6 Mayıs 2013

Hamsi kokulu balıkçı anısı!

Muharrem Kaptan yazıyor:

Yanlış hatırlamıyorsam 1963 yılıydı, poços Hasan’ a yedek motorculuk yapıyorduk. Uskumru sezonuydu. O yıl denizde hamsi de çoktu.
Moloz koğuşunun Çiftalan köyü tarafında hamsiye ağ sardılar. Ben amcamla bizim takada çalışmaya başlamıştım. Ağları çektiler bizi  hamsiyle yüklediler.
Ambar, güverte yüklüydü. Balıkhaneye gitmek üzere hareket ettik. Sert Lodos estiği için Garipçe’yi geçemedik. Orada demirleyip akşamı bekledik. Akşama doğru rüzgâr biraz kalınca hareket ettik. Kavaklara gelinceye kadar dalgalar güvertedeki balığın bir kısmını almıştı.
Tekrar Kefeliköy’ de demir attık. Gece yarısı rüzgâr döndü biz de balıkhaneye gittik. Hamsiyi boşalttık.
Öğleden sonra dönüşe geçtik ama hava çok sert Kuzey’den esiyordu. İstinye’ ye gidip bağlamak zorunda kaldık. Orada Fenerli birçok motor da vardı.
“Akşam Boyacıköy’e sinemaya gidelim” dediler. Amcam, Sali ağabeyim, ben ve birkaç kişi daha sinemaya gittik. O zamanlar küçük semt sinemalarında ısıtma sobayla oluyordu. Ayrıca kısa aralıklarla ahşap olan döşemelere tahtakurusunu önlemek için mazot sürüyorlardı. Gürül gürül yanan sobanın başına geçtik, iyice bir ısındık.
Film başlamadan yerlerimize geçtik, oturduk. Oturduk ama etrafımızda üç sıra koltuk boş duruyordu. Sali ağabeyime “abi niye etrafımıza kimse oturmuyor” diye sordum. “Burnun koku almıyor mu? palton ısınınca leş gibi balık kokmaya başladı, senden kaçıyorlar” dedi.
Çok utanmıştım. Meğer üşümeyeyim diye annemin bana aldığı kalın yünlü palto hamsinin suyunu çekmiş, sıcağı görünce etrafa koku yaymaya başlamış.
Filmi bitirdik, motorlara geldik. Bizim motor 9,5 metre boyunda bir takaydı. Kamarada yatacak yer olmadığı için baş altında yatıyorduk. Amcamla birlikte baş altına girdik, yattık. Soğuktan elbiselerle yatıyorduk. Sabaha karşı çok üşüdük, orada duran yelkeni de üzerimize aldık, yine ısınamıyorduk.
Amcam saatine baktı, “sabah oldu hadi kalkalım da kahvehaneye gidip çayla kahvaltı yapalım” dedi. Baş altı kapağını açmak istedi, kapak açılmıyordu, böyle şaka olur mu? kapağın zincirini birisi taktı galiba” dedi. Biraz daha zorlayınca kapak açıldı. Meğerse biz yattıktan sonra kar yağmış, güverte karla dolmuş, kapağı onun için açamamışız. Sonra kahvehaneye gidip simitle poğaçayla kahvaltı yaptık. Hava düzelene kadar İstinye’ de kahvehanelerde idare ettik. Zor fakat güzel günlerdi. Selam olsun.

Hiç yorum yok: