9 Nisan 2014

Milsiz irade!

*Honore de Balzac: bugünkü kanunlar, büyük sineklerin delip geçtiği, küçüklerinde takılıp kaldığı bir örümcek ağı gibidir.
Ülkemde, iktidarın meclis aritmetiğine dayayıp torbaladığı kanunlar, yüksekteki büyük sineklerin kanat çırpmaları ile vızır vızır delindi! Küçükler adaletin ışığını beklerken, kedilerin hışmına uğrayıp tam 44 ilde aynı anda oylar sayılırken karanlıkta kaldılar. Sevgiyi saygıyı, dürüstlüğü MUM ışığında aramak zorunda kaldık! Birey olmakla övünenler “milli irade deyip” durumu idare ettiler! Son söz Milli iradenin mi oldu? Oysa, dün de, önceki gün de, daha da öncesinde! Bilenler söylediler… Çömlekçilere kadar kapı kapı dolaşıp anlattılar. AMAN sandığa olan GÜVEN ZEDELENMESİN testi kırılmasın… Gözümüzü kör eden neydi? Demiri kesen emir… MİLLİ İRADE DEĞİL Mİ?
Matematiğim ATA -MADİK olduğu “biz ne dersek o olur” gerekçesinin itiraz kabul etmediği bir yerde denklem geçerli kılındı… Türkiye genelinde geçerli oy sayısı: 44.839.581. Seçime katılan 6 partinin aldığı oyların toplamı 73.593.947. Bu ne bereket? Nasıl mı oldu? Büyük sinekler kanunları ve de kuralları delip geçti. Gergin ve nefretin beslendiği, mantığın yorgun düşüp bir yere yaslandığı bu ortamdan CHP Genel Başkanına Meclisin güvenli koridorlarında bir de yumruk çakıldı… Yaşı  müsait olanlar İsmet İnönü’nün taşlandığı, Süleyman Demirel’in burnunun kırıldığı dönemi hatırladılar… Gene nefretin kral olduğu o yere, o kargaşaya, o çalkantılı günlere mi gidiyoruz? İtibarımız Türk Lirasından hızlı düştü… Uluslararası ortamda Twitter yasağı şaşkınlık yaratırken siyasetçiler de alay konusu oldu… Bu sahneleri AKP seyretmedi. Seyreden AKP liler kalkıp konuşamadı. O kadar özgürdüler işte! Ama Başbakanın bir yakını söyledi:
Şam Müftüsü Ahmet Bedreddin Hassun çevremizi saran ateşi, düştüğümüz batağı anlattı duyan oldu mu? “Yaşananların sorumlusunun Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’dır dedi. Ve özetledi “Başbakan Erdoğan’ı Belediye Başkanlığı döneminden beri tanırım. Dini bilgisi çok yetersizdir. Erdoğan benim Şam'ı terk edip, Türkiye’ye gelmemi istedi. reddettim. Din bunların yaptıkları değil. Dinde zorlama yoktur. Bunlar insanları zorluyorlar, olmaz ise öldürüyorlar. Her şeyden önce insanız. Sonra dinimiz gelir. İnsanlığımızı hiçbir zaman unutmamalıyız. Dini insanlığın önüne koymamalıyız. Herkes önce insan sonra Müslümandır”
Tayyip Erdoğan’ın Türkiye'de laiklikle savaştığını vurgulayan Ahmet Hassun, “Allah'ın bizi Erdoğan’dan koruması için dua etmeliyiz. Bölgede savaştan yana tavır aldı. Suriye için tek derdi Müslüman Kardeşlerin serbest bırakılmasıydı. Yıllar önce Erbakan Hoca beni uyarmıştı. Bu adama dikkat et, güvenme diye. O zaman çok dikkate almamıştım. Ama bugün görüyoruz ki, Erbakan çok haklıymış. Erdoğan mezhepsel bir politika izliyor. Sırf mezheplerinin egemen olması için, bu katilleri destekliyor. Allah bizi Erdoğan’dan korusun.”
Sadece Şam Müftüsü mü? AKP kurucularından Aptüllatif Şener “Bir saniye içinde döner… Bir dediği öbürüne uymaz… Koltuğunda kalmak için savaş dahi çıkarır ..” AKP kurucusu ve eski Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat Dışişleri Bakanı’nı eleştirdi. “Davutoğlu Başbakan Erdoğan'ı yanlış yönlendiriyor. Bizi savaşa götürme tehlikesi  var?” dedi.. Yolsuzluklar için de “Bu fezlekelerin üzeri kapatılamaz. Bunların aklanacağı veya suçlu bulunacağı yer de Yüce Divan'dır. Ben Başbakan'ın yerinde olsam Yüce Divan'a gönderirim” yorumunu yaptı. Başbakanın kahraman polisi nedense şimdi KAHREDEN polis oldu! Ülkenin tüm inlerinde aranıyorlar!
Ülkem sağırlar, körler dilsizler dönemini yaşıyor. Oysa yurt dışında tüm ülkeler görüyor, itibarımızı sıfırlıyor ve konuşuyorlar: ABD li gazeteci nedense ciddiye alınmamış gibi. CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün,de naklediyor: “Pulitzer ödüllü ABD'li ünlü gazeteci Seymour Hersh'in Ağustos 2013'te Şam Guta'da 1100 çocuk ve kadının öldüğü kimyasal saldırısının failinin Türkiye olduğuna dair yazısını okudunuz mu? Hersh'e göre, 21 Ağustos 2013'teki kimyasal silah sarin gazı ile yapılan saldırıyı Tayyip Erdoğan ve ekibi ABD'yi Suriye'ye çekmek için gerçekleştirdi, amaç bir provokasyon idi. Hersh MİT ve Türk Jandarmasının Suriye hükümetine karşı savaşan Cihatçı teröristlere silah ve kimyasal gaz kullanma eğitimi verdiğini de ortaya atıyor, Guta'da kullanılan kimyasal gazın Türkiye'de üretildiğini ve Türkiye'nin desteğiyle Suriye'ye getirildiğini belirtiyor” ifadelerini kullandı.”
Başbakan hala aynı yolda. Aynı söylemde. “Benim Bakanım… Benim Muhtarım… Benim Genel Müdürüm.. Benim memurum… Benim Polisim” Benim de kanaatim Suriye yanlışına, batağına saplanmadan önce kamu oyu yoklamalarında milli irade % 80 oranında bu işe HAYIR  demişti. Buna rağmen bu batağa balıklama dalınmıştır. Bu karar Milli İradenin  olamaz… Mezhepler ölçüsüne inen kinli bir iradedir… MİLSİZ İRADEDİR

Hiç yorum yok: