
İstanbul’un trafiğinde çile çekmeyen var mıdır? Bence yoktur. Bir dokunsam binlerce feryat yükselebilir dostlarımdan.1970’li yıllardı. Meydan – Larousse Ansiklopedisi’ni hazırlıyorduk. Ansiklopedi, Yeni Sabah binasında hazırlanıyordu. Bina da Cumhuriyet’in karşısındaydı.Aslına bakarsanız yerinin tarifi şöyle; Sirkeci’den Cağaloğlu’na doğru, Bab-ı Ali yokuşunu çıkın. Sağdaki İran Konsolosluğunun köşesinden dönün. Ve yürüyün. İstanbul Erkek Lisesi’ni geçin. Bina oralarda bir yerdeydi işte.
Akşamüzeri saat 18.10 sıraları. Hemen fırladık eşimle binadan. İp gibi yağmur yağıyor- nerede o eski yağmurlar- diyor insan.Ara sokaklardan Eminönü’nü bulduk. Telaşımız 18.35 vapuruna yetişmek için. O dönemlerde de Boğaz’a hemen köprünün dibindeki iskeleden vapur kalkıyor. Boğaz boyunca her iskeleye uğrayan bir vapur. İlk durağı da Beşiktaş. Biz de eşimle Beşiktaş’ta ineceğiz. Hem sabah işe giderken hem de akşam iş dönüşü vapuru kullanan nadir kişilerdeniz.Boğaz vapuru iskelesinin hemen önünde de Beşiktaş dolmuş durağı var. Bir kuyruk. Bir kuyruk.
KİMSE ALDIRMAYINCA...
Siz deyin 30 metre, ben diyeyim elli metre.Malum. Yağmur yağıyor ve trafik felç. Dolmuşlar trafiğin bir yerlerinde sıkışıp kalmışlar. Kuyrukta bekleyenlerin birkaçında şemsiye var o kadar. Yağmurdan sucuğa dönmüşler.
Biz de vapura yetişme telaşı içinde hızla yanlarından geçtik. Tam vapura bineceğim kafama bir şey takıldı. Vapur beş dakika sonra kalkacaktı, o kadar insan Beşiktaş’a gitmek için yağmur altında bekliyordu. Olacak iş miydi bu?Geri döndüm, kuyruğun başına doğru seslendim; “Arkadaşlar. Beş dakika sonra Beşiktaş’a vapur kalkıyor. Burada boşu boşuna yağmur altında beklemeyin.”Şimdi diyorsunuz ki tüm sıra hemen dağıldı, ve vapura koştular.Ne gezer!. Kuyruğun başındakiler hiç kımıldamadı. Yerlerini kaybetmemek için. Sanırım bana inanmadılar. Kuyruğun arkalarından birkaç kişi fırladı sıradan ve gişelere koştu.Ben de acele acele geminin yolunu tuttum.
DENİZ YOLU RAHATLIĞIN ADI
Bu anımı sizlerle neden paylaştım?Yıllardır İstanbul trafiğini rahatlatmak için deniz ulaşımı gündeme gelir.Genelde İstanbulluların sadece Anadolu yakasında oturanları kullanır deniz ulaşımını. Köprüler yapılmadan bu yol mecburiyetten kullanılıyordu. Şimdilerde ne kadar kullanılıyor bilemiyorum. Bildiğim bu yolun kullanılır hale getirilmesidir.
İstanbullu bir türlü deniz yolunu kullanmasını bilmez. Bu bilmezlikte tanıtımın iyi yapılmamasının payı da var şüphesiz.Tabii bu işin bir de iskeleler yanı var. Vapurdan indiniz. Kuş değilsiniz ki gideceğiniz yere uçasınız.Eğer iskeleye indiğinizde gideceğiniz bölgeye hemen vasıta bulabilirseniz, deniz ulaşımı cazip hale gelebilir.
İSKELE KAVRAMI GELİŞİNCE...
Hazır iskelelerden konuşurken Boğaz’a ayrı bir güzellik katan iskelelerimiz hakkında da biraz bilgi vereyim;
19. yüzyıla kadar Boğaz’da iskele kavramını göremiyoruz. Gemilerden yolcuları sandalların aldığı, sandalların önemli bir rol üstlendiği bir dönem.“Şirket-i Hayriye” şirketi kurulduktan sonra da sandalların önemi devam ediyor.Daha sonraları gemilerin yanaşmasına uygun iskeleler inşasına dair bir proje hazırlanıyor ve iskelelerin yapımına başlanmış.
Hâlâ kullanılan bazı tarihi iskelelerimiz:



Anadoluhisarı İskelesi: Eski Anadoluhisarı iskelesi 1393 yılında Yıldırım Beyazıt tarafından Antik Çağdan kalan Zeus Mabedi'nin yıkıntıları üzerinde inşa edilmiş olup, önceleri Güzelhisar adıyla anılan, Fatih Sultan Mehmet'in Rumelihisarını yaptırmasından sonra Anadoluhisarı adıyla anılmaya başlamış. Anadoluhisarı'na ilk iskele Şirket-i Hayriye tarafından ahşap olarak, 1851 yılında fahihanelerin nihayetindeki Hisar önü denilen yere inşa edilmiş iken 1905 yılında yıkılarak yeniden inşa edilmiş. Boyama işleri Şirket-i Hayriye'nin Hasköy Tersanesi baş nakkaşı Hasan Usta tarafından yapıldı. Anadoluhisarı İskelesi T.C. Kültür Bakanlığınca taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli olduğundan restorasyon izni ile ahşap olan iskele platformu yerine betonarme kazık üzerine yapılan platform ve iskele binası olarak 1989 tarihinde 510 m2'lik platform üzerinde 135 m2'lik aslına uygun restore edilerek bugünkü halini almış.


Diğer bazı tarihi iskeleler:
Çengelköy İskelesi: İstanbul Boğazının en eski yerleşim yerlerinden biri olan Çengelköy İskelesi'nin yapım tarihi net olarak bilinmemektedir. T.C. Kültür Bakanlığı İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu izni ile yakın bir geçmişte aslına uygun olarak restore edilmiştir. 172 m2 iskele binası ahşap kaplama olarak inşa edilmiştir. Denize kazık çakılarak elde edilen 330,75 m2'lik mahal iskele platformu olarak kullanılmaktadır. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığınca taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli olup Boğaz hattı yolcu gemilerine hizmet vermektedir.
Kaynak: Şirket-i Hayriye internet sitesi