Fotoğraf, ForumGerçek.com internet sitesinden alınmıştır.
İstanbul da
dalyanla balık avcılığı ilkbahar’da balıklar havyar döktükten sonra Karadeniz’e
çıkarken yapılırdı. İstanbul Boğazı’nın Marmara girişi, Boğazın koyları ve
Karadeniz çıkışıyla Bulgaristan hududuna kadar olan sahil kesiminin Doğu’ya
bakan koylarında dalyanlar kurulur ve balık tutulurdu.
En meşhur
dalyanlar Fenerbahçe dalyanı, Beykoz dalyanı, Sarıyer Kocataş dalyanı ,
Marimoloz dalyanı , Karataş dalyanı , Fil burnu dalyanı , Bağlar altı
dalyanıydı. Hala daha kurulan dalyanlar Beykoz, Fil burnu ve Bağlar altı
dalyanlarıdır. 1940’lı 1950’li yıllarda dalyanlarda Orkinos ve Kılıç balığı tutulurdu. O zamanlar Fenerbahçe dalyanında çalışan bir büyüğüm bir seferde tanesi ortalama 400 kg. ağırlığında 203 tane orkinos yakaladıklarını söylemişti. Ayrıca çok sevdiğim rahmetli Şişko Ali ağabeyim Beykoz dalyanında mavnaları Orkinos ve Kılıç balığıyla yüklediklerini anlatmıştı.
Benim çocukluğumda Rumelifeneri’nde rahmetli Sefer Deniz reis Roke nin altına dalyan kurardı. Oğlu Hüseyin ağabey dalyan ellemeye beni de götürürdü. O dalyanlar şıralı dalyanlardı. Dalyanın havuz kısmındaki bir direkte gözcü olur, balık alayının içeri girdiğini görünce şırayı çeker ve balığın dışarı çıkmasını engeller ve aynı zamanda da “mavnaaa dalyanı balık bastı” diye bağırıp haber verirdi. Bunu duyan mavnacılar küreklere yapışıp dalyana gelir, dalyanı eller, içerdeki balığı bir köşeye sıkıştırıp ya kepçeyle ya da ağı bölerek balığı mavnaya alır, sahile götürüp balıkhaneye gönderirlerdi.
Eğer balık Uskumruysa kılçık çekip çiroz yaparlardı. Balıkları belirli işlemlerden geçirip iskelenin oradaki tepede bulunan sergilere kurutmak için asarlardı.
Uskumrunun çok olduğu yıllarda benim bildiğim dalyanlar: Yeşilköy , Fenerbahçe , Beykoz , Yeniköy , Fil burnu , Sarıyer Kocataş , Pazarbaşı , Rumeli kavak , Marimoloz , Karataş, Büyük liman , Garipçe , Bağlar altı , Rumeli feneri , Servez , Poliça , İğneada dalyanlarıydı.
İğneada dalyanını İshak Deniz reis kuruyordu. Okulun tatil olmasından sonra babamlarla İğneada’ya kalkana gidiyordum. İsak reis tuttukları Uskumruları çiroz yapmak için Çayırbaşı’ndan Roman aileleri oraya getiriyor ve kılçık çektiriyordu. Orada kurdukları sergilerde kurutarak çiroz halinde satışa sunuyorlardı. Bağlar altı dalyanından Lüferle motor yüklendiğine şahit olmuştum. O bol balıklı yıllar artık hikâyelerde kaldı.
2 yorum:
Ac gozlulukle kendi kendimizi yok edip, sonra GDO lu urunlerde medet ariyoruz. Kitliga care diye gozumuzu boyamalarina izin veriyoruz. Bu nasil celiskidir bilemedim ben.
Atlas Okyanusundan giris yapan o koca orkinoslar, sirasiyla, Ispanya, Sardunya, Sicilya, Buyuk dalyanlari tarafindan yakalanirdi. Simdi orada da isler kesat !
Yorum Gönder