27 Aralık 2006

Birbirine benzeyen kar kristali bulamadılar

Bizim siteden geçen yıl çektiğim kar fotoğrafı.

Amerikalı Wilson Bentley kafasını kar tanelerine takar. Elli yıl yanlış değil tam elli yıl sürekli olarak mikroskopta kar kristali fotoğrafı çeker. Bütün isteği her şeyiyle birbirine benzeyen kar kristali bulabilmektir. Bulur mu? Hayır bulamaz. 6 bin fotoğraf çeker elli yıl içinde. Boyu posu her şeyiyle aynı iki kar kristali tespit edemez.
Biliyorsunuz bulutları meydana getiren su buharı 0°C’nin altındaki sıcaklıklarda donar. Bu donma sonucu su buharı iğne şeklinde buz kristalleri halini alırlar. Bunların birbirlerine birleşmeleri neticesinde de düzgün altıgen şeklinde kar kristalleri meydana gelir. Tabii bu kristallerin yere ulaşması için geçtikleri yerlerde hava sıcaklıklarının 0°C’nin altında olması gerekir.
Kar taneciklerinin çapları 2-4 mm, ağırlıkları ise yaklaşık 0,005 gramdır. Yere doğru yavaş yavaş süzülürler. Hafif oldukları için ve havanın direnci ile karşılaştıkları için yağmur gibi pat pat diye düşmezler. Havada süzülürler. İnanır mısınız kar tanecikleri inme sırasında birbirlerini ittiklerinden yapışmazlar. Özelliklerini koruyarak yere inerler. Bunlar güneş ışığını tamamen yansıttıkları için beyaz olarak görülürler.
Kar yağışı, sıcaklık sıfırın altında birkaç derece olduğunda ağır, nemli, ebatları bir santimetreye ulaşan parçalar halinde gerçekleşir. “Lapa lapa kar yağması” tabiri bu durum için kullanılır.
Dünya’daki tüm yağışların altı veya sekizde birinin kar olarak gerçekleştiği anlaşılmış. Karın, tarım toprağını koruması ve nemli tutmasında önemi büyüktür. Kar, yeryüzü ve yeraltı su rezervlerinin ana kaynağıdır.
Kar yağınca çiftçiler sevinir. Biz de toprak için iyidir kar deriz ama neden iyi olduğunu hiç düşündünüz mü? Kış boyunca toprak ve bitkileri donmaktan koruyan kar, ilkbaharda sıcaklığın artmasıyla eriyerek nehirlere ulaşır. Barajları doldurur. Enerji olarak bize döner.
Ayrıca karda bulunan amonyak, kar erimesiyle birlikte toprakta kalır. Bu amonyak, azot bakterileri tarafından kalsiyum nitrat gibi azot tuzlarına çevrilerek bitkilerin azot ihtiyacını karşılar.
Kar yağışını görünce eyvah yine beyaz afet geldi derken, karın faydalarını da aklınızın bir köşesinden geçirmeyi unutmayın.
.............................................................................
Hava sıcaklığı mı yoksa ısı mı?
Hürriyet'te çalışırken bir gece telefon çaldı, açtım bir profesör. "Bir konuda sizi uyarmak için aradım"dedi. "Bugünkü bir haberinizde ısı 14 derece yazmışsınız. Ben fizikçiyim. Isı başkadır, hava sıcaklığı başkadır. İkisini lütfen karıştırmayın. sizin gibi bir gazeteye yakışmıyor".
Yıllar önceki bu fırçayı hiç unutmadım. Tüm "ısı"ları hava sıcaklığına çevirdim.
Ne yazık ki bugün meteoroloji yetkilileri dışında hava sıcaklığı tabirini kullanan yok.
Bir anda hatırladığım bu anımı sizlerle paylaşmak istedim. Belki faydası olur diye.

9 yorum:

Berceste dedi ki...

Kesin arayan bizim profesorlerden biridir (IU Kimya Muhendisligi), biz de cok dikkat ederdik, yoksa notlar aynen giderdi :) Cok kucuk detaylar ama cok buyuk hatalar, Turkiye'ye tatil icin geldigimden beri bunlarla icice yasiyorum. Egitim nereye gidiyor diye dusunmekten de alamiyorum kendimi :( Lisede iken kimya ogretmenimiz bu konuya cok dikkat ederdi. Bizi hep duzeltirdi. Nerede ogretmen ve ogrenciler, nerede o egitim, ogrenciler okullardaki sisteme karsi saskin, ogretmenler ogrenci gibi hergun yeni birseyler ogreniyorlar, degistiriyorlar... Bir gun! Umarim!!!

Punto dedi ki...

Olabilir sevgili Berceste. Şöyle düşünüyorum. Bir seminer verilmeli medya yöneticilerine. Çokca yapılan bariz yanlışlar tek tek gösterilmeli. Medya bu işi ciddi tutarsa kendini sorgularsa bir çok hata düzelir diye düşünüyorum. Düşünüyorum ama böyle bir şeyin olabileceğine de inanmıyorum.

Pınarın Kulubesi dedi ki...

Kar benim için bambaşka bir şeydir, çocukluğumu hatırlatır, güzel hisler, tuhaf bir coşku, sevinç uyandırır. Yazınızı okurken aynı yollardan geçtim yine..
Bilgiler için teşekkürler
Sıcaklık ile ısı arasındaki farkı her lise mezunumuzun bilmesi gerekir. Çünkü Lise 1.sınıfta görülen Temel Fizik in bile içinde geçer bu konu. Ama not için çalışma sisteminden mi yoksa öğrencilerimizin ilgisizliğinden mi nedir, bir çok bilgi unutuluyor. Ya da hiç öğrenilmiyor. Üniversite de profesör olmak gerekmiyor bunun için...
Eğitim sistemindeki değişiklikler çok vahim. Şu an yeğenime dedesi okumayı yazmayı öğretemiyor. Çünkü el yazısına geçmişler, Bizim Me dediğimiz harfe Mmm diyorlar, öğretmenler de tavsiye etmiyormuş, çocuklar çelişki yaşıyor diyerekten. Hadi öğretmenleri eğittiler, değişikliklere adapte ettiler, ya veliler, bizlerde yeniden mi öğreneceğiz, okuyup yazmayı..

Punto dedi ki...

Televizyonların birinde bir haber vardı. Konya'da çocuklar şiddete hayır yürüyüşü yapmışlar. Orada konuşan çocuklar, televizyonlardaki programlardan ne kadar etkilendiklerini anlattılar. Televizyon korkunç bir alet. İyi kullanılırsa faydalı, sorumsuz kullanılırsa felaket.
Ben bir dede olarak torunumun eğitimine pek karışmak istemiyorum doğrusu. Oğluma verdiğim kültür ve terbiyenin toruna da yansımasından yanayım. Tabii çağın gereklerine uygun olarak.

Sanem dedi ki...

Fotografi cok begendim, tebrik karti havasinda. Her noel yagan kar, bu sene yagmadi, gozlerim gokyuzunde kaldi.

Punto dedi ki...

Merhaba sanemcetamin,

Fotoğrafı oturduğumuz Gazeteciler Sitesi'nde gecen yıl çekmiştim. Başka bir görüntüsünü yılbaşı tebriği olarak hazırladım.

Asortik Krep dedi ki...

Her meslekte aslında eleştiriler dikkate alınsa kolay kolay hata yapılmaz ama ne yazık ki başkalarının sözlerine sadece gülüp geçen bir milletiz..
Bende resmi merak ettim ama aslında düşünmem gerekirdi Gazeteciler Sitesinde olduğunuzu :))

Punto dedi ki...

Evet Gazeteciler Sitesi'nde oturuyorum. İstanbul'un ilk karı bize yağıyor, yollar kapanıyor, otoparklar buz tutuyor. Düşenler, kolunu, ayağını, kaburgalarını kıranlar. Geçen yıl başkandım, neler çektim neler.

Adsız dedi ki...

Buy lasuna Drug amaryl Free pills levaquin Order pravachol World shippind zanaflex Now glucotrol