20 Mayıs 2013

NEFRETİSTAN’a mı?

Kelaynak yazıyor:

Alışılmadık bir iklim gelişiyor… Doğayı koruyoruz diyenler, yeşili çimi önüne katmış azgın boğayı okşuyorlar! Siteler. Tüm TV’ lerde dağlara vadilere hasır sermiş gibi kalıcı bir varlık yok mu? Başrol her zaman sanatın mimarı mimarın yığma taş devri, ile gelen “aaa buralar daha dün kırlıktı, dağlıktı.. Koridor BİLE kalmamış!” hayretini tazeleyen gelişmeler hızlanmadı mı?
Ne tarafa bakalım? Ülkemin giderek rüzgârına kapıldığı SEÇİM fırtınası dilerim hasar bırakacak bir tusinami’ye, hortuma dönüştürmez! Cumhurbaşkanlığı-Yeni Anayasa-Referandum-Yerel Seçim… Iktidar seçim kampanyasını başlatmış!

Dışarıdan içeriden… Mutlak zafer parolası ve kazanmalıyız hırsı pirelerin deve yapıyor! 15 -20 yıl sonrayı tartışma şansı bırakmıyor… SANAL değil Kanal! Dünyanın en büyük Havaalanı…
Bugüne kadar ABD ye giden en kalabalık heyet… ABD çıkarması! Buyur devam et! OBAMA ile iki saat başbaşa… Bu içeriye yansıtılan resim… Peki dışardaki tablo! ABD deki gazeteciler için bu gezi sadece fırsattı… Kendi iç meselelerini güncelleme fırsatı… Bize de bir ÖZGÜR GAZETECİLİK dersi oldu… Soruların can alan noktaları ABD nin iç meseleleriydi… (Sağlık sigortası-Yeni vergiler-ve güvenlik gerekçesi ile AP ajansı çalışanlarının araştırılması) Başkanlık sisteminin ve de bilhassa Kongrenin Başkanın elini kolunu bağlama gücü sergilendi. Obama’nın nasıl ciddi ve ayrıntılı cevaplar verdiği basın mensuplarına (ve aslında ülkedeki ifade özgürlüğüne) saygısı dikkat çekici değil miydi?

Bahsi geçen sistem bizde de olacak mı? Bizde kim OLMAZ diyecek ve olmayacak!? Olur mu canım! Elimizde yeterli sayı var… milletvekili sayısı… Baktık hala muhalefet itiraz ediyor… Kendimiz  yaparız” Yani bizim demokrasimiz iş bitiricidir! ABD gezisinde anında sonuc alındı aslında. Sadece ders alınmadı gibi! Konuşmaların başında durum açıktı. Basın toplantısı devam ederken ABD’ li yorumcular Obama’lı Erdoğan’ lı ekranı küçülttü seslerini kıstı analizi yaptılar. Onlara göre Türkiyenin 15’ inci ABD seferinde “Yeni bir şey yok.”
Evet.. Artık benim ülkemde de yepyeni bir ortam var. Ameliyat sonrası rehabilitasyon alanında dünyada eşi benzeri olmayan bir uygulama sahibiyiz.. MUZ TEDAVİSİ… Ayrıca başarılı! Üstelik futbolda bu tedavi dillere düştü.. Genelde gözümüzü futbol bürüdüğü için, biz diğerlerini görmezden geldik… Pek çoğunun ayakları altına gelişme dönemlerinde MUZ kabuğu koyduk! Atletizmde nihayet bizde de bu sporda başarılar geliyor dedik… Mutluyduk! Çok geçmeden ardı ardına doping raporları geldi…Hemen her atletten bir doping madalyası aldık. Şimdi “bu bize kurulmuş bir komplodur. Birileri Olimpiyatı alamayalım diye ayaklarımızın altına muz kabuğu koyuyor” demek için hazırlıklıyız. Sporun yaşam felsefesi olduğunu unuttuk diyemem haksızlık olur. Son yıllarda hiç hatırlamadık! Hatırlanan bölümlerde “ biraz yağlandık, sabahları ter atsak” dedik.. Spor yaptık işte! Kamu spotlarına uyduğumuz günlerde iki üç adım atıp nefes açmak, hanımlar bölümünde yaz geliyor bacak pürüzlerini gidersek derdi başta kaldı…

Oysa Spor bir yaşam felsefedir… Çocukken alınır, mezara kadar sürer! Belli bir disiplinin verdiği alışkanlıktır… Futbolda bu disiplin yerine tehlikeleri bir alışkanlık yarattık.“ Külüp başkanlığını kaparım… Bakanlardan çok atıp tutarım… Her şeyi yaparım. Taraftar beni destekler !” ve her zaman ben kazanırım! Kazanmalıyım…”
Ben bu taraftar işine hiç taraftar olamadım… Onların kullanılış biçimi, değil sportmenlik hemen hemen hiç bir şeyin ruhuna uygun olamadı. Heyecanlandık.. Otobüsler taşlandı… Taraf olduğumuz renkler ise “dağbaşı mı burası” diyemedik... Bayraklara sarılmış genç insanlar yumruklaşınca “eee onlarda yapmasın”demedik mi? Sormadık ki.. Kim onlar.. Kim biz…

Neden böyle bir ayrımı moda haline getiriyoruz. Tehlikeyi görmemiz gerekmez mi? Bunun adı spor mu? Yıllarca görmezlikten gelmedik mi? Gözlerimizi karartan bu aymazlık tehlikeleri bir noktaya götürmüyor mu? Taraftar döğüştü, kapıştı.. Polisle çatıştı.. Bıçakladı.. Yaraladı.. Yaralandı.. Öldü… Ne yaptık… Şu 90 dakika geçsin demedik mi? Dönüp bir geriye bakın.. Önce öldürdük… Sonra afişlerini basıp tribünlere taşıdık… NEFRET büyümedi mi?
Slogan biz bu cennet vatanı güllük gülüstanlık yapalım değil miydi?.. Muz komedisinde öne çıkartılan taraftar bir dolu meyva reklamı yaptı… Muz da karar kıldı… Hadi onların gidecek daha çok yolu vardı… Yöneticiyim diyenleri anlamıyorum… Neden bu MUZ’ cuları savunursun? Bu işin sonunda AYVA’ yı sen yiyeceksin? Damak zevki deyip geçemeyiz.. Sadece sporda değil… Futboldaki bir kıvılcım! Asıl büyük yangın geliyor! Görmelisin.. Kör uçuşa devam edersek yalanı gerçek yerine korsak nefreti körükleriz.. Ve bu ülkede endişeye kapılıp şimdi sormalıyız! Asla geç kalmadan sormalıyız.. Bütün yollar NEFRETİSTAN’A MI çıkıyor?

Hiç yorum yok: