Her yeni gelen icra dosyasını sıraya koyuyordum. Dosya geldikçe doğal olarak en alttan sıraya giriyordu.
Akşamüzeri yine bir dosya geldi. Haliyle en alta koydum.
Memurlardan biri seslendi “Stajyer arkadaş! O dosyayı en üste koy”. “Neden” diye sormuştum. Aldığım cevap hâlâ kulaklarımda yankılanır: “Avukat olunca anlarsın”.
Benim avukatlık yolculuğumun sonu oldu bu cevap. Öyle ya bir icra takibine gitsem ya sıramı bekleyecektim ve dosyam önüne geçen dosyaların arkasında uzun süre kalacaktı. Ya da hukukçu olarak hukuksuz bir iş yaparak dosyamı bir şekilde öne aldıracaktım.
Mesleğe başladım ve bıraktım!
Bu örnek çok basit gibi görünebilir ama genişleştiğiniz zaman hukukun üstünlüğünün hiçbir zaman var olmadığını gösterir.
Bugün ülkemizde yaşanan da budur.
Hukuksuzluğun prim yaptığı bir sistemin içinde bocalıyoruz.
Biliyorsunuz ilk soruşturmanın gizliliği, evrensel bir hukuk kuralıdır. Kişilik haklarının en önemli koruyucusudur.
Hukuku bir deldiniz mi ve “Aman bana dokunmuyor” diye sesinizi çıkarmazsanız olacağı budur. Yine kuralı delerler ve bu kez sizin kişilik haklarınız ayaklar altına alınır.
O zaman bağırıp çağırıp mağdur rolü oynamayacaksınız.
Kuralı isimlere bakmadan, Ahmet Mehmet, benden, senden demeden tüm vatandaşlara uygulayacaksınız.
Ya da uygulamayanları sistemin dışına atıp prim vermeyeceksiniz.
Sözün kısası üstünlerin hukukunu değil, hukukun üstünlüğünü savunacak ve uygulanmasını sağlayacaksınız. Yargıyı hukukun üstünlüğü prensibinin ışığı altında dizayn edeceksiniz ve bağımsızlığına saygı göstereceksiniz. Hak ve adaleti ancak böyle sağlayabilirsiniz.
Yoksa bumerang döner dolaşır, bir gün sizi de kalbinizden vurur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder