11 Eylül 2007

Şişmanlayan ve boyu uzayan yalılar

Bu yaz leylekleri gerçekten havada görmüşüz dostlar. Bir ayrıntı var bu durumda. Leylekleri havada gördük, evet de kendimizi de denizin üstünde bulduk.
7 günlük Yunan Adaları gezisinde deniz üstünde gezdiğimiz yetmemiş gibi bir pazar gününü de yine deniz üzerinde geçirdik.
Eşim ve öğretmen arkadaşlarından bazıları bir tura yazdırmışlar isimlerini. Benim haberim yok tabii bu tip aktivitelerden. Boğaziçi Yalıları gezisi'nden.
Reklam olmasın diye turun ismini vermiyorum ama adam başı 54 ytl aldıklarını hemen ilave edeyim. Bu gezide ne var diye sorar gibisiniz. Anlatayım:

MURAT BELGE ANLATIYOR: Gezi sırasında gözler yalılarda, kulaklar Prof. Murat Belge' de idi. Murat Belge anlatacaklarını o kadar ezberlemiş ki kıyılara arasıra bakması yetiyordu.
Kabataş’tan biniyorsunuz gezi teknesine. Güzel bir tekne. Büyük. Hani düğün müğün yapılanlardan. Beşiktaş yönüne doğru yavaş yavaş yol alıyorsunuz. Başlıyor anlatmağa Prof. Murat Belge. Kendine has ses tonu ve esprileriyle ve 19.yy’ın tüm yalı dedikodularıyla birlikte. Beşiktaş’tan sonra tekne Anadolu yakasına doğru dönüyor ve sahile paralel gitmeğe başlıyor. Sahi unuttum, tekneye ilk binilen yer Üsküdar Tekel Fabrikası önü. Ne diyorduk? Tek tek yalıları izlemeğe başlıyorsunuz. Tabii tarihi olanlarını. Tekne Paşabahçe ve Beykoz önlerinde hızlanıyor, zira oralarda pek yalı yok. Anadolu Kavağı’nda bir saat mola veriliyor. Sahile çıkıyorsunuz ve bir anda lokanta çığırtkanlarının ortasında kalıyorsunuz. Küçük bir not size. Büyük dayım yani annemin dayısı Anadolu Kavaklı. Çocukluğumun ve gençliğimin çoğu gününü orada geçirdim ve yıllardır gitmemiştim. Şaşırdım nereye geldik diye. Sahi Yunan Adaları’nda böyle bir şey var mıydı diye bir düşündüm. Yoktu. Neredeyse elinizden tutup çekecekler lokantanın içine. Gireceğiniz varsa da girmiyorsunuz. Her taraf lokanta. Küçücük bir alan var zaten. Dağ taş balık ve midye lokantası olmuş. Bizim arkadaşlar hemen midyecilere koştular. Onlara midyelerin Boğaz’dan çıkarıldığını ve dipte kimyasal madde olarak ne ararsanız var olduğu için midye yemenin riskli olduğunu söyleyemedim. Neyse.

SEVİNDİRİCİ GELİŞME: Gezinin yapıldığı tekne büyük bir tekne. Bu tip gezilerin çoğalması insanı sevindiriyor. Çok geç kaldık bu işlerde ama zararın neresinden dönülse kardır. Avrupalıların nehirlerindeki gezileri görünce bizim boğaz gezisi muhteşem oluyor.
Bir saat sonra tekrar tekneye binerek bu kez Boğaz’ın Rumeli yakasına geçip dönüşe başladık.. Rumeli kıyılarındaki yalıları da taraya taraya…
Prof. Murat Belge’nin anlatımı ile yalı kavramını ve tarihi değeri olan birkaç yalıyı tanıtacağım size.

YALI KAVRAMI

“İstanbul’un kent imgesi dünyanın belleğinde denizle birlikte olmuştur.İstanbul 2.600 yıl süren deniz kenti karakterini korumuş. Yalılar bu deniz kentine Türklerin getirdiği bir yaşam simgesidir.Dünyanın bir çok ülkesinde su kenarında yaşayan örneğin Venedik, Amsterdam, Bangkok gibi kentler yapay kanallar üzerindedir. Oralarda insanlar doğaya yardım ederek su yollarını yaratmıştır. Oysa var olan bir doğal yapı İstanbul’u yaratmıştır.1960dan önce çoğu semtlere yerleşenler denizi görerek yaşamışlar. İlk yapılan yalıların arkalarında resim bırakmadan yok oldukları ve 19 yy.’da Boğaz kıyılarının ortalama üç ya da dört kez fizyonomi değiştirdiği bir gerçektir.

YALILARLA İÇ İÇE: Gezi sırasında Anadolu yakasına çok yakın gidiyor tekne. Bu da geziye katılanların yalıları daha yakından görmesine neden oluyor.
Yalı yaşamı deniz kıyısında bir sayfiye yaşamıdır. Tümüyle saray aristokrasisi ve çevresinin yarattığı bu yapı türü, sonradan zengin azınlık tüccarının, yabancı elçiliklerin de katıldığı bir gösteriş yeri olmuştur.Rumeli kıyısında yabancıların ve azınlıkların, Anadolu kıyısında Kuzguncuk, Çengelköy ve Kandilli dışında devlet kademesinde daha alt düzeydeki memurların yalıları vardı. Genelde kente yakın olan yerlerde de saray mensuplarının yalılarını görüyoruz”.
Gezi biterken Prof. Murat Belge'nin bir cümlesi kulaklarımda çınlıyor:"Bizim yalılarımız nedense yapıldıklarından sonra şişmanladılar ve boyları uzadı".
Gelecek yazı: Bazı tarihi yalılar

9 yorum:

Pınarın Kulubesi dedi ki...

Punto Amca
bocuruk'un sitesine baktım, yorum bırakıldığında, sahibinin onayından sonra yayınlanacak diyor, rakamlar, harfler çıkmadı. Bocuruğa ilettim durumu, yorumun belki gitmiş, henüz bakıp onay verememiştir.
sevgiler

Punto dedi ki...

Olabilir Sevgili Pınar; yine baktım, yorum bırakırken şekilleri bozuk harfler çıktı karşıma. Belki bende bir sorun vardır.

Adsız dedi ki...

sevgili punto,dogrusu halınıze
uzuldum.sızın kucuk bır teknecıgınız yokmu?sız bogaz turunu
kendı teknecıgınızle yapmıyorsanız;
allah bılır bır yalıcıgınız
da yoktur.ben nıye buraya yorum
bırakıyorum kı?sevgıler:) alı

Punto dedi ki...

Sevgili Ali;halime üzülme. Ben Boğaz'ın iki yakasını da balıkçı teknesiyle yüzlerce kere geçtim. Ama bu tarihi yalılar hakkında hiç bir fikrim yoktu. Sonradan olma yalılardan bahsetmiyorum. Eski yalılardan bahsediyorum. Sonraki yazımda bu yalıları tanıtacağım. İsterseniz bilgi edinirsiniz. Biliyorsanız o başka.

Adsız dedi ki...

öğrenmekten mutlu olurum,benimki şaka idi..ali

Bocuruk dedi ki...

Sevgili Punto Amca,
Yorumunuz bana ulaşmadı. Blogger ın yaptığı değişiklikten sonra yani şu beta blogger olayından sonra bu tarz şeyler benim de başıma geldi. Uğraşılarınız için teşekkür ederim:) Mail adresim elvanakinci@hotmail.com. Aynı adresin gmail olanı da mevcut.
Tarihi yalılar ile ilgili yazınızı da ilgiyle okudum. Murat Belge'nin anlatıcı olması da ayrı bir hoşluk olmuş. Tarihi yalılar çok farklı tabii ama nasıl bir ev olursa olsun, denize yakın, deniz manzaralı evler hep ilgimi çekmiştir. Bir de boğaz manzarası kimbilir ne kadar güzeldir. Benim evimin balkonundan da İzmir Körfezi uzaktan da olsa görülüyor, bu durumundan memnunum tabii:)
Sevgilerimle...

Punto dedi ki...

Sevgili Bocuruk; dostlarımın yazılarını dikkatle okuyorum. Okumak zaten mesleğimden gelen bir alışkanlık.(yemek tarifleri hariç tabii). Yorum bırakmak istiyorum her okuduğum yazı ile ilgili. Ama bırakamayınca üzülüyorum. Zira yorum bu sistemin kaynaşma noktası. Bir nevi mektuplaşma gibi.
Ben nasıl yazılarıma yorum bırakılmış mı diye heyecanlanıyorsam biliyorum ki sizlerde heyecanlanıyorsunuz.Onun için yorum gitmeyince karalar bağlıyorum.
Denize ben de tutkunum. Biz de çok uzaktan Boğaz'ın girişini görüyoruz ama her gün sahile gitmeden duramıyorum.
Sevgiler

Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Adsız dedi ki...

http://lumerkoz.edu I bookmarked this guestbook., http://soundcloud.com/arimidex paradise http://www.comicspace.com/aciphex/ declined http://riderx.info/members/Buy-Percocet.aspx zhongda http://community.goldenfoot.com/profile/Sibutramine grids derby http://barborazychova.com/members/Buy-Lexapro.aspx divest