Elhamra Sarayı'ının gece muhteşem görünüşü.
Elhamra Sarayı bir tepenin üstüne inşa edilmiş.
“Cebelitarık'ın iki Yakası”ndaki
güzellikleri anlatacağım bu kez. İspanya'nın Endülüs bölgesi ve Fas'ı içine
alan “Cebelitarık'ın iki Yakası”
gezi programından aklımda kalanları, fotoğraflarıyla birlikte paylaşacağım. İlk durağımız Malaga'ydı. İstanbul'dan Malaga'ya uçuşumuz yaklaşık 4.5 saat sürdü. Malaga'nın sadece havaalanını görüp, Picasso'nun doğduğu yer olduğunu öğrendikten sonra otobüsle Granada'ya hareket ettik.
Dorre Nehri'nin iki yakasına kurulmuş Granada, Sierra Nevada dağlarının eteğinde. Biz nisan ayı sonunda gitmemize rağmen Sierra Nevada'nın doruklarında kar, şehrin içinde ise 30 derece sıcaklık vardı. Granada, tıpkı sembolü nar gibi, insana çok şey sunmaya hazır.
Granada'yı bir tiyatro sahnesi, kendinizi de bir oyuncu gibi hissedebilirsiniz burada. Şimdi bir hanedan kimliğine bürünün ve buyurun sarayınıza...
Elhamra Sarayı, Endülüs Emevileri'nin en muhteşem eseri. İsmini, yapımının temel taşı, kırmızı taşlardan alıyor.
Hamra, Arapça'da kırmızı demekmiş. 700 metrelik bir tepenin üzerinde tüm heybetiyle 'şehrin sahibi benim' diyor adeta. 13'üncü yüzyılda Nasıri Hanedanlığı tarafından inşa edilmiş. Avluları, koridorları, suyolları, bahçeleri ile zamanının ve şimdinin mühendislik harikalarından biri. Dışarıdan görünen kalın kale duvarlarının içinde masalsı bir dünya karşılıyor misafirleri. Mobilyasız olması nedeniyle yaşayan bir saray değil burası ama belki de bu sayede asıl konuya, muhteşemliğe odaklanıyorsunuz.
Elhamra Sarayı için bilet bulmak çok zormuş. Eğer bir turla gitmediyseniz internetten biletinizi 15 gün önceden almanız öneriliyor. Turlarda da 'ekstra tur' kapsamında ve “bilet bulunursa” diye dip not düşülüyor. Biz şanslıydık ve biletimiz ayrılmıştı.
Cennet bahçeleri
Cennet
bahçeleri
Gezimize, Cennet-ül Arif (Generallife) denen cennet
bahçelerinden başladık. Hanedanlığın yazlık sarayı da denen bu kısım,
Elhamra'ya derin bir vadiden geçen bir yolla bağlanıyor. Yeşil çamlar, mor salkımlar, kameriyeler ve gül bahçelerine eşlik eden su yolları, İslam medeniyetinde suyun önemine vurgu yapıyor. Dağlardan getirilen su; sarayın içini dolaşıp ferahlık ve huzur verdikten sonra şehrin kullanımına veriliyormuş eskiden. Saray'ın detaylarında ince oyma işçiliğine hayran oluyoruz.
Saray'dan Al bayzın'ın beyaz evlerle dolu muhteşem manzarasını fotoğraflıyoruz...
Al Bayzın, El Beyza'dan geliyor. Beyaz demek. Buradaki beyaz evleri tarifliyor. Cennet-ül Arif'in içinde sarayın sebzelerini yetiştiren bir bölüm de varmış eskiden. Bu bölümde şimdi de sarayın bahçesinde hizmet veren butik otelin misafirleri için sebze ve meyve yetiştiriliyor. Cennet Bahçeleri'ni arkamızda bırakarak Elhamra'ya doğru ilerliyoruz.
5. Carlos'un yaptırdığı yarım kalan saray.
Nasri Hanedanlığı'nın 1492'de Granada'yı
terketmesinden sonra İspanyol Kralı 5. Carlos (Türkiye'de Şarlken olarak
bilinir) tarafından yaptırılan saray da yolumuzun üzerinde. 5.Carlos'un kendi
sarayını yaptırırken Elhamra'nın bazı bölümlerini yıktırdığı söyleniyor.
“Tek ve Mutlak
Galip Allah’tır”
Elhamra Sarayı'na girerken biletlerimizdeki saati beklemek zorundayız. Kapıda uzun bir kuyruk oluştu. Birkaç metre arayla üç kez bilet kontrolünden geçtikten sonra Elhamra'nın içindeyiz. Saray, Nasri Hanedanlığı'nın karargâhı, yönetim merkezi ve ikâmetgahı olarak yaklaşık 250 yıl hizmet vermiş.
İlk girişte bizi mahkeme salonu, karşıladı. Duvarlardaki çiniler ve tavandaki oyma ağaç işçiliği dikkat çekiciydi.
ElHamra'dan çini detayı
Elçiler Salonu ve önündeki büyük havuz.
İhtişamlı Elçiler Salonu, Harem'in bulunduğu Aslanlı Avlu'nun Granada fotoğraflarına konu olan güzelliği etkileyici. Beyaz mermerden yapılmış 12 adet aslan figürünün yer aldığı avlu mermer sütunlarla kaplı.
Harem'de bulunan Aslanlı Avlu..
Aslanlı Avlu bol sütunlu...
İnce oyma işçiliği
Sütunların üzerinde yine ince oyma işçilikleri. Aslanların ağızlarından fışkıran su, kanallarla salonların içine taşınmış. Su ve ışık oyunları avluyu günün her saatinde farklı bir atmosfere büründürüyor.
Saray içinden detay..
Elhamra'nın Unesco tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi'ne alınmamış olması şaşırtıcı.
Sarayın, evsizlere mesken olacak kadar uzun yıllar kaderine terkedildiği biliniyor. Sarayın Mexuar denen bölümü koyun ağılı olarak bile kullanılmış. Tüm olumsuzluklara rağmen ayakta kalkmayı başaran Elhamra, 20.yüzyılın başlarından itibaren restorasyona tabi tutulmuş. Günümüze kalan kısmı, bu kadar muhteşemse, Endülüs Emevileri dönemindeki ihtişamını hayal bile edemiyoruz.
Elhamra Sarayı'na girerken biletlerimizdeki saati beklemek zorundayız. Kapıda uzun bir kuyruk oluştu. Birkaç metre arayla üç kez bilet kontrolünden geçtikten sonra Elhamra'nın içindeyiz. Saray, Nasri Hanedanlığı'nın karargâhı, yönetim merkezi ve ikâmetgahı olarak yaklaşık 250 yıl hizmet vermiş.
İlk girişte bizi mahkeme salonu, karşıladı. Duvarlardaki çiniler ve tavandaki oyma ağaç işçiliği dikkat çekiciydi.
ElHamra'dan çini detayı
Duvarlarda, kapılarda, sütunlara “Allahtan
başka galip yoktur. Tek ve mutlak galip Allah’tır” yazısı oya oya işlenmiş.
Bu, Elhamra'nın sırrına vurgu yapan tılsımlı bir sözcük.
Allah yazısı detayı
Yapılan araştırmalar,
Elhamra Sarayı'nın duvar ve tavanında gizli 10 bin Arapça şiir ve özlü söz
bulunduğunu ortaya çıkarmış.
“Az söz
söyleyin, böylece huzurlu olursunuz” bunlardan
biri. Ayrıca Kur'andan sureler de oyma işçiliğiyle her yere işlenmiş. Çok ince
detaylara hayran kalarak ilerliyoruz. Su ve ışık o kadar ahenkle kullanılmış
ki, insan adeta büyüleniyor. Elçiler Salonu ve önündeki büyük havuz.
İhtişamlı Elçiler Salonu, Harem'in bulunduğu Aslanlı Avlu'nun Granada fotoğraflarına konu olan güzelliği etkileyici. Beyaz mermerden yapılmış 12 adet aslan figürünün yer aldığı avlu mermer sütunlarla kaplı.
Harem'de bulunan Aslanlı Avlu..
Aslanlı Avlu bol sütunlu...
İnce oyma işçiliği
Sütunların üzerinde yine ince oyma işçilikleri. Aslanların ağızlarından fışkıran su, kanallarla salonların içine taşınmış. Su ve ışık oyunları avluyu günün her saatinde farklı bir atmosfere büründürüyor.
Saray içinden detay..
Elhamra'nın Unesco tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi'ne alınmamış olması şaşırtıcı.
Sarayın, evsizlere mesken olacak kadar uzun yıllar kaderine terkedildiği biliniyor. Sarayın Mexuar denen bölümü koyun ağılı olarak bile kullanılmış. Tüm olumsuzluklara rağmen ayakta kalkmayı başaran Elhamra, 20.yüzyılın başlarından itibaren restorasyona tabi tutulmuş. Günümüze kalan kısmı, bu kadar muhteşemse, Endülüs Emevileri dönemindeki ihtişamını hayal bile edemiyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder