Kelaynak
İnançları gereği erkek hastalarına bakmaktan kaçındığı haberleri başörtülü veya peruklu hanım doktorları giderek daha çok gündeme taşıyor. Daha önce de başörtülü sağlık elemanlarının belli tahlilleri yapmadıkları haber oluyordu… Ya tepkisi olmuyor ya da iyice yansımıyordu. Konya’daki olaya tepki bu kez yansıdı… Gene de olay tam olarak aydınlanmadı ve can alacak kısmı da vurgulanmadı…
Bu hastalığın zamanla olan ilişkisini TV’de Uğur Dündar’ın sorusuna cevap olarak Radyoloji Uzmanı Doç.Dr. Muzaffer Başak şöyle sıraladı:
Hastalığın yarattığı olay beklemeğe tahammülü olmayan bir müdahale ister… Eğer ilk 4-6 saat içinde teşhis edilir ve müdahale imkanı doğarsa % 80 -100 oranında iyileşme imkanı var… Müdahale süresi 6-12 saat arasında kalırsa kurtulma oranı % 70’lere düşer… 12 -24 saat arasında yapılan müdahalede % 20 kurtulma şansı vardır. 24 saatten sonrasında uzuv kaybedilir.
Bu zaman tablosunu dikkate almadan, TBMM Sağlık Komisyonu Başkanı’nı Prof Dr.Cevdat Erdöl’ü dinlerseniz onun mantığı sizi uyutabilir… Muhtemelen yanılırsınız!. Kabaca söylemek gerekirse, ona göre olay 13 Ekim günü saat onsekizi onyedi dakika geçe ihbar edilmiş... Yani mesai bittikten sonra ve hasta 14 Kasım’ da bir erkek doktor tarafından muayene edilmiş, filmleri de çekilmiştir… Yani biraz gecikme olmuş ama hastaya bakılmış!
Belki de ne var biraz gecikmede, sağlık hizmetleri öyle ağır ilerliyor ki diyebilirsiniz. Hastalığın özelliği acil müdahale edilecek türden olması. Olayın üzerinden 1 ay geçmiş olmasına rağmen başhekimin soruşturma açmamış olması, işi Başhekim yardımcısının üstlenmesi de ayrı iddiayı kuvvetlendiremiyor mu?
CHP’li Atilla Kart, “olayı Konya ile sınırlı tutmak yanlış olur, AKP iktidarının kamu yönetiminde kadrolaşması ile gelen vasıfsızlık, diğer tüm alanlarda olduğu gibi sağlık biriminde de kendini göstermiştir. Sağlıkta daha önce 3-5 olan Başhekim yardımcılıkları 20 ye kadar yükseldi... Pratisyen doktorlar bu kadroları doldurdu. İşlem kanun dışı yapılmıştı. Sonra bu işlemi hukuki kılacak kanun da çıkartıldı” diyor.
Başhekimin beyanları toparlanırsa, iddiada doğruluk payı görülmüyor mu? Başhekim “bu işi yardımcıma havale ettim o ilgilendi” diyor!..
Op. Dr. Celal Tütüncü’nün 16 yaşında gecikme sonucu testislerinin biri alınan genç için yazdığı 16 Kasım 2006 tarihli ameliyat raporu şöyle:
"Acil olarak skrotal ultrason istendi. Fakat aşağıda bayan radyolog olması sebebiyle çekilemedi. Ertesi gün sabah erkenden tekrar ultrason için girişimlerde bulunuldu. Yine bayan radyolog olması dolayısıyla yine çekilemedi. Acil olarak başhekimin kendisine haber verildi. Yazılı olarak. Buna rağmen saat ancak 14 civarında çekilebildi".
Bu rapor hastanın dosyasına konulmasına rağmen bir ay boyunca işlem yapılmadı.
Aslında dört kelime bize hemen her şeyi anlatıyor.
Tesbih... Testis... Teşhiş... Takiyye
Çok kere biz anlamak istemiyoruz... Bakıp bakıp görmediğimiz, yakıştıramadığımız pek çok şey gibi... Kadınların türbanı simge olarak takması ile tartışma yaratan, Bakan eşlerinin Avrupa İnsan Hakları mahkemesine kadar gidip yenilgiye uğrayan özgürlük dayatması, erkeklerde kendini top sakal ve tesbihle simgelemeye devam etmiyor mu?
Başbakanın temsilde adaletin olmadığı bir sisteme dayanak seçmenden aldığı % 26 net % 34 brüt oyla dediğim dedik havası ve Meclis çoğunluğu ile elde ettiği hakkı devletin tüm kurumlarına geçerli kılabileceği tavrı, giderek büyüyen bir tehlike yaratmıyor mu?. AKP iktidarı, Tesbihin tanelerini hemen her ilde bunlar bizden deyip sistemli bir şekilde dizmiyor mu? Cumhurbaşkanı seçimi bu tesbihin imamesini yerli yerine yerleştirme planı değil mi? Türk Siyasi hayatının testislerini kurtarmak giderek zorlaşıyor... Ultrason alınamıyor... Testis ile ilgili aymazlık, biraz da haya meselesinden çıkıp hayasızlığa varmıyor mu?
Temsilde adaletin olmadığı bir sistem içinde ülkenin geleceğinde sağlık aramak mümkün mü? Operatörün ciddiye alınmayan şikayet raporu aslında genel tabloyu da anlatıyor. "Acil olarak Türk Siyasetini içine girdiği krizden ve gerilimden kurtarabilmek, demokrasiyi işler hale sokmak için skrotal ultrason istendi. Fakat yukarıda Tayyip Erdoğan olması sebebiyle çekilemedi. Ertesi gün, sabah erkenden tekrar ultrason için girişimlerde bulunuldu. Yine Tayyip Erdoğan olması dolayısıyla yine çekilemedi. Acil olarak milletin kendisine ve sine -i millete de haber verildi. Buna rağmen geç kalındı ve uzuv kurtarılamadı…
Ülkenin sıkışan zaman dilimi içinde demokratik ve hukuk uzvunu kurtarabilmesi için aşması gereken 4 madde var...
TESBİH...... TESTİS..... TEŞHİS.. VE ....TAKİYYE
.............................................................................................................
***KAMA
Sine-i illet!
Muhalefet AKP yi erken seçime zorlamak için zoraki bir
çıkış sergiliyor!
Sine-i millete dönüp Meclisi boşaltmak...
Hay hattt...İmkansız!
İçi boşalmamış ne kaldı ki?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder