4 Ocak 2008

Hediye konusu ve düşündüklerim!...

Bizim evin salonu. Yeni yıl gelmeden hediyeler verilmiş, paketler yerlere saçılmış. Torunum Mete, olup bitenin bir oyun olduğunu sanıyor ve boş paketlere saldırıyor. Ben aile içindeki hediye kavramını sevgiye bağlıyorum ve seviyorum.
Hiç aklımda yoktu hediyeler konusunda yazı yazmak. Sevgili Asortik Krep’in bu konudaki yazısını okuyunca ve yönlendirdiği ADAM 'daki Pretty'nin yazısını görünce üzüldüm ve düşündüm. Hediye kavramı ne hale gelmiş.
Ben hediyeyi "hatırlanmak olarak" algılıyorum. Değeri hiç önemli değil. "Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var" deyimi önemli bence.
Bir çok ülkeyi cumhurbaşkanları ile birlikte gezdim. İslam ülkelerinin tamamında bizlere hediyeler verildi. Sanırım ülkemize gelenlere de biz hediyeler veriyoruz. Bu bir misafirperverlik göstergesi. Bir kültür.
Batı ülkelerinde böyle bir uygulama yok.
YÖNETİCİLER HEDİYE BEKLER OLDU
Ülkemizde son yıllarda özellikle yılbaşı yaklaştığında hediyeler havalarda uçuşuyor. Gelenekten çok mecburiyete döndü bu iş. Yöneticilerin çoğu oturmuş hediye bekler hale geldi, ya da getirildi.
İşyerlerinde yöneticilere verilen hediyelerin sevgiyle ilgisi yok tabii.
Bana da gazetelerde müdürlük yaptığım dönemlerde çokça hediye gelmişti.
Bu konuda en hassas kişi Nazlı Ilıcak’tı. Yanlış yazmadım Nazlı Ilıcak. Seversiniz sevmezsiniz ama benim yazacağım da bir gerçek.
Nazlı Hanım’la siyasi bakışımız örtüşmez ama birlikte çalıştığım çoğu patron ve yöneticide olmayan farklı yaklaşımları da vardır Nazlı Hanım’ın.
Nazlı Hanım her yılbaşı kendisine gelen hediyeleri evde paketlettirir, gazeteye getirir, her pakete bir numara verir, çalışanlar bir torbadan çektikleri numaraya isabet eden paketi alır giderdi.
Çalışanlardan kimin çocuğu olmuşsa evine gidip altın takmış, bir çoğuna gizli gizli hediyeler almıştı.
ROMA’NIN İLK KRALLIĞINDA DA VAR
Hediye bugünün bir sosyal olgusu değil.
Hediye verme geleneğinin Roma’nın ilk krallık dönemlerine kadar gittiği biliniyor.Krallığın yöneticilerine, bayram ve yılbaşı hediyesi niyetine mine çiçeği dalları gönderilir, bu dallardan, bitki çayı yapılırmış. Batı’da armağan vermenin dini motiften çıkıp geleneksel bir ‘âdet’ haline gelmesi 18. Yüzyıl'da yaygınlaşmış. Hediye ve armağan geleneği sadece Batı’ya özgü bir şey değil. Doğu dünyasında da şahlar, padişahlar ve sultanlar birbirlerine hediyeler göndermişler. Müzeler bu hediyeyelerle dolu.
GERİ GÖNDERİLEN HEDİYE
Bir başka arkadaşıma da hediye gelmişti. Arkadaşım basketbol hakemiydi. Birinci lige çıkan bir kumaş markasının takımının yöneticileri ona ve diğer hakemlere kumaş göndermişlerdi. Kumaşı aynen geri postalamıştı. Postaneye birlikte gitmiştik.
Hediyeden hediyeye fark var tabii. Neden gönderildiği çok önemli. Hediye ile rüşvet arasındaki ince çizgi gibi.
"Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır" deyimi tarihe mi gömüldü?
Ne dersiniz?

24 yorum:

Yunkabu dedi ki...

Ozellikle Christmas cilginligi bence hediyenin ticari amac haline getirilisinin en acik ornegi. Hele hazir yazilmis, basilmis kartlar yok mu. Gecmis olsun karti, iyi ki dogdun kartlari (her yas icin ve ailedeki her uye - abla, dayi, hala, kuzen vs), tesekkur kartlari.. Kartlarini bile kendileri yazmiyor insanlar. Durumlarina uygun yazilmisini alip gonderiyorlar. Hediye, gonul almadan cikti, sahsiyetini yitirdi. Nihai tuketiciye para harcatma amaci oldu cikti.
A bu arada torununuz cok sevimli masallah. Allah saglik, huzur versin, sevenleri ve sevdikleri ile buyusun insallah. Benim oglumun adi da Mete (15 aylik). Sizin torununuz gibi paket kagitlarina saldirirdi kesin. Sonra yirtip yirti agzina atmaya baslardi hemen :)

Punto dedi ki...

Ben de içinde paylaşma, hatırlanma ve sevgi olan hediye mantığının ticarileşmesine kızıyorum Sevgili Yunkabu.
Ziyaretiniz için teşekkür ederim.

Adsız dedi ki...

Hediye alınacaksa, genelde kitap almayı tercih ederim. Bana da kitap alınması çok mutlu eder.
Bence de hediyenin büyüğü küçüğü olmaz.Telefonda duyulan bir dostun sesi bile yeter çoğu zaman... Hatırlanmaktan daha güzel bir hediye düşünmemiyorum.

Mine

Pınarın Kulubesi dedi ki...

Hediyeleşmek gerçekten çok güzel. Dediğiniz gibi hatırlanmak önemli olan, düşünülmüş olmak.
Nazlı Hanım'ı takdir ettim. Aynı uygulamayı da bizler yapıyoruz. Satınalmacı olarak çalıştığımda kurayla yılbaşı çekilişinde dağıtılırdı gelen hediyeler. Bu sene de gelen hediyeleri özverili olup da yılın elemanı seçilen işçi arkadaşlarımıza hediye olarak verdik. Daha önce böyle bir uygulama yapılmamış, fikri öne süren ben olmuştum. Böylelikle ilk defa yılın elemanı kavramı da getirlmiş oldu. Teşekkür yazısı ile hediyesini alanların mutluluğunu görmek çok güzeldi.

Punto dedi ki...

Aynı şekilde düşünüyoruz Sevgili Mine. Hatırlanmayı önemli kılan da içindeki "sevgi"nin varlığı.

Punto dedi ki...

Çok güzel bir uygulama sizinki de Sevgili Pınar. Paylaşma duygusunun yayıldığını görmek mutluluk verici. Ben hep hediyeleri arabasına yükleyip evinin yolunu tutan yöneticiler görmüştüm ne yazık ki.

müzi dedi ki...

benim hediye verme konusunda ki en buyuk endisem hediyenin begenilmeme olasiligi. hani egomu tatmin etmek icin degil de, aldiginiz hediye kullanilsin, begenilsin istersiniz. dusundum de, eskilerin hediye olarak mendil ya da bir cift siyah corap verme aliskanligi cok dogru bir aliskanlikmis aslinda. kullanilma olasiklari yuzde yuz cunku. o yuzden ben, hediye alacagim kisinin, neye ihtiyaci oldugunu ogrenmeye calisirim. isine yarasin isterim hediyem, onu hatirladigimi bilsin, aldigim hediyeyi her kullanisinda da beni hatirlasin isterim.
sevgiler

Punto dedi ki...

Hediye verdiğiniz kişinin sizi hatırlamasını istemek çok doğal Sevgili Müzi. Sonuçta sizi hatırlayan sizi seviyor demektir. Ben de aynı şeyi savunuyorum. Hediye, bir sevginin uzantısı olmalı.

Adsız dedi ki...

hediye vermek ve insanlari sevindirmek tabiiki güzel. ama siz hep sevindiren taraf olursaniz, belli bir zaman sonra kendinizi (cok affedersiniz) enayi gibi hissetmenizde mümkün. ben hem aile icinde, hemde arkadas-cevremde ilk dogumgünü kutlayan ve hep (özellikle dogumgünlerinde) aksatmadan hediye alip insanlari sevindiren birisi olarak taninirim. ne yazikki ayni ilgiyi ben cevremden (2-3 kisi disinda) hic görmedim. düsünsenize, dogumgünüm oldugu gün, bütün aile ablamin evinde iftara davetli iken (ramazana denk gelmisti), 1 kisi bile dogumgünümü hatirlayip kutlamadi, birakin hediyeyi... ve zamanla bende, bir kac kisi disinda, hatirladigim halde cevremdekilerin dogumgünlerini kutlamamaya ve hediye almamaya basladim. aslinda ben böyle bir insan hic degilim, üzülüyorum bu duruma. ama ne yazikki böyle olmaya zorlandim... sevim

Punto dedi ki...

Katılıyorum size. Hatırladıklarınız sizi hatırlamıyorsa bir anlamı olmuyor hatırlamanın. Benim de savunduğum içinde "sevgi" olan hatırlanmak.

Alp ve Ege'nin Annesi dedi ki...

Yillar önce Yildiz Kenter ve Sukran Gungör'un adini unuttugum bir piyesinde, sevdigini anlatmak icin 'seni seviyorum' denmesi gerekmez, 'kendine iyi bak' demek te seni seviyorumu ifade eder, denmisti. Ayni sekilde hediye vermezsin ama sevdiklerine maddi manevi yararin olmustur bu da bence en guzel hediyedir. Eski bir bankaci olarak, bende de cok sizinkine benzer hediye örnekleri var Akin Abi, cok hassas bir konu...

Punto dedi ki...

Haklısın Sevgili Alp ve Ege'nin annesi. Çok hassas bir konu. İnsanları hediye bekler hale getirdiler. Hatırlamak ortadan kalktı. Böyle olunca da hediye hediye olmaktan çıktı.

Asortik Krep dedi ki...

O yazıyı yazmamın tek sebebi yapılan yorumları kendi gözümle görmüş olmam.(bloglar şifreli olduğundan benden başka bir de pretty gördü tabii) Uzun süredir yaşamadığım insani bir dumurdur..Çekilişleri zaten sevmezdim ama artık kim davet ederse etsin katılmayacağım.Yazdıklarınız, bir insanın tavrının ne olursa olsun çalışanlarına karşı yaptığı sevgi dolu bir davranışıdır.Paylaşmak çok güzel ve böyle senelerce unutulmayacak anılara da yol açmış bir yandan.Örnek almamız gerekli bence :) Belki o zaman etiketlerin önemli olmadığını tekrar hatırlamış oluruz.

Punto dedi ki...

Katılıyorum sana Sevgili Asortik Krep. Hediyeler, sevgi ve hatırlanma duygusunu yarattıkları sürece güzel. Benim de kabul edemediğim hediyelerde manevi değerlerden çok maddi değerlerin ön plana çıkarılması.

Adsız dedi ki...

Istanbul'da hakimlerin her yeni yilda kucak kucak, paket paket hediyeler aldiklarini, mutlaka avukatlar ve kalem tarafindan yemege cikarilmayi beklediklerini biliyorum ben.

Birden Aygin Gun'u hatirladim. Rahmetli Gun, bir kisa zaman benim kayinpederimdi. Belediye'de, konser salonunun muduruyken kendisine gelen yilbasi hediyelerini soforune verirdi.

www.elifsavas.com/blog

Adsız dedi ki...

Aygin da kim???? Aydin yazacaktim. :o)

www.elifsavas.com/blog

Punto dedi ki...

Sadece hakimler mi sevgili Elif? Medya yöneticileri de hediye bekler olmuştu çalıştığım dönemlerde. Şimdi bilemiyorum. Hatta bazı şirketlere telefon edip benim adım da var künyede, bana neden hediye göndermediniz? diyenlere de şahit olmuştum.
Her şey gibi hediye işini de dejenere ettiğimiz bir gerçek. Yoksa böyle mi olmalı ben mi çağ dışıyım diye düşünmüyor değilim.

Sevgili Elif; Arşivimdeki yazıları okuduğun için teşekkür ederim. Yorumuna "o" yazının yorum kısmında cevap yazdım. Cevabımı o yazıyı açmadan görebiliyor musunuz?

Şefika dedi ki...

Hediye ile sevginin arkadaşlığının iyiden iyiye bozulduğuna, işin ticarete döküldüğüne her gün şahit oluyoruz. Örneğin bugün çağırdığım motokurye "Öff bu kapıcılardan bıktım, yılbaşı hediyesi diye tutturdular yine," deyince hafif bir şaşkınlık yaşadım. Hediye terörüne kapıcıların da katıldığını bilmiyordum doğrusu.

Adsız dedi ki...

O yaziyi acmadan goremiyorum ama zaten gorememeliyim. Yani dun okudugum seyi kendi kendime, bir tikta bulabilirim. :o) Demek istedigim su ki, hem oturdugumuz yerde cok guzel yazilar okuyacagiz, hem de yorumumuza cevap bekleyecegiz, ustelik de hemen gorebilmek isteyecegiz, yok oyle yagma! Ben o kadar tembel olmadim daha. Henuz. :o)

www.elifsavas.com/blog

Punto dedi ki...

Sevgili Şefika. Çok çarpıcı bir örnek. İş bu hale geldiyse vay halimize.

Punto dedi ki...

Sevgili Elif; yorum yazılan yerin altında yorumları gmail adresine gönder diye bir uyarı görüyorum. Sanırım gmail adresi varsa ve orayı tıklayınca yorum email olarak da geliyor. Bana öyle geliyor ve sizin o yazıya yorum bıraktığınızı bu kanalla anlıyorum. Siz yine bildiğiniz gibi yapın tabii.

Asortik Krep dedi ki...

Birkere de benim her sene gelen yılbaşı hediyelerim gelmemişti,hastane çalışanları göndermemişler çıktı :)) Yani gönderildi yazıp gelmeyenlerde oldu.Sonradan samimiyetten sordum arkadaşıma öyle çıktı ortaya..

Punto dedi ki...

Ne kadar ayıp. Evet dediğin gibi göndermeyip gönderdim numarası da yapanlar oluyordu Sevgili Asortik Krep. Hediye sevgi işi ve kalıcı olmalı. Yıllarca hatırlanmalı diye düşünüyorum.

Adsız dedi ki...

YA BEN HEDİYE NE ALMAK UYGUNDUR DİYE SORMUŞTUM NE YAZMIŞLAR YYYYYAAAAAAAAAA BİZ OKULDA ÇEKİLİŞ YAPTIK OYÜZDEN SORDUM YAAAAAAAAA UF NE ALCAM BEN BU SALAK OKUL ARKADAŞIM GÖKHANA ÜFF OHHHHHHHHH ÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜFFFFFFFFFFFFF