Aşağıdaki haberi çoğumuz okumamışızdır bile. Ne diyor Anadolu Ajansının haberi; “Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanan 2014 Yılı Programı'nda, Türkiye'nin mevcut 112 milyar metreküp kullanılabilir su kaynağından yararlanma oranının yaklaşık yüzde 39 olduğu, bu kaynağın 32 milyar metreküpünün sulamada, 7 milyar metreküpünün içme ve kullanmada ve 5 milyar metreküpünün de sanayide kullanıldığı aktarıldı.
Programda, 2013 yılı itibarıyla kişi başına düşen yaklaşık bin 500 metreküp kullanılabilir su miktarı ile su sıkıntısı bulunan ülkeler arasında yer alan Türkiye'nin, 2030 yılında kişi başına düşen bin 100 metreküp kullanılabilir su miktarıyla, su sıkıntısı çeken bir ülke durumuna gelebileceği ifade edildi.
Su havzalarının koruma alanlarındaki evsel, endüstriyel ve tarımsal kirliliğin, özellikle içme ve kullanma suyu teminini güçleştirdiği vurgulanarak, 25 havzanın tamamı için koruma eylem planları hazırlandığı ve ilk aşamada Ergene Havzası Koruma Eylem Planı'nın uygulanmasına başlandığı hatırlatıldı”.
Alınacak tedbirlerin başında da “İklim değişikliğinin ve su havzalarındaki tüm faaliyetlerin su miktarı ve kalitesine etkileri değerlendirilerek havzalarda su tasarrufu sağlama, kuraklıkla mücadele ve kirlilik önleme başta olmak üzere gerekli önlemler alınacaktır” deniliyor.
Zararın neresinden dönülürse dönülsün yine de faydası vardır.
Ben oldum olası bu “su” işine takmış durumdayım. Sanırım çocukluğumda suya olan ihtiyacın ne olduğunu yaşadığım için.
Rize’de deniz kenarında bir evde 3-4 yıl geçirdik. Ne su dağıtımı, ne elektrik ne de radyo vardı. Büyüklerimiz kaldığımız evin arka duvarına bir büyük depo yapmışlardı. Deponun bir duvarı bizin mutfakla bitişikti. Yağmur suları çatıdan depoya doluyor, biz de mutfaktaki musluktan suyu alıp kullanıyorduk. İçme suyunu ise çeşmelerden sağlıyorduk.
Çocukluk alışkanlığı ile yazlıktaki eve 10 tonluk depo yaptırdım. Kışın yağmur suyunu biriktiriyorum, yazın bahçe sulamasında kullanıyorum.
Benden başka yağmur suyunu biriktiren görmedim. Şöyle düşünüyorlar; 10 ton su. Tonu 3Tl’den 30 lira eder. Değer mi biriktirmeye?.
Bencil bakarsan değmez. Ama daha geniş bakarsan on ev, şu kadar ton su, yüz ev şu kadar,bin ev şu kadar, on bin ev şu kadar su tasarrufu demektir.
İşin bir başka yönü; yeni kurulan siteler. Çok geniş alanda sulama yapıyorlar ama yağmur suyunu biriktiren yok.
Devlet sitelere yağmur suyu toplama zorunluluğunu getirebilir.
Çok mu zor böyle bir karar almak?
Yeni yeni akıllı binalar yapılıyor ama kâfi mi?
Ne dersiniz? Böyle bir karar alınsa belediyelerin otopark yapma mecburiyetini para verip kurtulanlar gibi halkımız bunun da bir yolunu bulur mu?
Söylediğim umutsuz bir vaka mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder