19 Nisan 2014

Köylüyü anlayacak “yeni aydın” tipi!

Köy Enstitüleri üzerine çok şey yazıldı, çok şey söylendi. Ben kısaca tüm sorunu özetlemek istiyorum:
O dönemlerde köye hizmet götürmek çok zordu. Köye doğru hizmeti götürebilmek için köylünün dilinden anlayan "yeni bir aydın" tipine gereksinme vardı. Bu da köylünün kendi içinden çıkarılabilecek bir tipti. Bu “püf” noktasını ilk yakalayan ve kendisi de bir köylü çocuğu olan İsmail Hakkı Tonguç’tur. Tonguç, Köy Enstitüsü Sisteminin hem kuramcısı, hem de kurucusudur.
Tonguç şöyle diyor:
“Kanımızı ve iliklerimizi isteyerek köyün içine akıtmadıkça, kırk bin köyün kenarına münevver insanın mezar taşı dikilmedikçe, bu köyün sırlarını anlayamayız. Köyü anlayabilmek, ... duyabilmek için onunla kucak kucağa, nefes nefese gelmek lâzımdır. Onun içtiği suyu içmek, yediği bulguru yemek, yaktığı tezeğin ifade ettiği sırları sezebilmek ve yaptığı işleri yapabilmek gerekir. Bizim köyün ne olduğunu evvelâ büyük âlimler, artistler değil kahramanlar anlayacaklar, sonra âlimlere ve sanatkârlara anlatacaklardır. Türk köyü, daha belki yirmi beş yıl âlim değil, kahraman isteyecektir. Bataklığı kurutmak, sıtmalıya kinin rejimi yaptırmak, trahomlunun gözüne ilâç damlatmak, okul binasını yapmak, yaralının yarasını sarmak, gebeye çocuğunu doğurtmak, pulluğun nasıl kullanılacağını veya tamir edileceğini öğretmek, bozuk köprüyü yapmak, ıslah edilmiş tohumu tarlaya saçmak, fidan dikerek onu büyütmek ve step köylüsünün ‘dal’ diye adlandırdığı ağacı hakikaten ağaç hâline getirmek; ulemanın işi değil, kahraman teknisyenler ordusunun işidir... O bu kahramanları içinden yetiştirmeğe mahkûm. Bütün felâketlere katlanarak, ıstırabı zehir yutar gibi yutarak çalışan ve başlarının üstünde şereflerle örülü birer taç taşıyan bu kahramanlar köyü dile getireceklerdir... O zaman yeni sesler duyacağız. Bu seslerden ürkmeden onları dinlemek lâzımdır. Köyden yeni renk ve seda getirenleri saygı ile karşılamak gerekir. Hakiki köyü ve memleketi o zaman anlayacağız...”
Evet dostlar! Köy Enstitülerinin kuruluş hedefini ve bu sisteme karşı çıkan “zihniyeti” iyi anlamak gerekirdi. Halkımız anladı mı? İyi anlatılabildi mi?
Ülkenin temel sorunu budur.

Hiç yorum yok: