20 Nisan 2008

Şimdi İstanbul'da erguvan zamanı!...

Nisan ayı İstanbul’un renklenme ayı. Önce laleler süsledi yolları, bayırları. Şimdi de erguvanlar yeşillikler arasından bize göz kırpıyor.Boğaz’ın pembe incilerini görmek için bir Boğaz turu gerekiyor.Padişahlar kadar şanslı değiliz erguvanlar konusunda. Binermiş saltanat kayığına padişah. Boğaz’ın iki yakasında yeşillikler içinden hemen göze batan pembe görüntüleri doya doya seyredermiş. Şimdilerde ise binaların arasından “Aaaa!. İşte erguvan. Bak orada da var” diye diye gezersiniz Boğaz’ın iki yakasını. Bizim sitede erguvanlar çoğalıyor. Dört yıl önce diktiğim erguvanlar artık büyüdü. Pembe pembe bize göz kırpıyor. Sizleri bizim sitenin erguvanlarıyla baş başa bırakıyorum:
Laleler fotoğraflarıma yorum bırakan Sevgili Ferhanca benden mimoza fotoğrafları da istemişti. Sitemizdeki mimozolar ne yazık ki açtı ve bitti. Mimoza yerine mor salkımlardan bir kaç fotoğrafı da sizlerle paylaşsam bana kızmazsınız değil mi?:

10 yorum:

Muharrem Kaptan dedi ki...

Akın abi eline sağlık çok güzel resimler.Erguvanlar zaten İstanbul'un sembolü gibi.Bende gemide olmadığım zamanlar Fethi Paşa korusuna hem yürüyüş yapmak hemde erguvanları seyretmeye gidiyorum.Bizle paylaştığın için teşekkürler.

Punto dedi ki...

Sevgili Muharrem; Biz de sitenin erguvan sayısını çoğaltmaya çalışıyoruz.Boğaz'a gidemeyenler görsün diye.

Ferhanca dedi ki...

Akin abi, cok tesekkur ederim.Fotograflar harika ellerinize saglik. Mor salkim akasyalarin kokusu buraya geldi..Mimozalara uzuldum kacirdim demek.
Burda da havalar iki gundur isindi, her yerde ormanlarim icinde (hos her yer orman) erguvanlar kendilerini gosteriyorlar bende fotograflarini cekiyorum.
Fakat sizin erguvan keyfiniz farklidir herhalde kendi yetistirdiginiz agac olunca gururla seyreder insan.
sevgiler, selamlar..

Yasemin/Beril dedi ki...

Erguvanlarınız şahane, fotoğraflar ayrı güzel. İçimizi açtınız, çok teşekkürler

Berceste dedi ki...

Hepsi çok güzel Akın amca, gözlerinize, ellerinize sağlık. İlk fotoğrafa bayıldım. Ne güzel ellerinizle diktiğiniz ağaçları böyle çiçeklenmiş, taçlanmış görmek.
Benim için Mor Salkımların da ayrı bir değeri var. Dedemin, anneannemin evinin önünde kapıya sarılmış halde vardı. Büyük dede hacca gittiğinde oralardan getirmiş derlerdi. Şimdi heryerde var, gördükçe, mis gibi kokusunu duydukça içim açılıyor. Kew Garden'da çardağa sardırmışlar her yerinden mor salkım sarkıyor, harika görünüyordu. Birgün olur da bahçeli bir evim olursa o çardak hayalim :)

Punto dedi ki...

Sevgili Ferhanca. İnsan kendi eliyle diktiği ağaçlara çocuğu gibi bakıyor. benim erguvanlara bakışım da öyle.
Saksıya erguvan tohumlarıyla birlikte bir çok tohum ekmiştim. Bir tanesi büyüyor. Umarım erguvandır.

Punto dedi ki...

Uğradığınız için ben teşekkür ederim Sevgili Yasemin/beril.

Punto dedi ki...

Sevgili Dilek; inşallah hayalin gerçek olur biz de o çardak altında bir yorgunluk kahvesi içeriz.

Tijen dedi ki...

Desenize sizin site cennete dönüşmüş! Ben de bayılıyorum bu görüntülere. Bir iğde ağacı var yolumun üzerinde, yanından geçerken burun deliklerimi daha bir açıyorum.
(Arınmak güzel şey değil mi Akın Abi?)

Punto dedi ki...

Evet sevgili Tijen. Arınmak güzel şey. Siteye taşındığımızda hiç bir şey yoktu. Herkes bir şey dikti. On üç yıl oldu. Çamlar ve ağaçlar büyüdü. Şimdi güllerde sıra. Her yıl yaklaşık büşyüze yakın gül ve ortanca çelikliyoruz.