16 Aralık 2013

Naaaaaaaaaaa! Mahrem!

BAKAN BAKANA!.. İşporta reklamı zannetmeyin! Programın adına bakıp hemen anlamaya bilirsiniz!. Bakıp durdukları falan yok. Ben konuşmaları dinliyorum ve onlara da çok kere hak verip bakıyorum… Halk TV zaman zaman tırnak cilası, zayıflama paketi sunumunda bir boşluk bırakıyor! Yaşar Okuyan ve iki eski bakan arkadaşı Hasan Fehmi Güneş ileAgah Oktay Güner biraraya gelip bakan bakana oluyorlar!.. Hem gazeteci olarak hem de soyadı gereği HABERLERİ sunan Yaşar Okuyan oluyor. Okuyan zaman zaman yumruğu ile masayı yoklarken arada hükümetin kendisini dinlemeyeceğini bildiği için eyyyy Başbakan haykırması ile göndermelerini sürdürüyor. Gazeteleri ekrana dayıyor…“Bak bak bakkkkk… Şu habere bak.. Bir ilkokulda kız öğrencilerle erkek öğrenciler 45 santimden daha yakın duramayacak!”

Önce haber hızı içinde soru aklıma gelmedi. Benzer haberleri okuyunca kadın tacizlerinin ve cinayetlerinin, tecavüzlerin yüzde kaç arttığını duyunca, uzunluğu yani bu 45 santimi merak ettim… Neyin ölçüsü idi bu 45 santim! Hangi ilmi araştırmalar sonunda elde edilmişti? Bir bilen varsa, oturup yazarsa anlamış olurum! Neden 45 santim? 40 değil mesala?. Bu iktidar kadınları hemen hemen her şeyden, gün ışığından bile sakınıyor, örtüyor, evlerde saklıyor yaaa. Hemen her yerde söylenen namahremdir lafı değil mi? Bu sayede kadınlar daha rahat daha ahlaklı olmadı mı? Sosyal patlama lafı da nereden çıktı? Kadınların kıymeti biliniyor işte! Manavgat’ta Başbakanı dinlerken hediye dağıtımı sırasında kadınların feryadı duyuldu..“Erkekler arkadan dürtüyor” Başbakan da bu acı çığlığı duydu. Korumalar devreye girdi. Erkekler uzaklaştırıldı. Mesafeyi bilemem… 45 santim kadar mı uzaklaştılar! Sonuçta o anda, yani Başbakanın gözü önünde kadın tacizi yaşandı... Başbakan korumaları ile onları korudu. Konu kapandı mı ? Mesele annelerin erkek çocuklarını yetiştirmesinde değil mi? Kadınların sıkıntısı sanıldığından daha derin! Arkadan dürtme ile de sınırlı mı? Çaresizlikleri hayatın acımazlığı içinde geçim zorluğu, aç kalma korkusu, kadına saygısızlık aileyi yok etmiyor mu? CHP Çorum Milletvekili Tufan Köse, fuhuş sektörünün AKP döneminde zirveye ulaştığını iddia ederek, “40 bin tane kadın da vesika alabilmek için genelevlerin kapısında bekliyor” dedi. Köse, Başbakanlık verilerine dayanarak şunları ekledi: “Ekonomide pembe tablolar çizmek, rakamlara takla attırmak gittikçe artan fuhuş sektörünün ulaştığı zirveyi gizlemeye yetmiyor. Bu iktidar bir destan daha yazmış.. 2002'de Türkiye'deki hayat kadını sayısı 25 bin. 2010'da bu rakam 100 bini geçmiş. 40 bin tane kadın da vesika alabilmek için genelevlerin kapısında. 40 bin kadın… Bunlar da resmî veriler. Ekonomi bozuldukça hayat kadını sayısı da artmış. Dindar ve muhafazakâr bir partisiniz. Bu dehşet verici tablo üzerinde hiç düşünmeniz gerekmiyor mu?
Bu tablo yüz kızartıcı değil mi? Yoksa ahlak bekçiliğine soyunan iktidarın “gelişmişlik” hanesine yazacağı bir sonuç mu? Mahrem ne kaldı bakalım mı? Mahrem şahsi bilgiler de geneleve düşmekten beter olmadı mı? KONDA’ya göre Yüksek Seçim Kurulu yasa gereği seçmen bilgilerini CD ile partilere verdi. Devlete emanet edilen kişisel bilgilerin güvende olmadığını ise DDK raporu ortaya koyuyor. Konda Genel Müdürü Ağırdır, şöyle devam ediyor: 2011’de ilk bu yasada düzeltme yaptılar. YSK partilere CD’de o zamanki 52 milyon listeyi verdi. Bazı partilerimiz ‘hileli oluyor aman hangi sandıkta oy kullanacağınızı bilin, benim internet sitemden bakın sandığınıza’ dedi. Ve o partinin bilgisayar sisteminde antivirüs yazılımları yoktu. Hacker’lar daha iki saatte bütün 52 milyonluk listeyi indirdi. Şu anda Türkiye’nin 52 milyon seçmeninin listeleri Rusya’da hacker’ların elinde. Şimdi şeffaflık diye, uzay boşluğunda tekniğini bilmeden güvenlik meselesini düşünmeden yapılan bazı işler de amaçlananın tersine sonuçlanıyor.”

İçerde hemen her gün biraz daha huzursuz olmuyor muyuz? Öfke ağır basıyor. Taksim de olay. Maçta kavga… Mecliste küfürleşme… Tablodan siz ne anlarsınız? Taksim de polis var. Kalabalık polisin arandığını gören halk da merak içinde görünen bir şey yok! Ne oluyor gene diye… Polis tüm hışmı ile Gezi Parkındaki eylemlerde hayatını kaybedenleri anmak isteyen gruba yüklendi!
Henüz dışardakilere yüklenemiyoruz… Türkiye’ye nasıl bakıyorlar sıkca duyuyor muyuz? ABD ve İngiltere’de Suriye politikasının “iflas ettiği” savunulurken Türkiye'nin çok sayıda cihatçıya “serbest geçiş” sağladığı için “yakında pişmanlık duyabileceği” dile getiriliyor. ABD ve İngiltere'nin Suriye politikasının “nihai iflası”nın Türk sınırına yakın Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) karargahının İslami Cephe tarafından ele geçirilmesi ile yaşandığı ekleniyor… Türkiye'nin de İslam Cephesi adlı cihatçı örgütünce kontrol edilen sınırı kapattığını açıklıyor. ABD'nin, yapılan yardımın önemli bölümünün cihatçılara gitmesine izin verdikleri için Katarlılar ve Türklere kızgın olduğunu ekleniyor… Hollanda'da muhalefetteki aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV) ise Suriye'deki “terörist örgütleri desteklemekle” suçladığı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında uluslararası soruşturma açılmasını istiyor…

Mahremiyet iktidara kalmış gibi. Onların ne yaptıkları ne yapacakları şeffaf hale gelmedi!. Hemen her konuda her şey onlara sorulunca namahrem. Devlet sırrı!. Saklı… Kapalı… Oysa dünyanın hemen her yerinde kızgınlığı körükleyen şey Cihat adı altında medya’ya düşen görüntüler. Onların tabiri ile Frankeştayn grupları. Ellerinde silah, gözlerinde nefret… Sakallılar! Biz hariç dünya bunu öfke ile konuşuyor. Biz bilmiyoruz ya… Bize göre Mahrem… Gözlerimiz kapalı. Gizli konular mı? Gizlilik mi? Devlet sırrı mı? Bize mahrem. Dünya biliyor konuşuyor! Sadece bize mahrem. Onlara… Naaaaaaaa!... Mahrem!

Hiç yorum yok: