasyonu başlatacağım... Kim bakir bırakmış? Ellememiş... Karalayıp kenara atmış... Hesabını soracağım!
Suçumu itiraf etmek gerekirse ben de GİZ’siz bir tanığım ve  medya kurbanıyım. Bizim zamanımızda medya okulu yoktu. Bir avuç okulsuz medya vardı! Akılsız medya alışkanlığı (pardon okulsuz) hata üstüne hata yapmamıza yol açardı... Belki de bu nedenle medya dersi yerine pek çok konuyu tersten almağa başladım! 50 yıl geçti öğrenemedim! Ama kararlıyım! Kendime de iyi bakıyorum. Bir 50 yıla daha ihtiyacım var! Öğreneceğim! Medya cahilliğimi yeneceğim! Şu anda sabah haberlere bakınca dizlerimi dövecek kadar hayıflanıyorum. Anlayamıyorum! Akşam ardı arkası kesilmek bilmeyen hemen her tür operasyondan başım döndüğü için halsiz düşüyorum. Her zaman elimin altında altın bir gerekçe var... LODOS!. Aptala dönmemiz onun hatası! Oysa medya takibi dersi alsaydım!... Takip edilecek yolu doğru seçerdim... Gerçeği takip edip yolsuzluk arayacağıma bir yolunu bulabilir, rekor kırabilir, mutlu da olabilirdim... Üzerimdeki baskıyı askıya alabilirdim..

AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesinin 25 Ekim 2011 tarihli kararı ile umutlu da olabilirdim. “Eğer yasalar, ifade özgürlüğü hakkını kullanan herkesin “sürekli soruşturma veya ceza davası tehdidi” altında kalmalarına neden oluyorsa, böyle bir “tehdidin” oluşmasına neden olan yasaların düşünce ve ifade özgürlüğünün ihlâli anlamına geleceği kabul edilmiştir.  TCK’nun 301. Maddesi böyle bir maddedir ve yürürlükten kaldırılmalıdır. (Fikret İlkiz-Bizim Gazete)
Size de önerebilirim... Medya’nın üzerindeki baskı (kibarcası baskı, doğrusu korku) düşündürücü boyutlara varınca düşünmeyeceksin!... Ve de asla mukayese etmeye de kalkmayacaksın... Maaş farkları, gelirlerin tutarsızlığı konusuna ise asla girmeyeceksin... Belki de Gelir Uzmnanları gaza geldi diyeceksin... Maaşları kuşa çeviren onlar... Eylem yapmazlar mı? Şikâyet konusu gelirlerinin tutarsızlığı! İstersen tut bir ucundan! Neyimiz tutarlı ki?

ŞİKE nin tarihçesindeki alkışlar unutuldu... Soluk almak, neydi acaba bunun ilk hali demek için zaman da yok! Operasyonlar hafıza silici... Hatırlansa o mutlu geçmiş!. 2010 yılında Mecliste bir alkış, bir mutluluk... Meclis Araştırma Komisyonu sıkı çalışmış ve eserini tamamlamıştı... Bacasız sanayi, para ambarı Futbol’un namusu kurtulmuştu! Oysa balayı kısa sürdü... Uygulama ile farkına varıldı ki kanunda aşırılıklar var... Kimi yerde çok aşırı, kimi yerde çok etkisiz... Gül’ün bunu bir kere daha gözden geçirin direnişi daha üstün bir direnişle karşılandı... Aslında gerekçe “biz yapınca doğru yaparız.. .Bizden başka söz sahibi yok” idi... İçim sızlıyarak ileriyi düşündüm. Alışkanlıkla ileri demokrasiyi anlamayın... İleri ki günleri... Ve beklediğim bombalar sıralanıyor... Operasyon bağımlısı olduk. Operasyonsuz günü takvimden silmeye başladım... Yaşanmamış sayıyorum! Tatsız tuzsuz heyecansız vayyyy be diyemediğim günden ne olur! Umudum kaybolmadı... Bakalım hangi operasyon gelecek! Reyting operasyonu... Geçççççç... 24 saat dolmadı mı? Eskidi... Yeni bir şey söyle. Dokunulmadık olsun... Alışılmadık kalsın... Mahkûmiyeti olmayan terörist mantığına ve tamlamasına girsin... Tutuklamanın tutarlılığını anlatsın! Karanlığa salınan ve yeni yeni operasyonlarla akıllardan uzak tutulanları hatırlamamak en ağır günah değil mi?
İstenen toplam ceza 172.5 yıl... Genç subaylar suçlanmıştı... Kadın pazarlıyor, uyuşturucu sağlıyor denen davada bugün hatırlanan ne? Dün yumruk gibi karalanıp yere düşürülenleri takip etmemek ne kadar  adil! Son haber avukatlardan... Gerçeğin ortaya çıkması için istenen DNA incelemesi reddedildi... Albay ve genç subayların duruşmasında bir başka BAKİRE  çıktı. Ve medyada konu bakir kaldı... Çok kimse konuyu ellememişti. Yazmamıştı! Satıldı denen 52 yaşındaki kadının sesi neden duyulmadı? Zordu yaptığı iş... Ortaya çıkıp bakire raporu peşinde koşmuştu. Gerçeği savunmak yerine omuz silkerek susabilirdi... Susmadı... Yılamadı. Ortaya çıktı... Suçlanan Albay için konuştu :
“ Albay beni satmadı... Haber baştan sona yalan... İşte ispatı... İşte bakire raporum...”
Akların karaya döndüğü, baskınlarla mantığın bastırıldığı bir ortamda bir bakire ayağa kalktı. Hukukun elini çenesine koyup kara kara düşündüğü bu ortamda tek bakire yetmiyor!

Bin bakire aranıyor!...

Hiç yorum yok: